Paylaş
Önceki gece mesela, Beyoğlu’ndaki Bekar Sokak’ta meşhur masa yasağının birinci yılı bir festival havasında protesto edildi.
İnsanlar Bekar Sokak’ı doldurdu; hem eğlendi hem de orada bulunarak protestoya katkıda bulundu.
Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği’nin (BEYDER) düzenlediği organizasyonun sloganı da gayet güzeldi:
“Beyoğlu’nu seven gelsin! Yasağı sevmeyen de gelsin.”
Gelelim bu protestonun ardından akla gelen anlık düşüncelere:
- Meğer masasızlığa alışmışız. Bu protesto olmasaydı unutulup gidecekti belki o masalı püfür püfür günler...
- Neden sadece Beyoğlu/Asmalımescit? Başka semtlerde neden masa krizi gibi şeyler yaşanmıyor?
- Bu festival havasındaki protestolar gerçekten bir işe yarıyor mu?
- Masa yerine mekan dışında ayakta takılmak; son bir yıldır masasız kalınca en çok başvurulan refleks bu.
- Belediye birçok işletmeyle çözüm için anlaşmış. Peki toplu çözüm/standart neden yok?
- Çözüm kaf dağının ardında mı yaşıyor?
Bağcılar’da konuşulan yasak
Hayır, ne masa ne de alkol. Bağcılar’ın konuştuğu yasak, sokaklarda düğün yapma yasağı!
Buyrunuz, geçenlerde gazetenin yeni binasına tıngır mıngır giderken gördüm.
Bağcılar Belediyesi kocaman afiş asmış.
Aslında sokak düğünlerinden birini görmek isterdim.
Ne şenlikli ne kaosella oluyordur kim bilir...
Orada bir Aman var uzakta
Eğer çok dikkatli bakılmazsa uzaktan görünmüyor bile.
O denli zarif bir şekilde yerleştirilmiş doğanın içine.
Zaten klasik bir otel gibi hiç değil.
Bildiğin küçük bir Ege köyü kurmuşlar.
Bir kere her şey doğal: Çakıl taşlarının üzerinden yürüyor, dünyada sadece bizde bulunan çilek taşlarından örülü yollardan geçiyorsun. Taş duvarlarla birbirinden ayıran 36 tane ev arasında ise çıkması/görmesi zevkli rampalar, merdivenler, çardaklar, avlular mevcut...
Evet, 36 tane ev diyorum, çünkü “oda” demeye insanın dili varmıyor. Hepsi stüdyo ev kıvamında bu geniş (taş) odaların.
Önlerindeki bahçe ve mermer havuz da cabası...
Uzun uzun tasvirlediğim yer, Bodrum’daki Amanrüya.
Ünlü butik otel zinciri Aman Resorts’un dünyadaki 24. oteli olan Amanrüya Bodrum, meğer dedikleri kadar huzurlu, dedikleri kadar doğalmış.
İçeri girer girmez “hep burada kalayım” diyor, iki adım ötedeki Türkbükü karmaşasına bulanmaktan anında vazgeçiyorsun.
Nitekim otelin yüzde 90’ını oluşturan yabancı müşteriler de hep Amanrüya içinde takılmayı tercih ediyormuş.
Bu huzurlu ve doğal tasarımın mimarları ise Emine-Mehmet Öğün. Zaten Amanrüya’nın içinde bulunduğu arazi de Emine Öğün’ün babası mimar Turgut Cansever’e ait. Yıllarca arazilerini büyük otel zincirlerine vermeyip gözü gibi koruyan aileyi en sonunda Aman Resort’un kurucusu Adrian Zecha ikna etmiş. Üstelik ikna etmekle kalmamış, ikna da olmuş!
Hiç yapmadığı bir şeyi yapıp Öğün çiftini mimar olarak projeye dahil etmiş.
Doğrusu bu ya, şahane bir işbirliği olmuş.
Memleket sınırları içinde gördüğüm en özgün otellerden biri Amanrüya.
Gidip kalınmasa da restoranında oturup manzarasına tepeden bakmak, dingin mimarisini turist gibi gezip görmek bile nefis bir deneyim. Bin kere tavsiye yani...
Paylaş