Korona magazini

Şevval Şahin’in adı en çok neyle duyuldu? Maalesef koronayla.

Haberin Devamı

Sonuçta virüs öncesi bu kadar tanınmıyordu.
Ama bir parti verdi. Önce sevgilisi sonra davet ettiği bazı insanların pozitif olduğu ortaya çıktı. Sonra yetmedi, bir parti daha verdi.
O da yetmedi, peş peşe “Abartmayın ya, bir şey olmaz” tadında “layt korona” açıklamaları yapmaya başladı Şahin.
Uzaktan bakınca durumu şuydu:
Koronayla gündeme gelmenin hoşuna gitmeye başlaması...
Başka bir örnek daha:
Sosyal medya fenomeni Reynmen korona testinin pozitif çıktığını sosyal medya hesabından duyurdu.
“Yakın temasta olduklarım dikkatli olsun” diyerek...
Yakın temasta olduklarına WhatsApp’tan mesaj atarsın, olur biter.
Herkese duyuruyor olmanın bir başka derdi olmasın alt metinde?
Bir şekilde haber olmak... Nitekim oldu da.
Bir şey daha var:
O da maskesiz ünlü yakalayıp medyanın onu azarlamaya kalkışması, “Neden takmıyorsunuz?” diye.
Sonuçta yetişkin biri, sorumluluk ona ait, maske takmıyorsa zaten ceza yer...
Neyse, galiba böyle daha çok örnek göreceğiz.
Korona magazini coşarak taşarak geliyor.

Bağışıklık

Haberin Devamı

Köpeği ezip geçen adamın videosu...
Sonra Halil Sezai’nin tekme tokat birine giriştiği kamera görüntüleri...
Bunlar bu haftanın olayları.
Geçen hafta ya da önceki haftaların arşivini tarasak unutup gittiğimiz kim bilir neler çıkar ortaya...
En kötüsü de bu ya, tüm bu şiddet içeren olaylara bir süre sonra bağışıklık kazanmamız.
Okuduğumuz ya da gördüğümüzde “Yine mi?” demeye başlamamız...
Bazısı buna kendince şöyle çözüm bulmuş durumda:
Bakmıyor, okumuyor ve dolayısıyla haberi olmuyor.
Kimisi tam tersi:
Bakıyor, okuyor, Twitter’da mesai harcayıp her olayda tepkisini özenle dile getiriyor...
Karantina dönemi ya da pandemi sürecinin tamamı hepimizi topluca delirtmiş olabilir mi?

Sıla’nın
çağrısı mantıklı

Müzik sektöründe çalışanlar önce Instagram profillerini kırmızı yaptı.
Şimdi de “Müziğe Ses Ver” hareketini başlattı.
Doğrusu ilki naifti ama en azından dertlerini herkese anlatmanın bir yoluydu.
“Müziğe Ses Ver” ise sorunlarının ciddiyetini ortaya koyuyor.
Kampanyaya ilk destek veren ünlülerden Sıla şöyle diyor mesela:
“Temasın kontrol altında tutulamadığı, önlemleri noksan bir atmosferde işimizi icra edemeyeceğimizin, hiç kimse adına öyle bir sorumluluk alamayacağımızın farkındayız. Ancak buraların tu kaka çocukları olarak görülmek de istemiyoruz.
Kalabalığız. Takım arkadaşlarımız için de müzisyen arkadaşlarımız için de endişeliyiz.”
Sıla’nın çağrısı mantıklı.
Özetle, “Her şeyin farkındayız ama bu işin bir orta yol çözümü olamaz mı?” diyor.
Çünkü sektöre emek verenler sadece vitrinde gördüğümüz ünlü şarkıcılardan ibaret değil.
Orkestra elemanından tutun da sahnede görev yapan binlerce insan var.
Ve onlar gerçekten zor durumda.

Yazarın Tüm Yazıları