Paylaş
“Instagram’da tanıştılar Whatsapp’ta ayrıldılar” başlığı altında modern zamanların ilişkilasyon biçiminden bir örnek vermiş, ayrılığın ardından ex’lerin birbirini her tür sosyal medya mecrasından engellemek suretiyle acılar içinde bırakmasının en teknolojik trajik son olduğundan bahseylemiştim..
Meğer bu “like” flörtü almış başını yürümüş, “Ben de yaşadım” türü telefon, mail (eskiden olsaydı faks!) alınca kulunuz, konuya tekrar eğilme, toplumun dertlerine yeniden ilaç/derman olma ihtiyacı duydu.
Gelen yeni örneklerden anladığım şudur ki:
* Hiç tanımadığın biri Instagram profiline koyduğun manzara, kedi-köpek, gün batımı fotoğraflarını arka arkaya “like”lıyorsa bil ki, hem kendinden emin değil hem de öyle bir anda sana açılacak kadar cesaretli değil. Adımlarını ufak atıyor.
* Eğer o tanımadığın zat-ı muhterem orada burada çektirmeye doyamadığın yüz fotoğrafını, vücut parçanı filan “like”lıyorsa o zaman şu anlama geliyor bu eylem: Senden karşı hareket bekliyor. Yani karşılıklı “like”. Sonrası Allah kerim.
* Bu arada Instagram tanışmaları nedense birçok kişiye romantik geliyormuş. Filtreli fotoğraf paylaşılmasının dayanılmaz cazibesi mi acaba?
* Son olarak: Çok “like” yapmak da iyi değilmiş. Az ama öz “like” yapmak ve “Neden bir süredir fotoğraflarımı like’lamıyor ülen?” diye karşı tarafı merak içinde bırakmak en iyisiymiş!
Yakışmış mı
LC Waikiki’nin “Yakıştık” temalı yeni reklam kampanyasının yıldızları Gülse Birsel ve Mehmet Günsür.
Kampanyanın fotoğraflarını, reklam filmini görünce oturup reklam dünyası adına kara kara düşündüm:
* Gülse Birsel normal hayatında gerçekten LC Waikiki giyer mi, emin olamadım. Çünkü onun gazete-dergi röportajlarında yıllardır oluşturduğu görsel algı Harvey Nichols gibi yerlerden alışveriş yaptığı/oralardan giyindiği yönünde...
Dolayısıyla insan emin olamıyor LC Waikiki ve Gülse Birsel’i yan yana getirme konusunda.
* LC Waikiki genç bir marka değil mi? Tamam Gülse Birsel ve Mehmet Günsür gerçekten de “yaşsız” iki TV yıldızı. Ona laf yok. Ama LC Waikiki reklamında yine de genç kesimin peşinden sürüklendiği yaşıtları kullanılmalıydı sanki.
* Dolayısıyla: Bence tam anlamıyla yakışmamış, zorlama olmuş sanki arkadaşlar...
Fena halde dikkat çekenler
* ÜST PERDE Atilla Dorsay’ın dünkü Ayşe Arman röportajında Şahan Gökbakar için “Şahan Gökbakar galiba o genç arkadaşımızın adı” demesi ve Gülten Kaya’nın Serdar Ortaç’ın yarım yamalak özrünün sorulduğu TV programında “Buraya ciddi konuları konuşmaya geldim” şeklinde bir karşılık vermesi...
* UCUZ PERDE Engin Ardıç’ın birkaç gündür yazdığı Emek yazılarıyla söz konusu inşaat şirketinin temsilcisi gibi davranması ve hep aynı yerden (imza toplayan solcular, Papirüs bar entelleri filan) vurarak, aynı şeyleri söyleyen apartman yöneticisi tadında olması.
Paylaş