Paylaş
Mekan güzel: Raffles İstanbul’un balo salonu. İşte, gazetemiz öncülüğünde pazartesi günü gerçekleşen
bir günlük konuşma maratonundan öğrendiğim ilginç detaylar ve
biriktirdiğim hikayeler. Hepsini sırasıyla aktarıyorum.
Beş çocuklu Ayşe Kucuroğlu da konferanstaydı. O da kadınların birbirini desteklemesi ve dayanışması gerektiğinden bahsediyordu: “Ancak
bu şekilde daha çok güçlenebiliriz”.
Ayşe Arman konferansta hem Neslican Tay’la hem de
klinik psikolog Emre Konuk’la sahne röportajı yaptı. Bir kez daha enerjisine hayran bıraktı. Bravo Ayşe!
“Kadınsı güç sorunları çözüyor”
Kadının Gücü Konferansı, Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Vuslat Doğan Sabancı’nın konuşmasıyla açıldı.
“Güç” kelimesinin erkeksi güçle özdeşleştiği günlerin artık geride kalmaya başladığını söyledi Sabancı: “Kadınsı güç tüm toplumlarda sorunları çözme konusunda daha önemli hale geliyor.”
Hemen ardından Carl Gustav Jung’un çok meşhur bir sözünü anımsattı katılımcılara: Yumuşak olma ezilirsin. Sert olma kırılırsın.
“ACİL YARDIM HATTI”YLA İLGİLİ ÇARPICI ANI
Bundan 15 yıl önce aile içi şiddet konusunun tabu olduğuna da değinen Sabancı, artık bu konunun konuşulabildiğini vurguladı ve Hürriyet’in konuyla ilgili yaptığı çalışmaları hatırlattı: Medyanın kadın sorunlarını aktarma biçiminin/dilinin masaya yatırılması, şiddete maruz kalan kadınlara ulaşmayı hedefleyen acil yardım hattının kurulması, üç gün içinde 200 bin imzanın toplandığı Haklı Kadın Platformu...
Acil yardım hattıyla ilgili salondakileri çok etkileyen bir anısını da paylaştı Sabancı: “Almanya’da bir Türk kadını... Evine hapsedilmiş. Sürekli şiddet görüyor. Kimseye ulaşamıyor. Ona yardım edecek bir yakını, kimsesi yok.
Almanca da bilmiyor. Bir gün eve kapının altından bir Hürriyet Gazetesi bırakılıyor. Kadın orada acil yardım hattının numarasını görüyor ve bizi arıyor. Ekibimiz kadına ulaşıyor ve onu kurtarıyor.”
Vuslat Doğan Sabancı samimi bir hava içinde geçen açılış konuşmasında içinde yaşadığı şu çelişkiyi de paylaştı katılımcılarla: “Bir taraftan kadın sorunlarında ilerledik diyorum ama diğer taraftan rakamlara bakınca umutsuzluğa da kapılıyorum.”
Sabancı haklıydı.
İlerleyen dakikalarda bazı araştırma sonuçlarını görünce hepimiz bir anlığına umutsuzluğa kapılmadık değil.
Ama gün boyu süren konferansta öyle güçlü kadın hikayeleri dinledik ki...
Günün sonunda salondaki tüm kadınlar ve erkekler aynı fikirdeydi: Ne olursa olsun umutsuzluğa kapılmak yok!
Vuslat Hanım’ın dediği gibi; “Bu mesele çözülecekse kadın erkek el ele, omuz omuza vererek çözülecek”.
İki genç kadının ilham veren hikayesi
◊ GÖZDE DURMUŞ (32)
İzmirli bir ailenin kızı. Küçük yaşlarda geçirdiği bir enfeksiyondan dolayı sağlık sisteminin işleyişine kafayı takıyor ve biyolojiye merak sarıyor. Türkiye’de eğitimini tamamladıktan hemen sonra yurtdışına gidiyor.
Şu anda Stanford Üniversitesi’nde kanserli hücreleri bulabilme yöntemi üzerine araştırmalar yapan birimin başında.
Büyürken Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığına hiç maruz kalmadığını, aksine “şanslı” olduğunu söylüyor. Bu konuda başına gelen tek negatif olay Amerika’daki eğitimi sırasında oluyor. Doktora hocası, “Bilimle uğraşmak çok zor. Ailendeki bir erkeğe sorabilirsin” diyerek motivasyonunu kırmaya çalışan bir konuşma yapınca daha çok gaza geliyor. Daha kısa bir sürede eğitimini tamamlayıp herkesi şaşırtıyor.
