Paylaş
Bu kez sadece “29” ismiyle, Ulus ön adını geçmişte bırakarak...
Hafta sonu hem 70’lik müdavimlerinin hem de onların çocuklarının, hatta torunlarının hep beraber akın ettiği ve ilginç bir kalabalık oluşturduğu yeni 29’da ilk gördüğüm şu oldu:
Bir rahatlık, bir ferahlama.
Çünkü 29’un eski halinde restoran kısmı hayli ağırdı.
Öyle ki çoğu zaman oraya hiç bakmadan Food Bar kısmına doğru ilerlediğimi anımsıyorum.
Şimdi o ağırlık gitmiş. Orta kısma hem büyük ve açık mutfak hem de onun etrafını saran şahane bir bar kondurulmuş.
Masalar daha dinamik yerleştirilmiş.
Haliyle ‘yaşayan’ bir yer olmuş yeni 29, orası kesin.
Özellikle bar dikizi çok işlevli:
İster dışarıdaki manzarayı seyreyle ister etraftaki insanları kes...
29’un yeni dinamik dekorasyonunu, barını çok sevdim ama girişe konulan x-ray cihazını sevemedim.
Tamam, geçen yıl yaşanan silahlı vurulma olayından dolayı (Seren Serengil’in eski kocası Musa Aytun vurulmuştu) böyle bir önlem alınmış, çok iyi anlıyorum.
Yine de x-ray cihazından geçerek böyle şık bir kulübe girmek bize pek yakışmıyor.
29’un yeni tuvaletlerini de sevdim. Artık bizim mekanlar da tuvaletlerin aslında sıradan yaşam alanları olmadığını anlamış durumda.
Sevmediğim şey ise kadınlar tuvaletine ekstra özen gösterilmiş olması!
Onların tuvaletine kaçak girip dekorasyona baktım, oradan biliyorum.
Tamam, kadınlar tuvalette daha çok vakit geçiriyor olabilir.
Yine de bu pozitif ayrımcılığı tatlı tatlı kınıyorum.
Bill Gates’ten Meto’ya: Eyvallah!
Bu yıl 25’inci yılına giren İstanbul’un klasikleşmiş mekanı 29’la ilgili elbette çok fazla anı da birikmiş durumda.
Metin Fadıllıoğlu ya da yakın arkadaşlarının ona seslendiği ismiyle ‘Meto’, birkaç yıl önce çıkardığı 29’un kitabında şöyle anlatıyor anılarını:
“Catherine Deneuve mekana gelmişti. Çocuklar bir gün sonra bana söylediler ama... Fransız sinemasının en ünlü oyuncularından bu zarif kadınla tanışamadım!
En şaşırtanı ise Bill Gates’in mütevazı halleri oldu.
Dünyayı değiştiren bu adama iltifatta bulundum, ‘Devrim yaptınız’ dedim.
İki parmağını kasketine değdirip ‘All right mate’ (Eyvallah) dedi.
Bu kadar da cool bir adam!
Monaco Prensi Albert’i karşısındaki masada yemek yerken gören Adriana Lima da hayli şaşırmıştı.
Bir de Robert Redford yemeğe geldiğinde hanımların ona yönelttiği hayran bakışlar gözümden kaçmamıştı.”
Daha çok eğleniyorlarmış!
29 için hazırlanan o kitapta nefis fotoğraflar da yer alıyordu.
Bu albüm kitabı yeniden karıştırırken Metin Fadıllıoğlu’nun yer aldığı bu fotoğrafa rastladım.
70’li yıllardan bir kare.
Fotoğrafa bakıp dedim ki: “Valla eskiden gece hayatında daha çok eğleniyorlarmış!”
Coachella Instagram festivali
Nasıl Burning Man Instagram festivaline dönüştüyse, Coachella’nın da dönüşmemesi kaçınılmazdı. Özellikle bu yıl daha çok popüler Türk simanın festivale akın etmesiyle...
Valla yadırgamıyorum, ben de orada olsam aynı pozları verir, “Bir de şu ışıkta çek” diye birilerini kasabilirdim.
Ama pozlarda bohem görünme adına o kadar çok giyim detayı çalışır mıydım, orası muamma.
Paylaş