Paylaş
“Ne işi var orada?”, “Niye çıktı, neden o konuşmayı yaptı?” diye üstüne çullanır mıydık?
Pek sanmıyorum. Herkesin topluca yağları eriyebilir, konuşması da sempatik bulunabilirdi.
“Türk Brad Pitt” derdik hatta, “Yakında orada da yıldız olur kerata.”
Bu son olayla iyice anlaşıldı ki, Meltem Cumbul sevilmiyor. Yaptığı her şey insanlara batıyor ve bir türlü kabul görmüyor.
Fazla hırslı bulunuyor, bağlantılarının bu kadar iyi ve sağlam olması hoş karşılanmıyor.
Malum böyle insanları sevmez, ilk dakikadan itibaren gıcık oluruz.
Sonuçta Meltem Cumbul’un kendisini ya da oyunculuğunu beğenin ya da beğenmeyin -ki ben de bazı filmlerindeki oyunculuğunu çok tekrar bulurum- ama bir gerçek var.
Oraya özel olarak davet edildi. Konuşma yapması istendi.
Anons edilerek sahneye çıktı ve konuşmasını yaptı.
Yani Tuğba Ekinci gibi sahneye fırlayıp korsan bir konuşma yapmış değil Cumbul.
Kendisine verilen imkanı değerlendirdi.
Kim reddederdi böyle bir imkanı?
Her şey bir yana, milyon dolarlık bir reklam yaptı kendisi için. Herkes onu merak etti. “Kim bu kadın?” dedirtti.
Daha ne olsun? Gerisi boş, gerisi kahvehane geyiği...
Yine RTÜK yine cinsel ayar
Doksanlarda televizyon daha mı özgürdü?
Birkaç gündür bu mevzuyu konuşuyoruz o yıllarda ekran başında olan arkadaşlarımla.
Neler vardı o dönemden hemen hatırlayalım:
Kırmızı nokta ibaresinin gözüktüğü erotizmi ön planda kötü filmler, memelerin bolca gözüktüğü Tutti Frutti yarışması, Yasemin Evcim’li jimnastik programı ve tabii Cine 5’te şifreli verilen ucuz erotik filmler.
Şimdi ise tam tersi...
RTÜK öyle bir ayar vermeye başladı ki yayınlara.
Gençlik dizisinin dans sahnesinde külotlu çorapla dans eden kızlara da katlanılamıyor, pop şarkıcılarının kliplerinde fazla öpüşüp sarılma-
larına da...
Hepsi topluca pornografik bulunuyor ve toplum ergenlerinin “cinsel sapkın” olup zıvanadan çıkacağı sanılıyor.
“RTÜK yabancı klipleri, Lady Gaga’yı filan izlemiyor mu? Orada alası yapılıyor” demek de manasız artık.
Elbette biliyorlar. Amaç başka.
Bundan sonra bir yönetmen dizide dans sahnesi çekerken ne olacak? Oyuncuya gidip “Tayt giyme, daha kapalı bir kıyafetle dans et” diyecek.
Ya da müzik yapımcısı şarkıcısına gidip şöyle fısıldayacak:
“Klipte fazla öpüşme ve ekrana doğru seksi bakma! Sonra klibimizi kanal yayınlamayacak. Malum ceza alıyor adamlar sürekli.”
Bu olacak işte. O zaman geri sayım başlasın.
Yalan Dünya ve Son
- Avrupa Yakası’nın daha iyi dekorlarda çekilmiş ve daha özenli çalışılmış yeni bir versiyonu gibi duruyor Yalan Dünya.
Çünkü burada da tüm üyeleri aynı evde yaşayan zengin bir geniş aile var. Onların zıttı ise bu kez dergici kızlar değil, dizi oyuncusu takımı gençler... Şu anda dizinin ilk parlayanı Orçun karakteriyle Bartu Küçükçağlayan. Benim favorim ise çapkın jönü şahane oynayan Hakan Meriçliler. Bu arada ilk bölümde Sarp Apak’ın canlandırdığı karakter, odasına giren erkek garsona üstü kapalı bir şekilde asıldı.
Bakalım sonrasında da bu tür eğilimlerini görebilecek miyiz bu karakterin?
- Ve gelelim “Son” dizisinde takılıp kaldığım şeye: Nehir Erdoğan kocasının kaza yapan uçakta olmadığını iki-üç gün sonra hayayollarıyla yaptığı konuşmada çakıyor. “Hanımefendi” diyorlar, “Kocanız check-in yaptırmış, ama uçağa binmemiş.” İyi de kaza yapan uçakta yer alan yolcuların listesi hemen akabinde zaten açıklanmaz mı? Açıklanır.
Hem de direkt haber bültenlerinde filan... O zaman bu kadın günlerce neden ağladı?
Paylaş