Nasıl geçti habersiz hafta sonu

Off Pera’dayız. Aslında her zamanki gibi Off Pera’da değil, Off Pera’nın dışında...

Haberin Devamı

Eğer hava çok kötü değilse Off Pera’nın sokağında sosyalleşmek daha elzem çünkü.
Böyle tuhaf bir gelenek: Arada giriliyor içeriye, sonra tekrar çıkılıyor.
Off Pera sokağında bizimle beraber sosyalleşen iki tane tinerci çocuk da var. Özellikle bir tanesi artık sokağın sembolü. Beni görüyor, selam veriyorum, tabii ki para istiyor. Ve o anda içime bir anne kaçıyor, “Şunu çekme artık içine” diyorum tinerci çocuğa.
Nafile, beni dinlemiyor. Sadece gülümsüyor. Öyle acı bir gülümseme...
O gidince arkadaşla sohbete kaldığımız yerden devam ediyoruz. O sırada iki tane adam geliyor, “Abi dertliyiz, yazar mısın?” diyor bir tanesi.
Dertleri, içeri alınmamalarıymış meğer.
“Biliyorum bayansız almıyorlar, ama sadece ben gireyim dedim, ona da izin vermediler.”
“Dışarda takılın, içerden daha iyi” diyesim geliyor ama ı-ıh, sadece “Sen de haklısın” diyorum.
İçime şimdi de bir adet Orhan Baba kaçmış olduğunu anlıyorum.
Off Pera’dan yukarı tırmanıyoruz.
Propaganda, Nar Pera ve Flavio’nun sokağına. Ortalık mahşer yeri, o denli kalabalık. Sokak kalabalığını bırakıp Propaganda’ya giriyoruz.
Müzik hoş filan ama içerisi hem havasız hem de kitlesi bize hitap etmiyor. İstikamet önce Flavio, sonra da Baylo.
Arada bir arkadaşa rastlıyorum. Çok konuşuyor.
Her zamanki gibi dinliyorum. İştahla anlattığı seks anılarını bile. Bu kez de içime Haydar Dümen kaçmış gibi hissediyorum.
Baylo’ya vardığımızda 80’lerin meşhur dizisi Cheers’e düşmüş gibi oluyorum. Çünkü burası şahane bir mahalle barı. Herkesle her an arkadaş olabilirsin gibi bir potansiyel barındırıyor.
Elbette kimseyle arkadaş olmuyorum, o 80’lerdeydi. 2013’teyiz ve herkes herkese başka gözle bakıyor, “Bundan nasıl faydalanırım” gözüyle...
Ya da, “Bunu nasıl götürürüm.”
O sırada bir çift yanıma geliyor, “Az önce X mekanda şöyle bir şey yaşadık, çok öfkeliyiz” diyerek. Yaşadıkları şey cidden skandal. Ama şimdi yazmıyorum, çünkü mekan sahibine de olayı soracağım.
Ondan sonra detaylı aktarırım.
Ve gecenin sonu: Eve varıyorum, içime aniden ben kaçıyor.
Artık kimseyi dinlemek istemiyorum galiba.

Haberin Devamı

Instagram’dan hayat hikayesi çıkarmak

Haberin Devamı

Artık kimse Facebook’a fotoğraf koymuyor.
Ya da koyuyorsa bile daha az sayıda.
Olay Instagram’da dönüyor. Çünkü Instagram’ın olayı daha seksi. Şu açıdan: İnsanların hayat hikayesini öğrenebiliyorsun.
“Sadece fotoğraflardan nasıl olabilir ki?” deme, bazen yetiyor.
Fotoğraflar arasındaki bağlantıları kurarsan profiline girdiğin kişinin yaptığı işi de çözebiliyorsun, tutkularını da, hobilerini de, sevdiklerini/sevmediklerini de...
Ve herkes itiraf etmeli: Hiç tanımadığımız kişilerin profillerine girip onların hayatlarını on saniyeliğine de olsa dikizlemek tuhaf bir keyif.
O yüzden: Instagram bağımlılığı bitmez.

Magazinlik mevzu

Gökhan Özen zamanında hayli geyik konusu olmuş, hatta “reklam amaçlı yapıldığına” inanılmış jet-ski’yle kaybolma hadisesini film yapacağını söylemiş.
İnsanın “Ama neden?” diye sorası geliyor.
Bari filmde milletçe jet-ski’ye neden bu kadar düşkün olduğumuzu, bazılarımızın jet-ski kullanmayı nasıl da tuhaf bir üstünlük olarak gördüğünü, hatta kullanırken denizde yüzenlerin üstüne üstüne doğru sürebilmelerinin alt metnini de çözümlese analizlese Gökhan Özen...

Yazarın Tüm Yazıları