Paylaş
Kemerburgaz’a doğru korsan taksiyle ilerliyorum. Hemen kınamayın. Ne yapayım, gazeteden zeplin ayarlamayı unutmuşum. Öğlen saat üçte taksi bulmam da imkansız. Malum, değişim saatleri... Hemen kafada şimşek çaktı tabii. Bir arkadaşım hep kullanıyordu korsan taksi. Aradım, zırt diye geldi. Ama gelen adam yolları hiç bilmiyordu, iyi mi! Hadi ben bir yere kadar tarif ettim. Ama o Kemer’in içine girince hep kayboluyorum işte. Yine aynısı oldu. Dön baba dönüp durduk, dönme dolap gibi. Sonunda Funda Arar’ın evini buldum. Korsancı bey bu kez demesin mi, über pişkin: “Ne dolandık be!”
“ÇOCUK YAPMAK BENCİLCE”
Evin kapısından içeri girer girmez az kalsın Funda’nın kardeşi Fulya’ya, “Fundacım merhaba, nasılsın?” demek üzereydim ki, son anda bellek kayıtlarımdan sinyal geldi: “O Funda değil, o Funda değil...” Ne yapayım, çok benziyorlar...
Funda, Fulya’nın hemen arkasından geldi. Bebeği Aras’ı yeni uyutmuş. Yüzünde yorgun ama mutlu bir ifade. Karşılıklı hoş beşten sonra pat diye sordum:
“Bu dünyaya çocuk getirilmez denir ya çoğu zaman. Senin de böyle söylendiğin zamanlar olmuş muydu?”Funda anne olmuş ama bazı yeni anneler gibi abartılı bir halde yaşamıyor anneliği. O yüzden yanıtı da cool’du:
“Ya evet 20’li yaşlarda bazen böyle derdim. Yediğimiz her şey zehirli, GDO’lu. Dünya zaten karışık. Yeni nesil büyüyünce daha beter olacak diyordum. Ama hamile olduğumu öğrendiğim andan itibaren başka bir ruh hali içine girdim, her şeyi unuttum! Çocuğu doğurunca da, iyi ki onu dünyaya getirmişim demeye başladım. Aslında çocuk yapmak bencilce. Sonuçta kendin için yapıyorsun. Kendin için istiyorsun.” O sırada Aras (hayır Aras bebek diye yazmayacağım ısrar etmeyin) uyanıyor. Gözünü dikip uzun uzun bana öyle bir bakıyor ki, hani kendimden korkmadım dersem yalan olur. Acaba nasıl bir şey görüyor karşısında diye merak ediyorum. Bebeklerin algısının yetişkinlerden çok farklı olduğunu okumuştum bir yerde. Ama nerede, katiyen hatırlamıyorum.
Bellek, korsan taksi gibi. Yol bulamıyor bugün... Derken Funda’ya son bir annelik mevzusu açıyorum. “İleride nasıl bir anne olacaksın? Özgürlükçü mü baskıcı mı?” diye... “Çok aşırı özgür bırakan bir anne olacağımı sanmıyorum. Sonuçta biz öyle yetişmedik. Tamam, çok müdahale etmem ama çocuğumu çaktırmadan takip ederim. Nerede, ne yapıyor diye. Etrafta çok kötü insan var çünkü. Her gün neler duyuyoruz. Bir Avrupa ülkesi gibi değiliz sonuçta.”
“ÜLKENİN GELECEĞİNDEN UMUTLUYUM”
“Peki” diyorum, “Her gün sürekli bir polemik yaşanıyor. Kızlı erkekliydi, karma eğitimdi, vesaire... Umutlu musun Türkiye’nin geleceğinden?”
Şöyle bir düşünüyor Funda. Çayından bir yudum daha alıp konuşmaya başlıyor: “Ben umutluyum ya, o kadar karamsar bakmıyorum. Yeni nesille, onların hayat görüşüyle birlikte her şey daha iyi olacak diye düşünüyorum. Tamam, her gün gündem değişiyor, başka bir şey oluyor. Ama tüm polemikler anlık. Gelip geçiyor. Sonuca ulaşmıyor.”
SÜRPRİZ CAZ PROJESİ
Bu arada malumunuz, yeni bir single’ı var Funda’nın şu sıra vitrinde olan: Hafıza. Bir Sinan Akçıl şarkısı. Funda ilk kez bir Akçıl şarkısı söylüyor, şarkının özellikle şu sözlerine bayılmış: “Sağ tarafa herkes, sen soluma kalbin yanına...”
Şarkının hazırlanış sürecinde Akçıl’la hiç bir araya gelmemiş Funda. Zaten şarkıyı tenis insanı, sportmen orkestra şefi Behzat Gerçeker ENBE için kullanmak üzere çok önceden kapatmış, kasasına koymuş.
Sonra da Funda’ya dinletmişler, “Ortak bir şey yapalım mı?” diye. Hafıza hoş şarkı, akıp gidiyor. Ama Funda’ya esas hayalindeki projeyi soruyorum.
Ve hop patlatıyor: Caz sound’una sahip bir albüm!
“Norah Jones stili bir albüm çok istiyorum. Kaç satarsa satsın, umrumda değil. Hatta o projeye plak bile yapabilirim. Bazen risk almadan olmuyor. Sanatçı kendi istediğini de yapabilmeli.” Hak veriyorum, yürü be diyorum. Normalde böyle coşmam ama peşi sıra yuvarladığım kahvelerin ekstra kafein katkısı olabilir tabii. Bir de önümüzde duran tatlı tabağının...
“KONSER YOKSA SONRA GERİSİ BOŞ”
Sormadan olmaz, bir de tıklanma meselesi var. Müzik dünyasının gündemini bir süre meşgul etti şaibeli tıklanmalar, sonra unutuldu gitti. Bir dönem MSG’nin yönetiminde yer almış Funda Arar ne düşünüyor bu konuda? Okkalı bir yanıt geliyor Funda’dan:
“Evet bir sürü şaibe çıktı. Ama insanlar kendi kendini kandırıyor. Bir de istediğin kadar tıklan. Konser yapamadıktan sonra tıklansan ne olur ki? Bir şarkıcı için aslolan sahnedir. Tıklanma değil. Tamam, ben de takip ediyorum. Şarkım dinleniyor mu diye arada dijital verilere bakıyorum. Ama dediğim gibi aslolan sahne.”
Paylaş