Dün gece biletleri 215 ve 515 YTL’den satılan çok özel bir konser verdi Julio Iglesias.
Sortie’de gerçekleşen konserle ilgili izlenimler bugünkü satırlara yetişmedi, ama pazartesi gecesi Sortie’nin sahibi Erol Kaynar’ın City’s’in sinema katındaki Bar Code adlı mekanında Iglesias şerefine verdiği akşam yemeğinin izlenimleri yetişti tabii.
Yemeğe koyu Iglesias hayranı arkadaşım (aynı zamanda bizim gazetenin reklam müdirelerinden) Haslet Seçen’le beraber gittim.
Haslet her şeyini hazırlamıştı. İmzalatacağı CD’den tutun da soracağı soruya kadar...
Ama Julio’ya soru sormak ne mümkün! Adam o kadar dokunmatik ki... Konuşmuyor, sadece dokunuyor diyebiliriz!
Hele karşısında hoş bir kadın varsa... Mesela Banu Sağnak.
Hani Star TV’nin (o zamanlar Magic Box) düzenlediği Miss Turkey Yarışması’nda 1992 yılının üçüncü olan güzeli.
Sağnak’ın üzerinde çok hoş bir elbise vardı, dekolte/yeşil tonlarda. Iglesias ilk başlarda Sağnak’a "dokunuyordu", sonra başka hoş bir kadın buldu kendine.
Dokunuyor dediysek, öyle kadınları rahatsız edici "taciz" tonlarında dokunmuyor Julio.
Tatlı tatlı, sevecen, flörtöz bir havada, pek de çaktırmadan "temas ediyor".
Ve bu da kadınları etkiliyor, hoşlarına gidiyor. Julio hep dokunmadı tabii, ara sıra konuştu da.
Erol Kaynar’a mesela, "Evli misin?" diye sordu. Erol Bey "Hayır" yanıtını verince, "Çok şanslısın" deyip güldü Julio.
Ayrıca Kaynar’ı çok sevdiği bir arkadaşına benzetti: "Dünyayı gezen ve benim bütün sevgililerimi elimden alan bir arkadaşım var, aynen ona benziyorsun!"
Erol Bey bu benzetmeden çok hoşlandı. Gecenin esprisi oldu bu diyalog.
Hazır Julio açılmışken, oğlu Enrique hakkında ne düşündüğünü sordum. Yetenekli bulduğunu söyleyip ekledi: "Genetik tabii!"
Lakin yüz ifadesinden Enrique’den pek hoşlanmadığını sezdim. O yüzden şöyle bir soru soramadım hemen arkasından:
"Oğlunuz sevgilisi Anna Kournikova’ya sarkarsınız diye sizi evine almıyormuş, doğru mu Julio amca?"
Ve olmazsa olmaz seks mevzusu... Malum, Julio’nun bilmem kaç bin tane kadınla seviştiği haberleri her zaman yazılıp çizilmiştir.
Açıkçası hiçbir zaman böyle şeylere inanmam. Bu tip efsaneler starın "devamlılığı" için yaratılır. Herkesin de hoşuna gider.
O gece masada Julio yine bir seks muhabbeti yaptı tabii: "Konser öncesi seks orucuna girerim. Ama konserden sonra mutlaka sevişirim."
Son olarak şunu da söylemeden geçmeyeyim. Fotoğrafı çekilirken asla objektife bakmıyor Julio.
Başı öne eğik pozisyonda ve gözleri hep başka tarafa, genelde aşağıya bakarak poz veriyor.
Sanırım bu şekilde daha iyi göründüğüne inanıyor. Bu da tipik bir star tekniği.
* Meraklısına: Julio yarın İzmir’de, 1 Haziran’da ise Ankara’da sahne alacak.
Mahalle paparazziliği
Taksiyle eve gidiyorum. Önümdeki araba birden duruyor. Arabadan kim iniyor? Tolga Egemen.
Kimin evine gidiyor? Bir ay önce Gümüşsuyu’na taşınan, yeni ayrıldığı sevgilisi Ece Sükan’ın evine.
Tamam, eski sevgilinin evine gitmek barışmak demek değildir. Eğer iki dost olmaya karar vermişseniz yine görüşmeye devam edersiniz. Hayatlarınıza başkaları girse bile...
Ama benim için işin tadı başka. Gördüğüm şey tam paparazzi karelerine layık. Ama yoktu tabii makine filan.
Meğer ne heyecan verici şeymiş, onu anladım. Bu arada: Neler oluyor Ece?
Bodrum Paşası yerine Bodrum Divası
Bülent Ersoy’un Bodrum Yalıkavak’ta 1.5 trilyonluk villa yaptırmasının anlamı apaçık şu değil mi?
Bodrum paşası Zeki Müren’in yerine geçmek, ilerde onun gibi anılmayı garantilemek!
Malum, Ersoy ve Müren pek birbirlerinden hoşlanan sanatçılar değildi. Yakın çevresi Zeki Müren’in Bülent Ersoy’u hiç sevmediğini, onun işlerini hep engellediğini, hatta sürekli gittiği 14’ün kapısından içeri aldırtmadığını hep söyler durur. Şimdi bu muhteşem, hiper pahalı, klozeti altın kaplamalı "kartal yuvası" evle intikamını alıyor olabilir mi Ersoy?
Bodrum divası olmaya mı soyunuyor? Bana kalırsa öyle.