Paylaş
En azından dışarıdan görünen bu.
Hatırlayın, baba Erol Özbaş oğluyla evlenen Meltem Cumbul için ilk başta nasıl da acımasız konuşmuştu:
“Alican herhalde anne aradığı için kendisinden 14 yaş büyük Meltem Cumbul ile evlendi. Benim oğlan ilerleyen yaşlarında üç- dört tane daha kadın alır.”
Aylar geçti, ortalık duruldu sandık.
Ama bu kez de babasının oğlu, yani Meltem’in kocası muhabirlerin “Bebek istiyor musunuz?” sorusuna şu berbat yanıtı verdi:
“İstiyorum ama olmuyor arkadaş olmuyor. Benden kaynaklanan bir sorun değil. Çocuk istiyoruz ama olmuyor.”
Alican Bey özetle şu alt metinle aşağılıyor karşısındakini:
Ben bir erkek olarak tastamamım çocuk yapmak için. Eksiğim gediğim yok. Ama Meltem Cumbul’un eksiği var. Tüm sorun onda!
AŞK HER ŞEYİ AFFEDER Mİ
Meltem Cumbul adına üzüldüm, hem de çok.
O bu tarz konuşmaları hak eden bir kadın değil.
Alican Özbaş da istediği kadar sarhoş olsun, bu konuşma da affedilecek türden bir şey değil.
İçindekini direkt püskürtmüş dışarıya.
Hem de en olmadık yerde ve en kaba şekliyle...
Meltem Cumbul ise sanki bizzat kendisinin yazdığı bir senaryonun içine saplandı, ama senaryoda hesap etmediği türden çatışmalar baş gösterdi ve artık ipleri oluruna bıraktı.
Dediğim gibi, dışarıdan görünen bu.
Ve bir kez daha: Meltem Cumbul bunu hak etmiyor.
Gülşen ve kafe salataları
Gülşen dışarıda yemek yerken nasıl titiz olduğunu anlatmış bir röportajda. Şöyle diyor: “Bir gün dışarıda yemek yerken masaya salata geldi. Direkt elim salatanın içinde. Abuk sabuk bir sos var mı kontrol ediyorum.
Şef yok diyor, ben ‘var, var’ diyorum. En sonunda salata malzemeleriyle gelip yanımda doğradı.”
Gülşen sadece sosları kontrol etmiş salatada.
Ama restoran ve kafe salatalarında asıl kontrol edilmesi gerekenlerden biri de yeşilliklerin iyi yıkanıp yıkanmadığı ya da nasıl yıkandığı...
Sürekli dışarıda yemek yiyen biri olarak:
İçinden böcek çıkan salataya da, yeşillikleri iyice pörsümüş olana da, iyi yıkanmadığı için berbat durumda olana da çok rastladım.
Ve salata yemeye bir dönem bu yüzden ara vermiştim.
Belli başlı yerler dışında (onları da bir ara listelerim) salatayı artık her yerde yemiyorum.
Çünkü şeflerden çok, mekan mutfaklarının temizliğine hiç mi hiç güvenmiyorum.
NOT: Gülşen’in yeni albümüne dair notlar ise çarşambaya.
Bugünkü salata mevzusu yüzünden sığmadı.
İznimiz var!
Türkiye’deki en kolay cümle bu herhalde: İznimiz var!
Tam bu yazıyı yazarken sokağımın aşağısında bir adam bu cümleyi kurdu: Ama iznimiz var!
İzin aldığı şey, sokaktaki kaç yıllık ağaçlardan birini budama görevi.
Beyoğlu Belediyesi Park ve Bahçe Müdürlüğü’nden geldiğini ve izninin olduğunu söylüyor. (Israrla ismini söylemiyor, “Şapkalı adam deyin, herkes beni bilir” diyor.)
Hani nerede izin kağıdın?
Sadece cümlen var.
Belli ki ağacın pencerelere kadar inen dallarından çevre ev sahipleri rahatsız olmuş, kestirmek istemişler. Budama hikaye...
Yazık yahu ağaca.
O dal kadar değeriniz yok!
Paylaş