Paylaş
Önce hikâyenin başlangıcına dönelim...
Yıl 1977, Ayla Emiroğlu kıvırcık saçlarından dolayı Maça Kızı ismini verdiği mekanını Bodrum merkezde açar.
Yıllar sonra Maça Kızı’na ortak olup bugünlere getirecek olan oğlu Sahir Erozan ise Amerika’ya gitmeye hazırlanmaktadır.
O günleri şöyle anlatıyor Sahir Erozan:
“İTÜ’de okuyordum ama dönemin şartlarından dolayı okul devamlı kapalıydı. Okuldan kopmuştum. Annem baktı ki böyle olmayacak, beni Amerika’ya işletme okumaya gönderdi. Onun Maça Kızı serüveni başlarken ben de Amerika’da restoranlarda çalışmaya başlamıştım. Derken 23 yaşında orada ilk restoranımı açtım.”
Sahir yazları Türkiye’ye gidip gelirken Maça Kızı’nın macerası da yer değiştirerek devam eder: Bodrum merkezin ardından Gümbet’e, oradan Torba’ya ve Gölköy’e...
“1992’de geldiğimde Maça Kızı Gölköy’e taşınmıştı. Ben de Amerika’da çalıştığım barmenleri getiriyor, küçük dokunuşlar yapıyordum mekana. Hoşuma gitmeye başlamıştı. Bodrum’dan sonra Washington’a tekrar dönmek zor geliyordu.”
Sonunda Sahir Erozan, Washington’daki 20 yıllık macerasından sonra 2003’te Türkiye’ye tamamen döner.
O sırada Maça Kızı Gölköy’deki yerinden çıkmış, annesi Ayla Hanım yeni bir yer aramaktadır. “Bir gün Ship A Hoy’dan yüzerek şu an Maça Kızı’nın olduğu bölgeye geldim. O zaman yolu filan yoktu. Denizden çıkıp sahilde oturdum. Gün ışığının açısına, rüzgârına baktım. Çünkü bunlar çok önemli. Rüzgârın patlamaması ve güneşin erkenden gitmemesi en büyük lükslerden biri Bodrum’da. Burası her iki açıdan da uygundu. Böylece Maça Kızı’nı buraya taşıdık.”
“Şanslıydım” diyor Sahir, “Türkiye’nin ekonomik olarak yükseldiği doğru bir zamanda açtık. Maça Kızı’nın global arenada tanınması ise 2005’lerde başladı. New York Times’da bir yazı çıkmıştı, ‘Türkiye’nin St. Tropez’si Bodrum’ diye. Bodrum yavaş yavaş yükseliyordu. Amerika’daki dostlarım da sıkça gelip gittiler. Böylece ilk başta otelde yüzde 30 olan yabancı misafir oranı yüzde 70’lere kadar geldi.”
ÜZERİME YAPIŞMASINDAN RAHATSIZ OLDUM
“Lahmacunu menüye ilk kez ne zaman koydun” diye soruyorum Sahir’e. Malum, bir dönem lahmacun fiyatıyla anılır olmuştu Maça Kızı.
Sahir, lahmacunun 2000’lerin başından beri menüde olduğunu ama pahalılık konusunun 2010’larda konuşulmaya başladığını söylüyor:
“Bunun üzerime yapışmasından rahatsız oldum tabii. Dışarıdan görüntüsü hoş değildi. Sanki ben bir ürünü alıp on misline satıyorum gibi bir imaj çıkıyordu ortaya. Halbuki öyle bir şey yok. O fiyat tamamen kaliteyi yakalamak için yarattıklarımızın masrafından dolayı ortaya çıkan bir durumdu.”
70 LİRALIK AHTAPOT 250 TL OLDU
Fiyatlar konusu açılınca Sahir anlatmaya devam ediyor. Çünkü artık lahmacunu geçtik, Bodrum’da bu yaz tüm restoranların menü fiyatları hayli pahalı.
Nedenini şöyle özetliyor Sahir:
“Bu yıl otel kısmında personel sayımız 275 oldu. Mutfakta neredeyse 70 kişi çalışıyor. Düşün, personelin konaklayacağı evlerin masrafı var. Kiralar beş misli. Malzemelerin de fiyatı arttı. Geçen yıl 70 liraya aldığımız ahtapotu bu yıl 250 liraya alıyoruz. Bu masrafların hepsi menüdeki yemeklerin içinden çıkmak zorunda.”
BİZİM FİYATLAR ONLARIN YARISI
Bütün kış Avrupa’yı dolaşmış Sahir. Fiyatlara bakmış. “Londra’yı ayrı tutuyorum” diyor, “Orası bambaşka. Fiyat açısından uzaylı bir yer. Ama New York ya da geçen yaz gittiğim Mykonos’un fiyatlarına bakınca bizim fiyatlarımız onların yarısı kadar. Buraları sen de geziyorsun. Oralardan bir eksiğimizi görüyor musun? Fazlamız vardır, eksiğimiz yoktur. Mesela şu anda etin fiyatı 595 lira. Geçen yıl 395 liraymış, bu yaz 595’e çıkmışız. Yüzde 50 civarında bir artış var. Masraflarımı minimum yansıtacak şekilde fiyatlarımı yapmaya çalışıyorum. Sonuçta Avrupa’da Maça Kızı gibi bir yere gittiğinde o etin menü fiyatı 60 euro.”
İKİ ADA ÇOK FARKLI
Bu noktada Yunan Adaları örneğini konuşuyoruz. “Yunanistan bugün o saf olanı koruyor, ama nasıl koruyor biliyor musun? Başarısızlığın başarısıyla! Mesela Patmos’ta 40-50 euro’ya koca balığı yiyip çıkıyorum. Ama aynı balığı Mykonos’ta 250 euro’ya yiyorum. Fark şu: İki adadaki insanların beklentisi başka. Mykonos’taki yılda 1 milyon dolar kâr elde etmek istiyor, Patmos’takine ise yılda 60 bin dolar yeterli oluyor. Şunu da unutmamak lazım: Yaptıkları yatırımlar çok farklı.”
SEZON UZUYOR MU?
“Bodrum’un sezonu uzuyor mu” diye soruyorum. Bu konuda olumlu düşünüyor. O da bu kış Maça Kızı’nı ilk kez açıp konuk şef odaklı gastronomi haftaları yaptı. Bunu devam ettireceğini söylüyor:
“Bulunduğumuz yaşam tarzı içinde yemeği daha çok ön plana çıkarmaya çalışıyorum. İleride gastronomiyle sosyal hayatı karıştıran bir etkinlik de yapmayı düşünüyorum. Yabancı işletmeciler, şefler ve kanaat önderlerini bir araya getireceğim.”
BU İŞİN AŞKLA YAPILMASI LAZIM
Sahir, “Bu iş herkesin yapabileceği bir şey değil. Aşkla yapılması gerekiyor. Çalışanlar çocuklarım, müşterilerimin ise arkadaşlarım olduğu bir hayat stilinin içindeyim. Hayatımın çoğu burada geçiyor” diyor son olarak.
Paylaş