ROGER WATERS, EREN KESKİN... Kuruçeşme Arena’da Roger Waters’ın verdiği konser, herkesin aynı anda hem cool olup hem de zaman zaman ağladığı bir konserdi. Misal, bir kadın ekranda dönen savaş karşıtı görüntüleri izlerken gözyaşlarını tutamadı. Waters da onu görmüş gibi sanki, gülümsedi kadının olduğu tarafa.
Benim en çok ilgimi çeken ise arka taraflarda yine o bildik makyajıyla konseri izleyen avukat Eren Keskin oldu (Bilmeyenlere kısa not: Yaptığı bir konuşma nedeniyle orduya hakaretten hapis cezasına çarptırılmıştı Keskin. Sonra cezası paraya çevrildi. Ama Keskin bu parayı ödemeyi reddetti).
ENDER SANAL, ÖPÜCÜK VE AJDA... Waters çıkışı uğradığımız Sortie’de, "gündemdeki adam"a rastladım, Ender Sanal’a yani. "Öpücük" muhabbeti sayesinde, Waters konserinden üzerimize tortu kalan "dünyanın tüm ağırlığı", biraz olsun hafifledi. Bol bol Ajda Pekkan çaldı Sortie’de. Hafifledik. Nitekim bir gece önce Ajda yemekteymiş burada.
Sortie’de tam da Ajda çalarken, cumartesi günkü konsere ilişkin bir ayrıntı geldi Ahu Özyurt’tan: Meğer ABD Dışişleri’nden müsteşar yardımcısı Matthew Bryza da Ajda fanıymış. Sevgilisi (uluslararası güvenlik uzmanı) Zeyno Baran’la beraber konsere gelmiş.
BRYAN FERRY, Q DÜNYASI... Be Quintessentially, dünyada 15 bin üyesi olan bir kulüp. Madonna ve Jennifer Lopez gibi isimler mesela, ilk akla gelen ünlü üyeleri. Kulübün sunduğu hizmet kısaca şu: Üyelerinin dünyanın neresinde olursa olsun seyahat, keyif ve eğlence anlarını organize etmek. İşte bu kulübün Türkiye ofisi çarşamba gecesi Ajia Otel’de bir parti verdi. Bryan Ferry mini bir konser için partideydi. Ama Ferry çok kısa kaldı sahnede. O yüzden uzun bir süre siyah pantolon-ceket ve ince siyah kravat kombinasyonuyla Ferry gibi giyinip gelmiş Derin Sarıyer’i ünlü şarkıcı zannettim.
Bu arada Derin, en yeni 11 Eylül filmi "United 93"ü izlemiş, hararetle onu anlattı bir ara.
Partide rastladığım Damla Kürklü ise müjdeyi verdi: Eylül’de Asmalımescit’te açılacak bir mekanın her şeyi ondan sorulacakmış.
ÖZGE FIŞKIN, BANU TUNA... Yukardaki satırda bahsedilen gecenin devamında Hayal Kahvesi’ne de gittim. Hızımı alamadım yani. Özge Fışkın için. Ama kendisi yoktu, işi varmış galiba. Özge’yi Ankara Manhattan’da dinlediğim için fi tarihinde, onu yeni hayranlarına emanet edip beklemeden çıktım. NTV spikeri Banu Tuna o hayranlardan biri mi bilmiyorum, ama onu da gördüm Özge’yi bekleyenler arasında.
Sultanahmet Camisi’ndeki konsere red
Geçen hafta Paris’in en eski katedralinde yapılan, Mercan Dede’nin sanat yönetmenliğini yaptığı "Cezbeden İstanbul" konserinde ezan okunması mevzusu üzerine, "Bir camide mesela, kilise korosunun sesini duymak mümkün olur mu?" diye sormuştum (öyle kendi kendime).
"Biz onlardan daha hoşgörülüyüz, ne diyorsunuz siz" tarzı tepkiler geldi.
Doğru, hoşgörülüyüz ama lafta.
Buyrun, geçmişten iki örnek: İKSV bundan üç yıl önce Sultanahmet Camisi’nde konser verme girişiminde bulunmuştu.
Caminin avlusunda yapılması planlanan, müezzinlerin de eşlik etmesi düşünülen konser üstelik klasik müzik değil, tasavvuf müzik üzerineydi.
Lakin, Diyanet’ten onay alamamıştı İKSV’ciler ve bu iş suya düşmüştü.
Bundan bir yıl önce ise Ayasofya’da bir konser yapmıştı İKSV. Orada da kapılar taşlanmıştı.
Bizim hoşgörümüz bıçaksırtı yani.
Ya set çekiliyor önünüze ya da taşlanıyorsunuz farklı bir şey yapmaya kalkıştığınızda.
Teoman’ın vampirella hayranları
Kadınların hayran oldukları erkek şarkıcı sahnede şarkı söylerken iç çamaşırlarını fırlatma ritüeli artık demode oldu. -Muş yani.
Teoman’ın son konserlerinde yaşananları anlattı bir arkadaşım.
Daha doğrusu anlatmadan evvel, "Tahmin et" dedi, "Sence ne atılmış olabilir sahneye?"
Benim de aklıma o klişe şeyler geldi işte: "Don, sütyen, g-string?"
"Yok" dedi, "Birkaç kere konserdeki kızlar sahneye kan tüpü ve şırınga atmışlar. Sonra da bağırmışlar, kanını istiyoruz, o tüpe doldur getir diye!"
Teoman kanını vermemiş kızlara tabii. Ama olup bitene çok şaşırmış. Ve ürkmüş.
Benim de kanımı dondurdu bu vampirella hayranlar.
Lakin, bu kan kokan girişimlerini yaratıcı bulmadım desem yalan olur.
Yine de Teoman’a bir süre Keremcem hayranı kızlardan tahsis edilmeli diye düşünmekteyim, ki kendine gelsin kan tüplerinden sonra...