Paylaş
Ben de sinir içinde onun ayak tabanlarına bakıyor ve içimden saydırıyorum, “Hayrola bu ne rahatlık? Evde mi sandınız kendinizi?” diye.
Mekan görgüsü diye bir şey var. Evindeki gibi rahat olamazsın.
Ayakkabısını çıkartan bu iyi giyimli, dövmeli, yüksek kariyerli olduğu gayet belli adamın arabada giderken sağ pencereden ayağını çıkartan adamdan hiçbir farkı yok.
İkisi de aynı yola çıkıyor.
Mekan görgüsü denen şey sadece bununla da kalmıyor.
Bir sonraki yazıda devam ediyoruz, buyurunuz...
Sohbet sıkıcı, bari yan masayı dinleyeyim
Önceki gece bir Cihangir mekanındayız.
Arkadaşımla laflıyoruz.
Bir baktım, yan masadakiler bizi dinliyor.
Öyle kaçak bir şekilde değil, gayet bize bakarak filan.
Dayanamadım, dönüp şöyle dedim: “Sizin sohbet sıkıcı galiba!”
“Evet” diye itiraf ettiler, “Siz çok güzel sohbet ediyorsunuz.”
Eh, en azından dürüstlerdi. Ama ne olursa olsun bu rahatsız edici bir şey.
Bir başka gece bir başka mekan...
Bu kez masamız kalabalık. Yine yan masa bizi dinliyor.
Aramızdan biri dönüp şöyle dedi: “E uzun süredir bizi dinliyorsunuz, artık tanışalım bari.”
Tanışıldı da. Karşı taraftan bir utanma, “Ah pardon” filan diyen de olmadı.
Ne diyeyim, valla tuhaflık diz boyu...
Bravo Deniz Gamze Ergüven
Dün Another Life dizisinin birkaç bölümünü Kıbrıslı Metin Hüseyin’in çektiğini yazmıştım. Asıl sürpriz ise Emmy ödüllü The Handmaid’s Tale dizisinin çarşamba gecesi yayınlanan 11’inci bölümünde geldi.
Dizinin bu bölümünü Mustang filmiyle Fransa adına Oscar’da yarışan Deniz Gamze Ergüven yönetmiş.
Zaten zıpkın gibi nefis bir bölümdü, Ergüven’in ismini jenerikte görmek ise ayrı bir keyif oldu.
İstanbul’u kimse terk etmedi
Lucca artık İstanbul’un simge mekanlarından biri.
Yurtdışında bir şehre gidildiğinde bile artık, “Buranın Lucca’sı neresi acaba?” deniliyor.
Dolayısıyla şunu söylemek çok da tuhaf kaçmaz:
Önceki gün Lucca eylül ayındaki gibi bir yoğunluğa sahipti.
Karşılaştığım Lucca müdavimleri bile bunu söylüyordu. O yüzden herkesin vardığı sonuç aynıydı:
“İstanbul’u bu yaz kimse terk etmedi, herkes şehirde takılıyor.”
Netflix ne diyor
RTÜK konusuyla ilgili Netflix’e görüşünü sordum, “Ne düşünüyorsunuz?” diye.
Sözcülerinin yanıtı şuydu:
“İnternet yayınlarına getirilen düzenlemeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye bizim için önemli bir pazar. Bu nedenle Türk yetenekleriyle film ve dizi sektörüne yatırım yapmaya ve üyelerimizin bu içeriklere ulaşmalarına devam etmek istiyoruz”.
Yanıtı aldıktan sonra aklıma Uber geldi.
Umarım Netflix de, Uber’in Türkiye’de bir taksi servisine dönüşmek zorunda kalması gibi bir süre sonra sadece Türk dizilerinin yayınlandığı bir platforma dönüşmez.
Bunu hiçbir kullanıcı arzu etmez herhalde.
Paylaş