Herhalde uzun süredir bu kadar kalabalık ve herkesin ama herkesin olduğu bir albüm tanıtım partisine gitmemişimdir.
Herkes ama herkes derken kastım şu: Hani birbirinden alakalı-alakasız, (maşaallah) nazar değmesin herkes...
Hani doğudan batıdan kopup gelinmiş gibiydi Müslüm Gürses’in Esma Sultan Yalısı’ndaki yeni albüm partisine (doğu biraz eksikti ya, neyse).
Dolayısıyla isim saymaya kalksam sayfanın sonunu buluruz.
Ama kategorilere ayırırsak iş kolaylaşır gibi.
Mesela rock camiasından görebildiklerim Athena Gökhan, Teoman, Kargo Koray ve Aylin Aslım’danibaretti.
Edebiyat dünyasından Elif Şafak ve Sema Kaygusuz’a rastladım. Dizi oyuncusu şürekasından Halit Ergenç oradaydı. Gazeteci-köşe yazarı derseniz, hani fazla fazla vardı içerde. Bir ara öyle kalabalık oldu ve dumandan göz gözü görmedi ki zaten, içkisini kapan yalının Boğaz’a bakan beton bahçesinde aldı soluğu.
Bilmeyenler için tekrarlayayım. Tanıtımı yapılan albüm, tipik bir Müslüm Gürses albümü değil. Murathan Mungan’ın seçtiği 11 yabancı şarkının Türkçe sözlerle ama yine Müslüm Baba’ca okunmuş versiyonları yer alıyor "Aşk Tesadüfleri Sever" adlı bu "sentezlerde eriyesin" proje albümünde.
Yanı sıra iki adet sıfır yerli şarkı var. Ki bunlardan "Ah Oğlum" favorim. Taze taze.
Albümün yayınlayıcısı Pasaj Müzik bundan sonra bu tür proje albümlerle piyasaya nefes aldırmak derdindeymiş, albüm kartonetine öyle yazmışlar.
Valla iyi olur, sıkılmıştık biz de tekdüze popüler albümlerden. Değişikliğe, her tür renge bürünmeye hazırız dünden. Gerçi bu değişikliği, üzerine Türkçe sözler yazılmış yabancı popüler şarkılarla yapmak ne denli doğru bir çaba, orası tartışılır.
MURATHAN MUNGAN’IN SAMİMİYETİ
Hadi bunu geçtim, bu rengin son yıllarda hep Müslüm Gürses üzerinden fışkırmasını aklım almıyor. Hele bir kısım burjuvazinin sonradan görme Müslüm Gürses hayranlığını pek fena buluyorum.
Arnavutköy’deki Eylül’ü doldurup Müslüm Baba’yı kendi seçkin dünyalarında dinleme arzularını da samimi bulmuyorum. Her şey bir trend dalgasında gelişiyor nitekim.
Neyse asıl şüphe bulutlarım ise şundan ibaret: Murathan Mungan’ın da benzer bir trend-strateji dalgasıyla bu proje albüme "konumlandığı" şeklindeki naçizane komplo teorisiyle vızır vızır meşguldu aklım.
Parti esnasında, bu mevzudan bahsettim müzik yazarı Naim Dilmener’e. Ki kendisi Murathan Mungan’ın ilkokuldan 1’den beri arkadaşıdır. Ona rağmen açık açık söyledim, "Ya işte böyle böyle" diye.
Dedi ki Naim Dilmener özetle: "Murathan’ı çocukluktan beri tanırım. Müslüm’e hayranlığı çok eskidir. Ben sadece Müslüm Gürses’i değil, Şükran Ay’ı, Esengül’ü de onun evinde dinlemişimdir. Ve en büyük düşüydü Müslüm Gürses’le bir şeyler yapabilmek. Hatta yaşasaydı eğer Esengül’le de aynı projeyi yapmak isterdi. Dolayısıyla Müslüm’ü sevmesindeki samimiyete inan".
Böyle işte, eğer Naim Bey böyle diyorsa doğrudur. Çünkü kendisi sözünü sakınmaz, pat çat söyler.
Parti sonrası Müslüm Gürses ve Murathan Mungan’ın geçen pazar Hürriyet’te yayımlanan ortak röportajına göz attım. Orada da şöyle demiş Mungan: "Ben Müslüm Gürses’i Olmadı Yar ya da Paramparça’dan sonra keşfetmiş biri değilim ki. 80’lerden beri dinlediğim, çok sahip çıktığım şarkıları var".
Sonuç? Kuşku bulutlarım şimdilik dağıldı ve albümün ilk şarkısı "Bir Ömür Yetmez"e takılmış durumdayım.
Tavsiye ederim. Bu "aranjman" Garbage’ın meşhur Bond şarkısı "The World Is Not Enough"ın Türkçe ışıyan versiyonu.
’Arınanlar’ aleminden naklen
Deniz Akkaya belli ki, bilmem kaç promil alkol ve kameralara yansıyan "madara" skandalının verdiği gerginlik sonrası soluğu Sapanca’daki Richmond Nua Spa’da almış.
Bizim gece kuşu Halit de (Aydıngöz) kelebek olup uçmuş Sapanca’ya ve Akkaya’yı burada spa’lanırken görüntülemiş. Geçen salı manşetti Kelebek sahifelerinde.
Herhalde rahatlayacağım derken bin kat daha gerilmiştir Deniz.
Burası, yani Richmond Spa zaten son zamanlarda ünlü cemaatine mensup şahsiyetlerin adeta uğrak yeri oldu. Geçenlerde Hande Ataizi gitmiş mesela.
Odasındaki küvete doldurduğu suyun dozunu fazla kaçırmış ve küçük çapta bir sele neden olmuş Richmond Spa’da. Bu konuşuluyor şimdi spa(cık) aleminde.
Ayrıca Oya Eczacıbaşı gitmiş en son Sapanca Gölü’nün kenarındaki bu şahane yere.
Böyle spa, mıpa demişken, bir ayrıntı daha arınanlar aleminden:
Yıldırım Memişoğlu da üç günlüğüne diye gittiği Antalya Hillside Su’daki detoks kampından yeni ayrılıyordu. Antalya’da rastladım kendisine.
Dile kolay, üç günü uzatıp on güne çıkarmış. Pek "arınmış" görünüyordu hani.