Morvizyon ve ötesi

En fanatik hayranları bile (internet sitesi forumlarına bakınca hemen anlaşılıyor) "Katılmalarını pek tasvip etmiyorum, ama madem böyle bir karar aldılar, arkalarındayız" diye zoraki destek veriyorsa, şaşırmakta haklıyım galiba.

Çünkü Mor ve Ötesi’yle Erovizyon hadisesi hakikaten hiç uyuşmuyor.

Tamam TRT’ciler şöyle düşünmüş olabilir; "abi son yıllarda hep rock grupları/solistleri iyi dereceler alıyor, biz de rock grubu gönderelim" filan (Hatırlayalım hemen: 2006 yılında Sibel Tüzün’le pek ateşli öpüşen yaratık kostümlü Finlandiyalı hard rock grubu Lordi birinci olmuştu).

Peki Mor ve Ötesi niye katılıyor yarışmaya?

Dertleri ne? (O en sevdiğim şarkılarındaki gibi: Bir derdim var artık tutamam içimde).

Bu yarışmanın yıllardır sadece bir gay eğlencesi olduğunu, katılan grupların en uçuk kaçık kostümleri giyip en acayip koreografilerle bu eğlenceye gönüllü olarak meze olduğunu bilmiyorlar mı? (İkinci kez hatırlayalım: 2007 yarışmasında İngiltere adına katılan grup, hostes kıyafetleriyle sahneye çıkmış ve pek tuhaf danslar yapmışlardı).

Morgiller durumun farkındadır elbet. Hatta belki ona göre kostüm ve danslar düşünmüşlerdir.

Bir diğer beklenti de, grubun yarışmada herhangi bir politik mesaj/atraksiyon yapıp yapmayacağı... Emin olun yapsalar bile, o da en fazla İngiltere’nin hostesleri gibi algılanır Erovizyon platformunda. Yani komik, yani eğlencelik...

O yüzden bu yarışmayı fazla ciddiye alıp basın toplantısında "bizim ve temsil ettiğimiz değerler açısından önemli bir yeri var" demeçleri yumurtlamak fazla sıkıcı ve nahoş.

Ya katıl, ama bu kadar ciddiye alma (malum şarkılarındaki gibi: hedefini al piyasanı al).

Ya da katılma, değerlerini başka bir platformda dünyaya duyurmaya çalış.

Eğer böyle bir dert varsa. Di mi ama?

Hayranları: Harun yine egosunu konuşturdu

www.morveotesifan.com sitesindeki forumda Mor ve Ötesi hayranları grubun Erovizyon’a katılmasına tepkililer, ama destek vermeyi ihmal etmiyorlar.

Katılmalarından yana değilim ama yapabilecek bir şey yok. Hiç istemesem de bu saatten sonra sadece destek verebilirim. (rumeysa)

Harun yine egosunu konuşturdu. Bu adam gruba ne yapmaya çalışıyor? Neyse hayırlısı. (kaanyok)

Ben de katılmalarını istemiyordum ne sebeple olursa olsun. Fakat bu saatten sonra yapılabilecek birşey yok desteklemekten başka. Sonuna dek arkalarındayız. (immortel_deniz)

Bence çok tepki görecekler. Bu yüzden katılmalarını hiç istemedim. Ama karar onların. Sonuçta diyecek bir şeyim yok. (merve_mor)

Hiç ama hiç sevinmedim ben bu olaya. Eurovision gibi ticari amaçlı bir yarışmaya nasıl katılabilirler, hala aklım almıyor. Ama ne yapalım olan oldu. Madem gidiyorlar, inşallah başarılı olurlar. (kızılderili)

Tekrar yayın: Gidenler ve kalanlar

Fazıl Say’ın söyledikleri çok konuşuldu/üzerine yazıldı çizildi, ama beni asıl ilgilendiren sıradan insanın ülkeyi terk etmesi, gitmesi, gidip gidip geri dönmesi.

10 Kasım tarihli yazıda bu konuya, "Her Türk genci hayatının bir döneminde Türkiye’den gitmek, yurtdışında herhangi bir ülkede yaşamak ister mi" diye ucundan da olsa değinince pek şahane gitme, gidip geri dönme hikayeleri gelmişti (okur okyanusundan).

12 Kasım tarihli yazıda onlar uzun uzun var. Ama buraya o mail’lerden iki tanesini almadan olmaz, olmamalı.

İlki şöyleydi: "Ben burada yaşamayı seviyorum. Başka bir yerde, bırakın mutlu olmayı, yaşayabileceğimi bile sanmıyorum. ’Odamın dağınıklığı benim düzenimdir’ diyenler gibiyim yani".

İkincisi de şu: "Gitmeye bu kadar anlam yüklenince dönmek de başka bir mesele oluyor. Döndüğümde, ’Bak gördün mü, yapamadı geri geldi’ diyenler oldu. Aslında ne gitmek önemli ne de dönmek. Gidebilirsin, beğenirsin ve kalırsın. Ya da beğenmezsin dönersin. Sonra tekrar gidersin.

Mesela ben bugün buradayım ama yarın her an gidebilirim".
Yazarın Tüm Yazıları