Paylaş
Arkadaşlar! Bağdat Caddesi genci misali üç-beş günlük kirli sakallı, Muhteşem Süleyman gibi uzun sakallı, entelektüel gibi keçi sakallı, İslamcı gibi çember sakallı, son zamanlarda moda olduğu gibi sadece bıyıklı; yani türlü türlü versiyonlardaki yüz kılı fotoğrafınızı sosyal medyadaki profilinize yükleyin lütfen.
Yeter ki erkek kabin memurlarına destek olalım, onların sakal bırakma özgürlüğünü THY geri getirsin!
Çünkü sakal bırakmaları uzun süreden beri yasak.
Bu durumdan muzdarip sadece THY’nin erkek kabin memuru değil elbette.
Birçok iş yeri çalışanlarının işe sakallı gelmesini arzu etmiyor. Ve kural koyuyor: Her gün tıraş ol birader!
Oysa sakal erkeğe ayrı bir hava, kimlik katar.
O dımdızlak pürüzsüz yüzle insan kendini fena halde eksik hissedebilir!
İşin bir de saç tıraşı boyutu var.
Mesela lisedeyken saçımızın uzunluğuna bakarlardı sabahları. Eğer üç numara değilse almazlardı okula.
“Yürü lan, doğru berbere” derdi kapıda bekleyen kıl teftişi müdür.
Daha fenası, bazen elinde makasla durur, bizzat kendisi keserdi. Anında müdahale yani!
Kızlara da söylenen bir sürü antin kuntin giyim kuralı vardı.
Saçlarını şöyle ör, etek boyu bu kadar olsun, filan filan...
Demem o ki, THY’nin “kırmızı ruj sürmek yok” kuralına neden bu kadar isyan edildi, iş büyüyüp de nasıl kırmızı ruj eşittir cumhuriyet kıvamına getirildi anlamak mümkün değil.
Çünkü cidden şaka değil, bu yazıyı yazarken kırmızı ruj fotoğraflı bir Facebook profilinde böyle yazıyordu:
Kırmızı ruj cumhuriyettir.
Ne alaka desen boş, iyi de bize ne THY kurallarından diye söylensen “sus, cumhuriyet düşmanı” şeklinde yaftalanman an meselesi...
Ha tamam, kırmızı rujun yasaklanması direkt “kadının güzel görünmesinden korkuyor bunlar”
diye algılanmasına yol açıyor.
Ama havayolu şirketi çalışanından bahsediyoruz.
Sivil hayatta ruj yasaklanmasından bahsetmiyoruz ki!
Ayrıca her havayolu şirketi kendine göre kurallar belirleyebilir.
Mesela Singapur Havayolları’ndaki hosteslerin terlikle dolaşmasını hiç güzel bulmuyorum.
Ama şirketin kuralı bu işte, napacan, mecbur.
Taksim AVM’sine hoş geldiniz
Kadir Topbaş, “Hayır, Topçu Kışlası AVM olmayacak” diyordu. Ama gel gör ki şahane bir şekilde yanıldı.
Başbakan yeni kışlanın hem AVM hem de rezidans olacağını söyledi. Çifte coşku yani!
Malum AVM’siz rezidans, rezidanssız AVM düşünülemiyor yeni İstanbul’da. Olacaksa ikisi birden olsun.
Yeni hallenme, yeni trend yolu bu.
Kışlanın ortasına da buz pateni pisti değil, sirk yapılırsa tam olur. Üçlü çılgınlık!
“Taksim’in yeni bir AVM’ye ihtiyacı var mı?” diye sormayın bile. İstiklal ve Demirören’deki markalar bir de oraya mağaza açar, oldu bitti.
Yeni Taksim koca bir AVM olur çıkar. Sıkıcı ve renksiz.
Paylaş