Tamam eskiden de vardı bu mesele, ama şimdiki kadar post modern düzeyde değil. Üstelik günümüz gençlerinden, yani 80 sonrası doğanlardan insan beklemiyor bu kadarını.
Ama oluyor işte, meselenin özü aynı kalıyor, sadece yöntemler değişiyor.
Buraya kadar bilmece gibi oldu. Malum mesele, kız meselesi işte. Yani 16-25 yaş arasındaki erkekleri birbirini düşüren en önemli şey. Biri seviyor, diğeri de. Ve paylaşılamayan o kızdan dolayı arıza çıkıyor. Bu uğurda her türlü delilik yapılabiliyor.
Ama sözkonusu delilik öyle masum değil. Sonu kan revanla biten delilikler bunlar.
Şimdi de buna benzer bir kavga daha var gündemde. Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’le Sercan Akdağ arasındaki kavga.
Gazetelere sebebi yansımadı ama öğrendim ki, meğer bu da bir kız meselesiymiş.
Rüzgar Çetin’in eski sevgilisi Ç., Sercan Akdağ ile yakınlaşmış.
Sonrasında artık ne olduysa olmuş ve Akdağ, Anjelique’te arkadaşlarıyla yemek yiyen Rüzgar Çetin’in yanında almış soluğu.
Sonrasında, tanıkların anlattığına göre, ikili konuşmak üzere tuvalete girmiş ve orada kavga kopmuş. Yumruklar, bardak kırmalar... Tuvaletin kapısı kilitli olduğu için içeriye kimse girememiş.
Kim başlattı, kim haklı/haksız bilinmez. Arada kalan kız ne yapıyor bu durumda asıl onu merak ediyorum. Gladyatörlerin araneda çarpışmasını izleyen krallar gibi zevk mi duyuyor acaba? Müthiş bir ego tatmini sonuçta.
Kız meselesinin asırlarca bitmemesinin nedeni de bu ego tatmini galiba.
Cahide kışa W Mahallesi’nde
Geçen gece İzzet Çapa, "Cahide’yi kış dönemi için Migros’un altına taşımak istiyorum, sence nasıl olur?" diye sorduğunda önce mana veremedim.
"Nasıl yani, ne Migros’u?" diye.
Bahsettiği Migros Akaretler’de, W Otel’in bulunduğu Şair Nedim Caddesi’ndeki Migros’muş. Yani çehresi tamamen değişen ve bir nevi artık W mahallesi olan muhitin Migros’u.
Hemen altında 800 kişilik geniş bir mekan varmış.
Ve burayı kışlık Cahide yapmak istiyormuş Çapa. Kafasında da bambaşka bir dekorasyon varmış. W Oteli’nden gelecek kaliteli yabancı müşterinin de Cahide’yi daha iyi bir noktaya taşıyacağını düşünüyor İzzet.
Haklı da. Kışlık çadır artık sıkmıştı.
Yenilenmeye/yer değiştirmeye ihtiyaç vardı.
Umarım dediğini yapabilir ve Ramazan’dan sonra Migros’un altına gidilir artık geceleri...
Helikopterle gelseydi
Perşembe öğleden sonra İstanbul’da dışarda işi olan herkes bayağı bir delirdi.
Çünkü İran Cumhurbaşkanı Atatürk Havaalanı’na inmişti, oradan da Çırağan’a hareket edecekti. Bu yüzden tüm ana yollar adam rahat gitsin diye kapatılmıştı.
Şehir merkezinde toplantısı olan herkes iptal etti işini gücünü.
Uçakla gidecek olan uçamadı (bir yabancı arkadaşımız bir buçuk saat havaalanına alınmamış. "Uçağıma yetişmem lazım" dediği halde çaresiz takside oturmak zorunda kalmış). Yani herkesin hayatı altüst oldu.
Bu berbat saatlerde şahane çözüm önerileri de duydum.
Onlardan biri şuydu: "Madem adama bir şey olacağından korkuyorlar helikopterle getirselerdi Çırağan’a."
Evet, böylece İstanbullu delirmezdi. Ama nerede?
Önce bu şehirde yaşayanlar değil, hep başkaları düşünülüyor.