Önceki gün gazetelerde “kıyamete üç yıl kaldı” haberini okuyunca, ister istemez aklıma vizyondaki “Knowing” (Kehanet) filmi geldi.
Çünkü Nicolas Cage’li filmde malum haberdeki gibi şeyler oluyor. Haberi okumayanlar için hatırlatayım: Efenim, bilim insanları (artık bilim adamı denmiyor farkındaysanız, ayrımcılık olmasın diye. Toptan, cinsiyet belirtmeksizin “insan” diyoruz hepsine) 153 yıl önce hayatı felç eden güneş fırtınasının bir benzerinin 2012’de yaşanacağını iddia etmişler.
Zaten 2012’de olacağı varsayılan o kadar şey var ki. Bu da onlardan biri herhalde diyorsun. Ama yok, bilim insanları gayet ciddi. 1859’un eylülünde gerçekleştiğinde güneş fırtınası, anormal manyetik enerji nedeniyle telgraf sistemi filan çökmüş.
2012’de olursa çökecek o kadar çok sistem var ki. ınsan haliyle telgrafın tellerine kuşlar mı konar oluyor.
Ve olursa böyle bir şey, en çok Kuzey Amerika ve Avrupa etkilenecekmiş.
Yani New York’a bu kez -birçok filmde olduğu gibi- kesin bir şey olacak gibi. Hayır niye bütün felaketler NY’un başına gelir, onu da anlamam.
Bu durumda kurtuluş uzakdoğu ya da güney yarımkürede mi ?
Bilmiyorum, kafam çorba. Ama bu tür felaket öğesi barındıran bilimsel iddialar ve benzerleri, bir tür uyuşturucu gibi. Rutinden alıp çıkarıyor insanı.
Lütfen devamı gelsin...
Nazilli’nin sırrı
Araştırma yapmışlar, Türkiye’nin en uzun ömürlü ilçesi çıkmış Nazilli.
100’ü aşıyormuş oradaki insanlar.
Tam dizi konusu bence. TV yapımcıları aptal aşk-entrika-mahalle hikâyelerinin yanı sıra bir de şöyle diziler çekseler mesela, “Nazilli’nin Sırrı” diye.
Hani biraz fantezi, biraz bilim kurgusal. Fena mı olur?
Benim aklıma haberi okur okumaz birkaç tane senaryo geldi bile.
Mesela: Aslında Nazilli’de 200 yaşında insanlar da varmış. Ama o mertebeye ulaşmanın bir şartı varmış, filan. Neyse, arkası yarın artık...
“Beni hak etti” erotizmi
Kaya Çilingiroğlu’nun pazar gazetelerine yaptığı “Feraye beni hak etti” şeklindeki basın açıklaması tepki çekti.
Oysa çok belli. Kaya Çilingiroğlu bu lafın tepki çekeceğini bildiği için özellikle söylemiş her iki röportajda da.
Yani gazetecilik dilinde, “çok güzel malzeme vermiş”.
Peki bunu laf olsun diye mi söylemiş? Yoo, gerçek fikridir eminim.
Ama bunda bu kadar abartılacak, Kaya’ya kızacak bir şey yok. Hatta, Mehmet Esen’in “Azra şu kadar dil bilmese onunla birlikte olmazdım” mealine gelen açıklaması kadar bile korkunç değil Kaya’nın söylediği.
Yani Feraye hâlâ cool, hâlâ çok asil benim gözümde.
Azra Akın kategorisine düşmüş değil.
Ayrıca bu, “Beni hak etti” lafı da çok erotik. Tamam, süper bencil. Ama erotik bir alt metni de var. Aynı şeyi Feraye de düşünmüştür.
Hayır, bu lafın erotik olabileceğini değil.
“Kaya da beni hak etti” şeklindeki bir lafı.
Ama işte Feraye cool bir kategori. O böyle şeyler söyleyerek dikkat çekmek istemez. Üstüne basa basa demiş işte, “akrep kadınıyım”.
Feraye kendini gizlemeyi sever. Bu tarz açıklamalarla ortalığa saçılmak istemez. Yöntemleri başkadır. Ama böyle söylemleri de erotik bulabilir.
Kaya da bunu biliyordur muhakkak.
İddialı mı geldi? Ama öyle. Hiç tepkilenmeyin yani.