Paylaş
Derken mekana Nejat İşler giriyor hızla.
Etrafına bakınıp yine aynı hızla mekandan çıkıyor. Kapüşonunu kafasına geçirmeyi ihmal etmiyor pasajdan çıkarken.
Tam bu sırada söylüyorlar, “İşler yayından çıkıp gelmiştir buraya. Ya asıl radyo programını dinlediniz mi?” diye.
Ve herkes o programı konuşmaya başlıyor, “şöyle bir muhabbet dönmüş, bunlar söylenmiş” diye.
Meğer o program birkaç saat önce İTÜ Sözlük’ün internetteki radyosunda yapılmış.
Bugün gösterime giren “Kaybedenler Kulübü” filmi için.
Malum, film 90’lı yıllarda Kent FM’de yayınlanan efsane radyo programı “Kaybedenler Kulübü”nü anlatıyor. O dönemi ve o dönemin ruhunu...
İşte İTÜ Sözlük radyosu da o programın gerçek kahramanlarıyla (Mete Avunduk, Kaan Çaydamlı) filmde onları oynayan oyuncuları (Nejat İşler, Yiğit Özşener) bir araya getirmiş.
İki buçuk saatlik program, tıpkı yıllar önceki programda olduğu gibi “buzlu çaylar” (!) eşliğinde gerçekleşmiş ve doğal olarak herkes içinden geldiği gibi rahat,
özgürce, RTÜK sansürü olmaksızın konuşmuş.
Hatta bir ara küfürler gırla gitmiş, Başbakan da “nükleer” konusundaki çıkışı nedeniyle küfürlerden nasibini almış.
Yayınla eş zamanlı İTÜ Sözlük’e yorum yapan yazarlar da bu durum sonrası (haliyle) endişelenmiş, “Şimdi kapatmasınlar bizim sözlüğü” diye...
Nitekim program da bu küfürlerden sonra çok gecikmeden bitirilmiş. Asıl ilginç olan programın içeriğinin sözlük yazarlarını ikiye bölmesi.
Kimi nefret etmiş dönen muhabbetten, programda bu kadar doğal, kontrolsüz olunmasından (hatta geğirilmesinden).
Yani Kaybedenler Kulübü’nün film hatrına canlandırılan bir kerelik ambiyansından.
Kimi de bayılmış, programın ruhunu anlamayanlara/çakmayanlara bol bol “saydırmış”.
O gece Corridor’da da aynı şey konuşuldu.
90’lardaki gibi bir “Kaybedenler Kulübü” ruhu yaratmak artık çok zor.
Ama iyi ki şu anda o dönemin ruhunu anlatan bir film çekilmiş. Geriye bir belge kalmış.
Peki film, film olarak gerçekten iyi mi?
Hafta sonu izleyip göreceğiz...
İşte sözlükçülerin farklı yorumları
Şu ana kadar kulağıma gelenler güçlü bir geğirme sesi ve bol bol kahkaha. Onun dışında sözleri pek anlamıyorum.
An itibariyle Nejat İşler “o yee” dedi, bak onu da anladım. Tanım: Anlaşılmaz yayındır.
Alkol almak suç mu oldu radyoda yayın yaparken acaba? Neden rakı içiyoruz, viski içiyoruz diyemiyorlar?
O kadar adam toplanmış, kendi kendilerine oturup muhabbet ediyorlar ve gerçekten çok saçma. Hiç gülmedim.
“- İsveç’te geçen bir anımı anlatayım...
- Porno mu?
- Yarı porno.
- Soft mu?
- Yarı soft” diyaloglar filan dönüyor.
Kaybedenler Kulübü iki arkadaşın kimse onları dinlemiyormuş gibi kendi kendilerine muhabbet ettikleri radyo programının ismidir. İçkiyi alıp masaya oturarak dinlemek, yeri gelince yayına katılıp muhabbete dahil olmak gerekir.
Bunu bilmeyenler lütfen filmi izledikten sonra “Çok acayip filmdi abi yeaa, çok kafa adamlar!” demesin. Diyecekse de şimdiden entel kuntel laflarla kimsenin canını sıkmasın. Beğenmeyen dinlemez, çok zor değil.
Her şey hakkında hiçbir şeyin konuşulmadığı program oluyor an itibariyle.
Edilen küfürlerden sonra telefon geldi ve yayın erken bitirildi. Zaten bir yerde sınır aşıldı.
Tamam eğlence, şakalar, küfürler bir yere kadar, ama pek tat aldığım söylenemez. Özellikle eski versiyonu bildiğim için...
Paylaş