Mustafa Sandal’ın banyo sırrı

Malum, bugünlerde bir detoks, bir sağlıklı yaşam deliliği var. Herkes elinde bir reçete ona göre yaşıyor. Eski alışkanlıklarını bırakıyor. Kürler yapıp vücudunu arındırıyor filan.

Elbette şöhretli camiada bu trip daha fazla. Çünkü onlar her daim iyi görünmek zorunda. Yani genç, sağlıklı, parlak, özenilen, özendiren...

Geçenlerde camiayı bilen bir arkadaşım söyledi. Hali hazırda günde üç saatini fitness salonlarında geçiren Sandal, bu çalışmaya ek olarak detoks ve benzeri beslenme şekilleriyle ilgilenmeye başlamış.

Buraya kadar ilgimi çeken bir şey olmadı açıkçası. Ama arkadaşım tüm bunların üstüne, "Ha bir de vücudu daha parlak ve sağlıklı gözüksün diye alkalinli suyla yıkanıyormuş, tıpkı Madonna gibi" deyince şaşırdım tabii.

Meğer olay şuymuş, kısaca aktarayım: Detoks yapanlar bilirler. Vücudu detoksa hazırlamak için yapılan iki haftalık diyet sırasında asit oranı yüksek yiyeceklerden uzak durulur (yağda pişmiş yiyecekler, baklagiller ve bazı proteinler).

Asitli yiyecekler yerine ise içinde alkalin olan sebzeler (domates, ıspanak, karnıbahar) ve meyveler (elma, şeftali, portakal gibi) tavsiye edilir.

Çünkü alkalin vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı olur. Bu nedenle alkalinli su içmek de makbuldur.

Daha da ötesi, yani alkalinli suyla yıkanmak ise vücudu gençleştirir, yağlardan arındırır ve görünümü tek kelimeyle "parlak" bir hale gelir.

İşte bizim Mustafa Sandal epeydir alkalinli suyla "ıslanıyormuş".

Peki alkalinli suyu Mustafa Sandal nereden buluyor diye sorarsanız, o konuda ben de merak içindeyim. Çünkü bulsam ben de yıkanacağım! Bu şehirde yıllarca üstümüze sinen kir, pas başka nasıl gider ki? Bence, Musti evine alkalinli suyla yıkanma turları düzenlesin.

Hem böylece banyosunu da görmüş oluruz...

Amsterdam’a dair teknik notlar

"Bu şehir seks kokuyor, bu mevzuyu belki sonra yazarım" dedim. Aman Tanrım, meğer ne çok merak eden varmış. Herkes Amsterdam’ın seks atlasını istiyor resmen.

Ben de meraklısına, bu pazar GALA alın diyorum. Çünkü orada fotoğraflarla birlikte anlatacağım, ısrarla bayinizden isteyin yani.

Seks kadar merak edilen bir diğer mevzu da, böyle bir seyahatin kaça patlayacağı...

Ben bileti -vergisi hariç- 69 Euro’ya aldım (www.ucuzabilet.com’dan, sekiz taksit yapıyorlar üstelik). Ayrıca bir de, her gün Hollanda’dan Türkiye’ye sefer yapan Corendon Havayolları var. 19 Euro’ya kadar bilet bulabiliyorsunuz buradan.

Tek handikapları, uçuşların Sabiha Gökçen’den olması. Bilet dışında bir diğer teknik husus, otel. Biz üç arkadaş aynı odayı paylaştık ve kişi başı 30 Euro ödedik. Çünkü tek başınıza kaldığınızda fiyatlar yükseliyor otellerde (hatta kaldığım otelin ismini de vereyim: Titus).

Durum böyleyken böyle. "Amsterdam’ım geldi" diye iç geçirenlere önemle duyurulur.

Esin Maraşlıoğlu, kızı ve bir "klon" hikayesi

Esin Maraşlıoğlu ve kızı Melissa Mızraklı’nın birbirlerine bu kadar çok benzemeleri, geçen yıl izlediğim bir filmi anımsattı.

"Blueprint" adlı bu Alman filminde Franka Potente oynuyordu. Filmin konusu enteresan ve bir o kadar ürkütücüydü.

Bir kadın piyanist, doku sertleşmesi hastalığı nedeniyle yavaş yavaş felç olacağını, sonra da öleceğini anlayınca hemen genetik konusunda uzman bir doktorla görüşüyor.

Amacı yeteneğinin devam etmesini sağlamak. Bunun için de kendisinden bir adet daha klonlamak istiyor!

Nitekim klonluyor da... Piyanistin kızı aynı yetenekle doğuyor. Ve annesine benziyor.

Esin Hanım ve kızının tıpatıp hali bu filmi çağrıştırdı işte.

Şimdi aklınızdan geçenleri tahmin eder gibiyim
. Olur mu hiç öyle şey?

O film sadece bir kurguydu...

Fransızlar pek mahçup oldu

İstanbul Film Festivali’ne Alain Delon’dan sonra Isabelle Huppert’in de gelmeyeceği kesinleşti. Şimdi geriye tek ’baba’ Fransız olarak Gerard Depardieu kaldı.

Kapanış törenine gelecek olan Depardieu’nün ’arıza’ hallerinden İstanbul’da konaklayacağı Çırağan Oteli’nin endişelendiğini daha önce yazmıştım.

O mevzuya bir ek daha: Depardieu’nün kırıp dökebileceği her şey kaldırılıyormuş odasından!

Başka bir haber daha var. O da, Fransız Kültür Bakanı’nın Delon ve Huppert’in son anda gelmemesiyle ilgili çok mahçup olduğu ve başka bir Fransız aktristi İstanbul’a getirmek için ikna etmeye çalıştığı konuşulanlar arasında.

Hatta bu ünlü aktrist Depardieu’nün kankasıymış. Kim olabilir acaba? Fanny Ardant mı, Catherine Deneuve mü yoksa Sophie Marceau mu?
Yazarın Tüm Yazıları