Şimdi amacı Türkiye’deki genç kızlara rol model olmak. Bu amaçla okulları gezdiğini, konuşmalar yaptığını söylüyor.
◊ NESLİCAN TAY (20)
Kanser yüzünden 19 yaşındayken bacağı kesiliyor ama hayata küsmüyor, tam aksine daha çok dört elle sarılıyor. Instagram’a onun ilham verici hikayesine ortak olan 154 bin takipçisi var. Onunla sahnede konuşan Ayşe Arman’ın dediği gibi Neslican’ın cesareti, hayat enerjisi, komplekssizliği cidden muazzam.
Sahnedeki konuşmasına eteğiyle katılıyor.
Protez bacaklarını göstermekten ne çekinip utanıyor ne de ona acınmasını istiyor. “Ben sadece bir bacaktan ibaret değilim, çok daha fazlasıyım. Asıl engeller kafamızın içinde” derken Neslican, bütün salon ona hak veriyor ve aynı zamanda samimiyetine hayran oluyor.
Kadının eşinden daha fazla kazanması sorun olur mu
Biraz da konferansta açıklanan rakamlara bakalım...
Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın “Türkiye’de Kadın Meselesi” başlıklı araştırmadan çıkan sonuçları paylaştığı konuşmasından en çarpıcı veri şuydu:
Ankete katılanlara, “Kadının eşinden daha fazla para kazanması sorun olur mu?” diye sorulmuş. Sadece üniversite mezunu olanlar “Olmaz” diyebilmiş.
Dahası var...
Türkiye’de 14 yaş üstü 31 milyon kadının yüzde 66’sı evde oturuyormuş.
29 ila 43 yaş arasındaki kadınların yüzde 51’i ise hafta sonları hiçbir şey yapmıyormuş. Yapılan tek sosyal aktivite şu oluyormuş: Akraba ziyareti.
GEREKTİĞİNDE TOKAT ATILABİLİR DİYENLER
Sia Insight Genel Müdürü Hüseyin Tapınç ise “Gençler ne düşünüyor, nasıl bir gelecek kuracaklar?” başlıklı araştırmasını paylaştı salondakilerle.
Bu araştırma sonuçları da hayli düşündürücüydü.
Araştırma 15-24 yaş arasındaki gençlerle yapılmış. Durum şöyle:
Bu yaş aralığındaki gençlerin yüzde 33’ü ne okuyor ne de çalışıyor. Sadece yüzde 44’ü okuyor.
Bekar olan genç kadınların yüzde 78’i ileride evlenmek, yüzde 74’ü ise çocuk sahibi olmak istiyor. Genç kadınlara göre ideal evlilik yaşı 27.
“İmam nikahı en az resmi nikah kadar önemlidir” diyen kadınlar ise yüzde 40.
“Kadın çalışmak için babasından/eşinden ya da abisinden izin almalıdır” diyenler ise yüzde 35.
“Kadına gerektiğinde tokat atılabilir” diyen kadınların oranı ise yüzde 19!
Genç kadınların yüzde 95’inin pasaportu yok.
Türkiye’deki yaşamın Avrupa’dan farklı olduğunu düşünmeyenlerin oranı yüzde 45.
Yüzde 75’i Türkiye’de yaşamaktan memnun.
Yüzde 54’ü ise Türkiye’nin Ortadoğu’dan daha iyi olduğunu düşünüyor.
DÜN İNTERNETTE NE YAPTINIZ?
Bu soruya genç kadınların verdiği yanıtlar şaşırtıcı değil aslında.
Yüzde 56 Whatsapp üzerinden yazışmış.
Yüzde 46 sosyal medyada gezinmiş.
Sadece yüzde 21 haberlere göz gezdirmiş.
Sia Insight Genel Müdürü Hüseyin Tapınç araştırmasının sonucunu şu çarpıcı cümleyle noktaladı:
“15-24 yaş Türkiye gençliği bugünkü Türkiye toplumunun bir yeniden üretimidir.
Değişim, dönüşüm ya da çatışma gibi kavramlarla özdeşleştirilen gençlik, Türkiye’de kendini mevcut düzenin korunması ve sürdürülmesi, uzlaşma ve kabullenme ile tanımlamaktadır.
