Paylaş
15. Contemporary İstanbul’un dijital versiyonu bugün ön izlemeyle açılış yapıyor.
21 Aralık’ta ise genel izlemeye açılıyor.
Akbank ana sponsorluğundaki Virtual Contemporary İstanbul’a 11 ülkeden 37 galeri ve 550 sanatçı katılmış.
Dijital fuar 17 gün boyunca gezilebilecek. Ücretsiz olarak.
CI’ın fiziki edisyon tarihleri de belli oldu.
O da baharın en güzel zamanlarında: 27 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında.
Dijitali yaptıktan sonra fiziki fuar tamamen iptal olabilirdi. Vazgeçilmemesi de iyi haber.
Çünkü hâlâ ne varsa fiziki ortamda var.
CI’ın dijital fuarını gezerken şu da aklınızda bulunsun:
Ulaşılabilir fiyatta sanat eserleri için Kolekta, Mamut Art Project ve Base’de sergilenen eserlere göz atın.
Misal: 3500 liranın altında eserler var.
Böylece hem genç sanatçılara destek vermiş olursunuz hem de koleksiyoner olma yolunda ilk adımı atarsınız.
Sonuçta günümüzde koleksiyoner olmak öyle ulaşılmaz bir yerde durmuyor.
Nasıl bir dönem lüksün demokratikleşmesi konuşuluyordu, şimdi de koleksiyoner olmanın demokratikleşmesi aşamasına gelindi.
Mart ayını bekleyen sektör
Yeme-içme sektörü özlemle mart ayını, hatta mart sonunu bekliyor.
Çünkü sektörden kiminle konuşsam o tarihten önce bir “açılma” beklemiyor.
Bir ara “Turizm ruhsatı olanlar şubatta açılabilir” diye bir söylenti vardı.
Ama sadece söylenti.
Hem neden sadece turizm ruhsatı olanlar açılsın ki?
Diğerlerine haksızlık.
Peki mekan sahipleri, işletmeciler ne yapıyor?
Kimisi paket servisi konusunda yenilikler üreterek ayakta kalma peşinde.
Kimisi ise mekanı tamamen kapatmanın ve başka bir şey yapmanın derdinde.
Sektör için kesinlikle zor bir dönem.
İlk kapanmadan daha ağır bedellerin ödeneceği ortada.
Yeni aşkı kabullen ya da...
Yıldız Tilbe Ot Dergisi’ne verdiği röportajda şöyle demiş:
“Aşk acısı korkunç bir şey. Şimdi seksin adını aşk koydular.
Canları çekmeyince ‘Aşkım bitti’ diyorlar.
Yok böyle bir şey.”
Haksız mı?
Pek değil hani.
Günümüzün aşk anlayışı elma ısırığı gibi. Isır ve at.
Bunun üzerine bin tane şey yazılabilir elbet.
“Neden böyle oldu?” filan diye.
Mesela tahammülsüzlükten...
Mesela etrafta -sosyal medya yüzünden- çok fazla uyarıcı olduğundan...
Ama artık hayıflanmanın anlamı yok galiba.
Aşkın da bir “yeni normali” var, kabullenmemiz gereken.
Ya da kabullenmeyip mum ışığıyla eski versiyonu aramamız icap eden...
Paylaş