İstanbul bu hafta New York gibi

Bir yanımda, önce K-pop grubu sandığım ama sonra Hong Kong’tan gelen tasarımcılar olduklarını öğrendiğim Güney Koreli gençler, diğer yanımda New Yorklu fotoğraf sanatçısı Reka Nyari ve Paraguaylı içerik üreticisi Andrea Benitez.

Haberin Devamı


Saydıklarım ayaküstü tanıştıklarım.
Dahası da var.
Bir an dedim ki, “İstanbul o eski, Newsweek’in 2005’te kapaktan müjdelediği cool günlerine geri dönüyor olabilir mi?”
Bu tatlı umutlanmadan önce gecenin en başına dönüp bu çembere nasıl girdiğimi anlatayım.
Malum, Contemporary İstanbul (CI) vesilesiyle şehir bu hafta ultra hareketli.
Her yerde sanat odaklı bir hareket var.
Hepsine yetişmek de mümkün değil.
Tam da iş insanı Selman Bilal’in CI kapsamında evinde verdiği sanat koleksiyonu davetine gitmeye hazırlanırken, İstanbul yağmuru ve sonrasındaki taksi bulamama girdabına yenilmiş, Etiler’deki Villa Emma’ya sığınmıştım.
Villa Emma’nın şöminesi karşısında arkadaşımla otururken mesaj geldi.
Mimar Yasemin Arpaç’tan, “Muse’a gelmiyor musun?” diye.
Yasemin’in Muse dediği Levent’te açılan yeni sanat galerisi Muse Contemporary.
Ayşe Pınar Akalın’ın açtığı galeri, iş insanı Menderes Utku’nun yeni ofis binasının içinde.
Galeri ve tüm bina Ofist Mimarlık tarafından baştan aşağı yenilenmiş bir modern vaha.
Binanın altına da Kronotrop kahvecisi yerleşmiş.
En üst kat ise Menderes Utku’nun ofisi. Muse Contemporary’deki sergi açılışı sonrası tüm davetliler burada yapılan after partiye katıldı ve işte yazının girişinde “Bir yanımda Leyla, diğer yanımda Necla” diye özetlediğim New York havası orada yaşandı.
Hatta, son bir yıldır Tulum’da yaşadığını söyleyen Paraguaylı Andrea’nın bir ara “Bir süre İstanbul’da mı yaşasam? Çok güzel burası” deyişine tanık oldum ve coşkusunu bozmama adına şunu diyemedim tabii:
“Yer değiştirebiliriz, sen buraya gel ben Tulum’a giderim”.

Herkes burada

Haberin Devamı

İstanbul’daki New York havasının yaşandığı bir başka gece ise salı gecesiydi.
Tersane İstanbul’daki Contemporary İstanbul alanına kurulan iki pop-up bar, akşamüstünden itibaren tıklım tıklım doldu: House of Brothers ve Lucca.
Dillerdeki tek cümle ise şuydu:
“Herkes burada!”
İlhan Erşahin’in de bir ara canlı performans yaptığı o gece her şey birbirine karışıp bir bütün oldu denilebilir:
◊ Uzun süredir birbirini görmeyenlerin sosyalleşmesi...
◊ Sergilenen sanat işlerine bakılıp tekrar sosyalleşmeye devam edilmesi...
◊ Ve şehrin daha önce gelinmemiş bir noktasında olmanın verdiği heyecanla, evet yeniden sosyalleşmenin tam gaz olması...

Haberin Devamı

Neden denizi daha çok kullanmıyoruz

Contemporary İstanbul’un yapıldığı Tersane İstanbul ile Kabataş arasına ücretsiz deniz taksi koyulması şahane bir uygulama olmuş.
Elbette deniz taksiler belli saatler arasında ve çok az sefer yapıyor.
Keşke Kabataş’ın yanı sıra Boğaz’ın diğer tarafına da belli bir tarife ile daha çok deniz taksi olabilse. Çünkü Tersane İstanbul’a araçla gelip gitmek (kaybolan çok insan olmuş) ve tabii çıkışta taksi bulmak gerçekten zor.

Yazarın Tüm Yazıları