Bilmiyordum öğrendim
◊ Teknosa’nın Kadın İçin Teknoloji adlı eğitimini...
Kadınlara ücretsiz bilgisayar kursu vererek teknoloji okur yazarı yapmayı hedefleyen proje, şu ana kadar 65 ilde yapılmış. 16 bin kadın bu eğitimden faydalanmış.
◊ Migros’un iki yıl önce başlayan İyi Gelecek Elçileri başlıklı dijital girişimini...
Bu projeye üye olan kadınlar, uzman kişilerden online ders alabiliyormuş. En çok talep edilen derslerin başında ise İngilizce geliyormuş.
◊ TEB’in Kadın Bankacılığı projesini...
Kadın girişimciye çeşitli olanaklar sunan Kadın Bankacılığı projesini tanıtan reklam filmi şu sıra sosyal medyada çok popüler. “Elalem ne der?” söyleminden yola çıkan reklam, kadınların girişimci olmasını engelleyen toplumsal baskıları konu ediniyor ve gerçekten çok başarılı.
Akasya Asıltürkmen konferansta en çok TEB’in reklam filminden ve “Elalem ne der” başlığından etkilendi: “Eminim hepimizin güzel fikirleri var. Ama ah o dayatılan elalem ne der baskısı yok mu!”
Yılmaz Erdoğan’ın hayatındaki kadınlar
Yılmaz Erdoğan da Kadının Gücü Konferası’nda konuşmacılardan biriydi. Erdoğan büyük ilgi gören konuşmasında hayatındaki dört önemli kadını anlattı. Onun ağzından aktarıyorum.
1 NUMARADA ANNEM VAR
Şimdiki gibi fotoğraf merakının olmadığı o dönemde annem fotoğraf çektirmeyi çok severdi. Öyle ki, her yerde “Fotoğraf çekilelim” derdi. Mesleki olarak da önümü açtı.
İnşaat mühendisliğini bırakıp tiyatroya başlayınca babamla anlaşmazlığa düşmüştük. Orada meseleyi annem çözdü.
2 NUMARA BERABER HIRSIZLIK YAPTIĞIM BABAANNEM!
İlk, orta, lise yıllarım Ankara’da geçti ve çoğunlukla babaannemle ikimiz yalnız yaşadık. Hayatımın en güçlü kadını oydu. İlginç bir anımızı anlatmak istiyorum:
Beraber hırsızlık yapmıştık!
Ankara’da çok soğuk bir kıştı. En son babaannemle sehpayı yakarak yakacak konusunun sonuna gelmiştik! Yan taraftaki inşaatta duran tahtalar babaannemin dikkatini çekti.
Fikir onundu yani. “Gidip onları alamaz mıyız?” dedi.
Dedim, “Şaka mı yapıyorsun?” “Yok” dedi, “Üşüyorum.”
İnşaatın içine girdim ve babaanneme tahtaları uzattım.
İlk operasyon başarılı olunca o kara kışı o inşaat sayesinde atlattık.
Bu vesileyle inşaata verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dilerim!
Sonra ben bu anıları Sürahi Nine karakterine dönüştürdüm ve ilk kaloriferli evimi tuttum. İnşaatlarda da bariz bir rahatlama oldu!
3 NUMARA TÜRKÇE ÖĞRETMENİM
Ortaokuldaki Türkçe öğretmenim Türkan Demiryöney 11 yaşındayken bana “Sen bir gün yazar olacaksın ve adını herkes duyacak” demişti.
Bu konuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Bütün yazarlık tarihim üç tane kompozisyon ödeviydi. Ne demek istediğini ve onun değerini 10 yıl sonra anlayabildim.
Yazı yazmaya ilk başladığımda.
4 NUMARADA DEMET AKBAĞ
O sıra (Bir Demet Tiyatro dönemi) aramızda ünlü ve bilinen tek oyuncu oydu. Buradan müthiş katkısından ötürü ona teşekkür etmek istiyorum.
Aynı zamanda kadromuzda olan tüm kadın oyunculara da...
BKM ilginç bir kurum.
İki erkeğin kurduğu bir kuruluş. Necati Akpınar ve ben.
Ama şu an çalışan kadın sayısı erkek sayısından fazla.
Ayrıca bu sene BKM’nin çektiği 10 filmden beşinin yönetmeni kadın.
Yönetmen dediğin şey güçlü kadına tam oturan bir şey.
O yüzden onlarla gurur duyuyorum.
Paylaş