Paylaş
İstanbul’dan gelen trafik görüntüleri sıradan bir kıyamet filminden fırlamış gibi.
O sırada Bodrum’dayım, havalimanına gidiyorum.
İstanbul trafiğinin bir benzeri Bodrum’un her tarafında oluşmuş durumda.
“Tam kapanma festivali” gibi ortam, bitmeyen bir son dakika şenliği.
Bir yanıyla turizmi kurtarma hedefi olan bu kapanma vesilesiyle herkesin güneye akın ediyor oluşu ekstra ironik.
Herkes İstanbul’dan kaçarken İstanbul’a dönmek ise tatlı bir duygu kaosu.
Uçak neredeyse boş.
Yan koltuğum, yan koltuğumun koltuğu.
Sanki Şeyma’nın Mısırlı yari Meedo benim için uçak kapatmış gibi.
Bu arada aynı gün konuştuğum herkesin kafası karışık, sorular panik.
En popüler misal:
“Yasak başlamadan önce otele check-in yapsam ne oluyor, 17 gün boyunca geri dönemiyor muyum?”
Bilmem, ne olduğunu bir anlasam...
Böyle karmaşık durumların “genelge kod çözücüleri” var.
“Yok” diyorlar havalı havalı, “Ben okudum genelgeyi, öyle bir şey yok”.
Ya da tam tersi, “Hayır, genelgeye göre bunu yapamazsın, katiyen yasak”.
Nasıl aniden genelgenin genel ruh haline bürünüyorlar, takdire şayan...
Neyse.
Kapanma bittiğinde, yani 17 Mayıs’ta ne olacak, neye uyanacağız, yine sürprizlere gebe.
Hep olduğu gibi.
Yanıtımı aldım
Bodrum’la ilgili “erken yaz” izlenimlerim pazara gelecek ama şu gözlemimi “başlangıç” niyetine yazmadan edemem.
Lüks ev satışı yapan bir arkadaşımı ziyarete gittiğim sırada bir çift ofisine geldi.
Örnek evin her şeyini en ince detayına kadar sordular.
“Bu ne mermeri?”, “Bu zeminler hangi malzeme?”, “Mutfak neden böyle?” diyerek.
Ama evin arazisi için kesilmiş onca ağacın nereye taşındığını sormak ya da “Buraya bitki ekilecek mi, çok çıplak duruyor” demek akıllarına gelmedi.
Çünkü evin içi hep daha önemli.
Evin dışı, yani doğal çevre çok mühim değil.
En fazla düşünülen şu:
Deniz görüyor mu?
Tek dert bu...
Sonuç: Deniz gören evi sevdiler.
Bodrum’da adım başı gördüğümüz tüm o dip dibe ve ağaçsız/bitkisiz evleri kim alır diye düşünüyordum, o gün yanıtımı aldım işte.
Daha da düşünmem.
İçten söyleyince oluyor: Ben turistim
Yıldız Tilbe şöyle tweet’lemiş:
“Kendi ülkemizde turist belgesi alabilir miyiz acaba, ben turistim diye”.
Bence belgeye gerek yok Yıldız Tilbe.
Restoran çalışanı bir arkadaşımı geçtiğimiz günlerde bisikletiyle evine dönerken polis durdurmuş.
Gayriihtiyari şöyle demiş arkadaşım: “I’m a tourist” (Ben turistim).
Öyle söyleyince polis bırakmış, başka bir şey sormamış.
Arkadaşım bu ilginç olayı anlatırken hâlâ şunu sorguluyordu:
“Neden böyle bir şey çıktı ağzımdan, inan ki bilmiyorum.”
Ben biliyorum, hepimiz Tilbe gibi turist olmak istiyoruz da ondan.
Çok içten söyleyince de turist oluyorsun işte.
Paylaş