Şimdiye kadar Kenan Doğulu’yu sahnede hiç izlememiştim.
Oysa entelejansiyanın Kenan Doğulu sahnesi konusunda ortak bir mutabakatı vardır: Sahnesi çok iyi, mutlaka ama mutlaka izlenmeli diye...
Ama işte kader kısmet, tembellik ve bazen de bile isteye Doğulu’nun sahnesini hep kaçırdım.
Ta ki pazar akşamı Harbiye Açıkhava’da yapılan konsere kadar...
Özetle: Sadece Kenan Doğulu değil, hazırlanan şov da çok iyiydi.
Tarkan’dan beklerken adamakıllı dans şovlarını, Kenan Doğulu hiç umulmadık bir şey yaptı pazar gecesi. Tamamen bu işe gönül vermiş ve sokak danslarını (break, hip hop) çok iyi bilen bir grup gençle karşımıza çıktı ve kotardıkları danslar cidden gözalıcıydı.
Hele "Rahatla" şarkısındaki danslar, kimin koreografisi ise tebrikler...
O şarkıda Sultana’nın da sahneye çıkmasıyla sahnede müthiş bir elektriklenme oldu.
Düşük belli pantolonu ve göbeğini açıkta bırakan tişörtüyle Sultana, Kenan’la gayet uyumluydu.
Hatta kötü kalpli seyirciler olarak şöyle düşünmedik değil: Kesin aralarında bir şey var!
Şovlar dışında Kenan Doğulu’nun performansına zaten diyecek bir şey yok. Nehir gibi akıp gitti sahnesi. Tüm Açıkhava şarkılarını hep bir ağızdan söylerken de keyfine diyecek yoktu Ken’in.
Lakin böyle ilgi gören bir konser niye tek geceyle sınırlıydı, onu anlamadım.
BKM bir tane daha yapsa Kenan konserinden, eminim yine tıklım tıkanık olur Açıkhava...
DOĞULU SAHNESİNDEN AYRINTILAR
n Kenan Doğulu giyim stilini çok iyi oturtmuş. Zaten giyim markası KEN dolayısıyla bu işlere aşinaydı. Ama o zamanlar yaptırdığı arkası yazılı çizili beyaz ceketler çok iyi değildi.
Şimdi ise "olmuş" bu stil. Sanki platform kısmı hafif yükseltilmiş gibi duran Adidas sporları, káh çift kemerli káh kemer tokası yandan bağlanmış dsquared markası olduğunu tahmin ettiğim jean’leri iyi seçimdi.
n Bir handikap: Her şarkısının dizelerini kelime kelime, el-kol hareketleriyle tarif ediyor Doğulu. Tamam, tarzı bu olabilir. Ama dozunda yapsa daha iyi. Bir ara sanki işitme engellilere şarkı söyler ya da sessiz sinema oynar gibiydi hali...
n Konserde birkaç tane de şapka taktı Kenan. Hepsi çok şıktı. Protokol arenasından ona bu konuda eşlik edenler vardı. Mesela Selhan Aloğlu.Üzeri pullu payetli şapkasıyla kaç metre öteden belli ediyordu kendini.
n Ve Kenan’la ilgili değil ama onu dinleyen 17’lik fanatik genç kızlarla ilgili bir gözlem: Göz kapaklarına pullu makyaj yapmış epey kız gördüm. Işıl ışıldı hepsi gözlerini kırparken...
Nedir bu, yeni bir trend mi acaba?
İstiklal’deki meteor çukuru!
İstiklal Caddesi’nde Saray Muhallebicisi’nin olduğu bina geçtiğimiz aylarda boşaltılmış ve burada o dev alışveriş merkezi inşaatı başlamıştı. Demirören’lerin yapacağı merkezde, Virgin’in yer alacağı da söyleniyordu. Geçenlerde bir baktım, inşaatın duvarı alçalmış. Ve eski bina tuzla buz olmuş.
İstiklal’in ortasına meteor düşmüş gibi sanki...
Anlaşıldığı üzere sıfırdan bir bina yapılacak oraya. Peki o yeni bina modern çizgide mi yoksa Beyoğlu’nın tarihi dokusuyla uyumlu mu olacak? Orası hakkında fikrimiz yok.
Çünkü duvar üzerinde ne bir şema çizimi ne de başka bir şey var...
Bir de inşaat İstiklal’e kadar taşmış, yaya alanı iyice daralmış.
Yeni yapılara karşı değilim elbet, ama bu inşaatın 2010’da biteceği söylentisi sadece yaya alanını değil, insanın ruhunu da daraltıyor.
O adamı bulursam...
Turkcell’in son reklamı sinir bozucu bir şekilde dile dolanıyor (Hani ’bir adam vardı, canı sıkılan’ şeklinde giden reklam)
Yapanların amacı buysa valla başardılar.
Bir de tam mevsim dönümü depresyonuna denk geldiler şehir insanının, tam isabet yani...
Çok kişisel olacak ama, benim canım çok çabuk sıkılıyor. Reklamdaki adama cep telefonuyla önerilen zamazingolarla da bu can sıkıntısı geçmez gibi görünüyor.
O yüzden: En büyük sıkıntı sebebi zaten telefon.
Bence bir günlüğüne kapatın, tüm sıkıntınız geçiyor. Kimse size ulaşamıyor.
O adama da öneririm...
Ayrıca: Kışlık mekanlar birer birer açılıyor. MeselaRedroom açıldı, Zarifi de öyle.
Babylon ve Indigo ise sırada. Bunlar da birer teselli olabilir belki....