Mahsun nerede evlenseydi

Doğup büyüdüğü Sur’da yaşananlara dair Twitter hesabından bir şeyler yazmıştı Mahsun.

“Benim tüm anılarım, doğup büyüdüğüm Diyarbakır’ın Sur bölgesinde iç çatışmalarla yerle bir oldu. Sadece düşünün!
Doğduğunuz ev, büyüdüğünüz sokaklar, gittiğiniz okul, namaz kıldığınız cami paramparça olsaydı ne yapardınız?” diye...
Bu cümlelerin akabinde barış istediğini belirtmişti.
İşte bu cümleleri nedeniyle “Diyarbakır’ın ilçesi Los Angeles’ta evleniyor” deniliyor Mahsun’a.
Başka bir yerden vurulmaya çalışılıyor.
Madem bu kadar olan bitene hassas, neden Amerikalarda evleniyor demeye getiriliyor.
Mahsun’u tanımam etmem.
Mesaj bombardımanı filmlerini de yorucu bulurum.
Ama tipik elmalarla armutları karıştırma durumu var ortada. Haksızlık ediliyor.
Çünkü adam istediği yerde evlenir.
O yazdıklarıyla evlendiği şehrin ne ilgisi var?
Twitter’da yazdıklarından sonra Doğu’da evlenmesi mi gerekiyor yani?

Burcu Biricik’in Hülya’sına dikkat!

Burcu Biricik’in Kanal D’nin Hayat Şarkısı dizisinde canlandırdığı Hülya karakterini çok sevdim.
Öyle toz pembe, yüzde yüz iyi bir karakter değil.
Ulaşmak istediği hedef uğruna bir anda fettanlaşıyor.
Çünkü hayatı böyle yenebileceğini düşünüyor.
Böyle zafer kazanabileceğini...
Dolayısıyla kızamıyorsun bir türlü Hülya’ya.
Hani deriz ya böyleleri hakkında, “Bakma, iyidir aslında” diye.
Hülya tam böyle bir karakter.
Ve Burcu Biricik çok iyi oynamış. Diziyi sürüklemiş.

Yıldız Tilbe ve John Galliano

Yıldız Tilbe’li “Al Sana 14 Şubat” reklamı cidden komik ve eğlenceli.
Tilbe kendi şarkısının sözlerini çok güzel alabora etmiş.
Lakin reklam yayınlandıktan hemen sonra Tilbe’nin bir dönem yazdığı Hitler’li tweet’ler hatırlatıldı ve reklamı yayınlayan Turkcell’e tepki gösterildi.
Tilbe bu şuursuzluğu nedeniyle sonradan özür dilemişti oysa.
Yine de firma reklamın arkasında tam olarak durmadı ve kendi sitesinden yayını durdurdu.
Bu yaşananlardan sonra aklıma gelenler:
* Yıldız Tilbe Twitter’a girmese iyi olacak.
* Hele geceleri asla!
* Tilbe, Hitler’i öven konuşmasıyla 2010 yılında epey gündem olmuş ve işinden kovulmuş ünlü modacı John Galliano gibi bir gün affedilir mi?

Sevgililer Günü saçmalık mı

Bergüzar Korel pazar günkü Sevgililer Günü için, “Dünyanın en saçma günü. Tüketim günü olduğu için sevmiyorum” demiş.
Evet, Sevgililer Günü markaların yoğun alışveriş kampanyası sayesinde çılgın bir tüketim günü.
Ama dünyanın en saçma günü sıfatını da hak etmiyor. Hele Türkiye gibi peş peşe acı olayların yaşandığı bir ülkede Sevgililer Günü bence şahane bir ferahlık.
Malum, sevgisini kolay ifade edemeyenlerin ülkesi burası.
Platonik kara sevdaların dizi dizi sıralandığı, “Seni seviyorum”un bir türlü söylenemediği, gurur perdesinin bir türlü aralanamadığı...
Dolayısıyla İstiklal Caddesi’nde satılan o konuşan gülleri anlayabiliyorum. Saçma bulmuyorum.
O da olmalı, Sevgililer Günü’ne tamamen burun kıvıran da...
Bu arada alternatif Sevgililer Günü önerilerini unutmadım, yarına yazacağım...