Paylaş
Maça Kızı’ndaki işeme olayı ve 32 liralık mojitonun sırrı!... Türkbükü ergeni nerede partiler?... Ve Fatih Ürek’in performansına rock nasıl karıştı?....
BEŞİNCİ GÜN
Marmaris’ten Bodrum’a doğru yola çıktık. Tıngır mıngır ilerliyoruz.
Tam beş gündür birbirini hiç tanımayan üç insan
gece-gündüz yollarda.
İlginç şeyler olmuyor değil.
Mesela dün gece fotoğrafçım Franz’la Marmaris gece alemi turuna çıkmadan evvel şoförümüz Avni Bey’in babacan bir tavırla, “Kaçta gelirsiniz çocuklar” demesi.
Biz şimdi bir aile mi olduk? Ya da bu “Kaçta gelirsiniz?” sorusu aslında bizim aşırı koruyucu/kollayıcı kültürümüzün bir uzantısı mı? (Mesela bir de, “Gece yatarken üzerini örttün mü?” vardır annelerin sıkça söylediği.)
Öğle vakti Gökova içlerine girdik, Akyaka’ya. Azmakbaşı Deresi’nin yanı başına konuşlanmış restoranlardan birine, Vira Vira’ya oturduk.
Böyle bir kahvaltı yok! Hem servis temiz ve özenli hem de yediklerimiz lezzetli. Marmaris Çınar’dan sonra buranın da kahvaltısına aşık oldum.
Zaten bu karavan seyahatinin benim için en unutulmaz artısı çok güzel yerlerde dört başı mamur kahvaltılar etmiş olmam.
Azmakbaşı Deresi’ne de girdim! Buzzz gibi! İçi tertemiz, akvaryum misali. İzlemelere doyamıyorsun. Gelirseniz buraya, mutlaka tekneyle gezinti yapın.
Sakar Geçidi’ni aştık, Muğla’yı geçtik ve Yatağan çıkışı çok acayip bir fırtınaya yakalandık. Bir anda yol kenarına elektrik kabloları düştü. Karavanı kenara çekip fırtınanın dinmesini bekledik. Çok ama çok heyecanlıydı!
Ve akşamüstü Bodrum... Gümbet’teki Zetaş Camping’e yerleştik. İyi bir camping alanı, tuvaletleri şöyle böyle, hemen önümüzdeki Alora Beach’in gürültüsü ise çekilir gibi değil. Sürekli bam bam bam müzik...
ALTINCI GÜN
Hâlâ Bodrum... Bu kez rota Türkbükü cumhuriyeti. Bir mojitonun 32 lira olduğu yer. Maça Kızı’nda Franz’la içtiğimiz bu dünyanın en pahalı mojitosunun tadına cidden diyecek yok. Ama bu nasıl bir fiyat?
Bence Maça Kızı’nın kirasına katkıda bulunuyor bu fiyatları sürekli ödeyenler...
Maça Kızı’na gelmişken garsonlara sormadan olmazdı meşhur işeme mevzusunu. Olayı bilmeyenlere çıtlatayım: İddiaya göre geçenlerde bu mekanda bir hatırı sayılır müşteri, alkolün etkisiyle restoran kısmından aşağıya, yani bara doğru koyvermiş çişini!
Garsonlar, “Yok” diyorlar, “Öyle olmadı, adam altına işedi sadece”.
Ama o sırada ünlü bir oyuncudan twitter mesajı geldi bana: “Ben gözlerimle gördüm olayı. Gerçekten oldu. Adam basbayağı işedi. Hatta üzerine işenenler şikayette bulununca hiç de kibar davranılmadı kendilerine.”
Bir de “Türkbükü ergeni” var, malum. Ayrı bir kategori.
Erkekleri aynı saç, aynı üç günlük sakal biçimine sahip genelde. Ve aynı et bebe löpürlüğüne... Kızları ise aşırı süslü, aşırı kocaman gözlüklü, aşırı züppe...
Lola Beach’teki akşamüstü partisinde toplu halde görülebiliyor Türkbükü ergenleri. Saat 16.00-19.00 arası...
Türkbükü’nün yenilerinden Bagno’da yemek... Galatasaray’da Münferit’i açan Ferit Sarper’in mekanıymış. Kendisi de oradaydı, tanıştık. Çok kibar bir adam. Yediğim levrek filetonun fazla kuru, sebze garnitürünün de fazla deniz tuzuna bulanmış olduğunu söylediğim halde kibarlığına devam ediyor oluşu “oh be” dedirten türden. Malum, etraf eleştiriden hoşlanmayan kaba işletmeci dolu...
Bir yanda Fatih Ürek, bir yanda rock! Türkbükü’nün girişinde her çarşamba Fatih Ürek’in çıktığı Pashas ile rock’çıların sahne aldığı (misal, Teoman) Over All adlı mekan yan yana.
Ben önce Fatih Ürek’in çıktığı Pashas’a gittim. Ürek sahneye çıktı, kitlesi coştu, “hadi hadi hadeeee” kıvamına geldiler. Ama bir baktım, yandan yandan gitar cayırtıları da geliyor. “Bu da nedir?” diye merak ettim.
Ve Over All’u böyle keşfettim. Türkbükü’nde canlı rock müzik yapan tek mekan. Güzel hareket olmuş, sevdim. Ürek’in çıktığı mekanla yapışık oluşu da tezat. Severim böyle tezatlıkları. Mozaik hesabı...
Ship a Hoy’da gece saat 02.30’da varil standların etrafına birikmiş kalabalığın içinden üç tane jandarma geçti. Bu yüksek sesli müzik bu saatte Boğaz’da olsa hemen müdahale edileceğinden jandarmalara sordum, “Buralarda gürültü denetimi filan yok galiba” diye.
Yanıtları şöyleydi: “Elimize bir genelge geçmedi, geçse denetleyeceğiz.”
Pahalı ve sıkıcı Türkbükü’nün en ucuz yeri elbette Türkbükü Kahvehanesi. Franz’la oturduk, okey oynayanları izledik, iki kişi daha bulsak biz de okey oynayacaktık. Orta şekerli Türk kahvemizi de içtik, 1.5 liraya...
PAZARTESİYE
Kuşadası gece hayatı... Alaçatı’da karavana veda...
Karavanla seyahati sevdim mi?
Ve “Karavan seyir defteri”yle ilgili karavancıların görüşleri, düşünceleri, dertleri, yani FİNAL!
Paylaş