Paylaş
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, kucağına aldığı kadın (bundan sonra “yeğen” olarak bahsedilecektir) ve hemen arkalarında onları izleyen ve hafifçe gülümsemekte olan bir adam.
Fotoğraftakilerin kim olduğunu ya da olmadığını aklımızdan çıkarırsak, tek bir şeyi net olarak söylemek mümkün:
Herkes çocuklar gibi şen ve acayip mutlu.
Adam (başkan) ayrı, kadın (yeğen) ayrı, arkada onları seyreden (gizemli) adam ayrı.
Nitekim kıyafetler de bunu yansıtıyor.
Başkan’ın kıyafeti hayli enerjik, hayli genç, hayli Bağdat Caddesi işi: Baştan aşağı pembe bir kombinasyon.
Pembe tişört ve pembe-beyaz pötikareli bir şort.
Kadının bikini üzerine üşümemek için giydiği alelade tişörtlü hali ise bağırıyor adeta:
“Denizden yeni çıktım, şımarık ve ıslağım”.
Üçüncü adamın kıyafeti ise beyaz.
Hiçbir şey anlatmayan, kendini ele vermeyen bir renk.
Bu tür fotoğrafların her zaman bir önceki ya da sonraki karesi de önemlidir, doğru.
Ama bu fotoğraftan yansıyan an itibariyle durumu en güzel şu Gülben Ergen şarkısıyla pır pır özetlenebilir:
“Doğrusu ben seni pek fazla tanımıyorum
İçgüdüsel olarak kendimi savunuyorum
Dolayısıyla bilemiyorum, dolayısıyla bilemiyorum
Arka sokaklarda neler oluyor, arka sokaklarda neler oluyor”.
Koza mı Portakal mı
Adanalı Altın Koza’nın jüri başkanı Ferzan Özpetek.
Antalyalı Altın Portakal’ın jüri başkanı Hülya Avşar.
Koza’da yarışacak filmler arasında Zeki Demirkubuz, Derviş Zaim, Erden Kıral, Yeşim Ustaoğlu gibi bildik isimlerin filmleri var.
Belmin Söylemez ve İnan Temelkuran gibi yeni isimlerin filmleri de...
Portakal’da yarışacak filmler arasında ise Tunç Okan’ın filmiyle ve Ali Aydın’ın “Küf”ü dikkat çekiyor.
Açıkçası Koza şu anda daha dikkat çekici, genç ve heyecanlı duruyor.
Portakal ise hem Avşar krizi hem de yeni yönetmeliğinden dolayı köşeye sıkışıp kalmış gibi.
Sinema dünyasının da bariz bir şekilde Koza’ya destek verdiği aşikâr.
Nitekim Portakal’ın yönetmeliğine uydukları halde Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim ve Erden Kıral, Koza’da yarışmayı tercih ettiler.
Bakalım bu gizli rekabetten hangi festival galip çıkacak?
Ablam açılıyor, sıradaki?
İstanbul’daki eğlence hayatı bir süredir sakin sessiz, hatta sıkıcı bile diyebiliriz.
Ülke gündeminin neredeyse her saat başı değişen ağırlığı, üstüne yaz-ramazan rehaveti derken yaprak kımıldamaz olmuştu eğlence hayatında.
Elbette müdavimi olan mekanlar yine doluyordu, her mekanın kendine göre bir hareketliliği yine vardı, ama geçen yazların parlaklığı pek yoktu işte.
Bu akşam bu sakin gidişatın seyrini dalgalandırabilecek yeni bir mekan açılıyor: Ablam.
Aslında eski eelence’nin ta kendisi Ablam.
Yeni isim ve yeni dekorasyonla sezonu erkenden selamlamayı tercih etmiş Özgür Aras projesi Ablam.
Mekanın ismi, gay camiasının sıkça kullandığı “abla”dan ilham.
Eğlenceli ve komik olduğu kesin...
Bunun devamında gay jargonuna ait diğer kelimeleri de mekan ismi olarak görür müyüz acaba?
Mesela “Madi”yi...
NOT: “Ablam”ın yanı sıra “Teyzem” de bar ismi olarak fena olmayabilir. Hatta Müjde Ar’ın oynadığı “Teyzem” filminin muhteşem hatırına barın bir yerine Üftade köşesi de pekala yapılabilir.
Olasılık mail’i
Sırada “Lisa Şener ve olasılıklar dünyası” yazısı üzerine gelen okur mail’lerinden biri var.
Önce o mail, yarın da konuyla ilgili bir devam yazısı geliyor, buyrun:
“Lisa Hanım babasının ölümünü önceden haber alsaydı hiç şüpheniz olmasın şimdi yaşıyor olacaktı.Yani o gün veya önceki gün aldığı böyle bir haber, onun ruh halini değiştirecekti. Farklı bir saatte uyuyacak, farklı bir saatte uyanacaktı, alarm kursaydı bile farklı bir psikolojiyle uyanacak kahvaltısını, duşunu, makyajını farklı bir sürede bitirecek, farklı bir zamanda yola çıkacak, farklı bir hızda gidecek, farklı trafik ışıklarında duracaktı.
Bütün bunların tek bir tanesinin aynı olmaması bile bu kazayı meydana getirmeyecekti.
Edward Lorenz’in Kaos Teorisi’nde söylediği gibi Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması Amerika’da fırtına kopmasına neden olabilir.” (Vahap)
Paylaş