“İranlının Bodrum”u Van’da şahane bir hafta sonu

Van Gölü’nde yüzüp sodalandım, üstüne güneşlendim. Akşam önce bir partide eller havaya yaptım, sonra bir diskoda coştum. Van’daki 48 saatlik yaz tatilimde daha neler oldu neler...

Haberin Devamı

Ne işin var oralarda

Bir yere seyahat ettikten sonra şu sorunun sorulmasına alışkınım:
“Nasıldı?”
Ama ilk kez geçen hafta sonu bu sorunun yerini başka sorular aldı:
“Neden gittin?
Ne vardı orada?”
Ne işim olabilirdi ki Van’da?
Alaçatı ve Bodrum varken yaz ortası Van’a mı gidilirdi?
Böyle diyenler o kadar çoktu ki.
Valla garip.
Sadece şöyle desem yeterli:
Popüler yazlık beldeler artık o kadar bildik ve sürprizsiz ki, araya başka bir rota almak, heyecanlanmak gerekiyordu.
Ben de epeydir “İranlıların Bodrum”u haline gelen Van’a gitmeyi tercih ettim.
Sonuç? Alaçatı-Bodrum gece hayatından daha çok eğlendim, Bodrum’un denizine benzer görüntüsü olan bir suda, Van Gölü’nde yüzdüm ve bir sürü yeni şey öğrendim!
Şimdi buyurun iki günlük
Van yaz tatilinden geriye
kalan notlara...

Haberin Devamı

“İranlının Bodrum”u Van’da şahane bir hafta sonu

Ne, soda cilde iyi mi geliyormuş?

Vanlılar önlerindeki koca göle “deniz” diyor.
Haklılar. Çünkü şöyle bir bakınca ucu bucağı yok Van Gölü’nün.
Hele tekneyle açılınca, dalgaların köpükleri üzerinde savrula savrula gitmeye başlayınca bildiğin Boğaz’dasın, hiç farkı yok.
Akdamar Adası’na doğru gelip de adanın rüzgar almayan arka tarafındaki berrak suya bakınca ise basbayağı Bodrum!
Zaten burası göle girmek için en iyi noktalardan biri.
Peki su nasıl? Coğrafya bilgilerinizi tazeleyelim: Malum, göl hem sodalı hem tuzlu.
Hatta dünyanın en büyük sodalı gölü.
Görüntü deniz gibi tamam da, yine de girmeden önce bir ürküyorsun.
Ama girdikten sonra her şey değişiyor. Kaymak gibi bir su.
Soğuk da değil, aksine çok ılık.
Ve esas bomba: Göl suyundaki soda cilde iyi geliyormuş. Bir tür gençlik aşısı yani. İnanış böyle. Cilt hastalıkları ve sinüzite de iyi geldiğini söyledi Vanlı arkadaşlar.
Hatta Vanlı çocuklar yazın saçlarının sarılığını sodalı suya borçluymuş.
Eğer gölden çıktıktan sonra saçını yıkamaz ve üstüne bir de güneşlenirsen saçının rengi açılıyor, hafifçe sararıyormuş.
Tüm bunlar bir yana gölde yüzmenin büyüleyici bir yanı vardı, orası kesin.
Özellikle de gölün içindeki ışık hüzmesinin tablomsu hali...

Haberin Devamı

Neden geliyorlar?

Özellikle yazın Urmiye ve Tebriz’den çok fazla İranlı turist geliyormuş Van’a.
Zaten şehirde ve civar ilçelerde şöyle bir gezince plakalardan, konuşma balonlarındaki dilden anlıyorsun. Peki neden geliyorlar? Ucuz alışverişe ve yine göl kenarında ucuz yaz tatiline. Belki de en önemlisi özgürlüğe!
Divan diye havuzlu, mangallı pek popüler bir göl kenarı plajı var mesela.
Ben gittiğimde müşterisinin çoğu İranlıydı.
Mekanın işletmecisi Tuğba Dede, “Çok fazla İranlı geliyor. Rahat ediyorlar burada” diyordu.
Kurban Bayramı’nda 70 bin İranlı bekleniyormuş, daha ne olsun?
Bir yandan Vanlı kadınlar rahatça denize girsin diye belediye tarafından özel kadın plajı açıladursun, İranlılar göle ya da havuza “karma” girme hevesiyle buraya geliyor. Hayatın bir tuhaf çelişkisi değil mi?

Haberin Devamı

“İranlının Bodrum”u Van’da şahane bir hafta sonu

Damın yoksa asla!

Van’ın gece hayatına yabancı değilim. En son 2014’te Türkiye Nasıl Eğleniyor yazı dizisi için geldiğimde kafelerini, barını, diskosunu gezmiştim.
O zaman kış ortasıydı.
Yazın en büyük fark ise eğlencenin açık havaya taşması.
Cumartesi gecesi Double Tree by Hilton’un bahçesinde parti vardı mesela.
Önce bir DJ çıkıp çaldı, sonra popçu Merve Özbey güney plajlarının akşamüstü partilerinde sıkça rastladığımız türden bir konser verdi:
Altyapı üzerine yarı playback yarı canlı...
Özbey konser verirken benim asıl dikkat kesildiğim ise “dam” mevzusuydu.
Partiyi organize eden, Van’daki sosyal hayatın tanınmış ismi Muhammed Hatipoğlu, hiçbir erkek sineği yanında kız arkadaşı olmadan içeriye almadığını söylüyordu.

Haberin Devamı

“İranlının Bodrum”u Van’da şahane bir hafta sonu

Van sosyal hayatında en önemli mesele meğer buymuş.
Erkeklerin fazla olduğu ortamda “sıkıntı” artıyormuş. Anladınız işte, kavga gürültü.
Bu “dam” titizliğinden olsa gerek, o gece kadın sayısı erkeklerden daha fazlaydı.
Bir de locaların açtırdığı şampanya (aslında köpüklü şarap) sayısı!
Mesela bir loca diğeriyle yarışa girdi ve tanesi 200 lira olan şişelerden önce 20, sonra da 40 tane açtırdı. Benim de ağzım açık kaldı tabii!
Unutmadan, o gece localar 800 lira, bistrolar ise 70 liraya rezerve ediliyordu.

“İranlının Bodrum”u Van’da şahane bir hafta sonu

Bir “vanpir”in gecesi: Curcuna mı Arena mı

Saat gece 01.30 filan... Merve Özbey’li parti bitmiş, kalabalık dağılırken “Nereye gitmeli?” konuşmaları yapılıyor.
Bir grup diyor ki, “Onur Bey Curcuna’yı görmelisiniz”.
Başka bir grup, “Club Arena’ya gitmelisiniz”.
Benim derdim başka, “Vanpir diye bir rock bar vardı, ona ne oldu arkadaşlar?” diye soruyorum.
Janya olmuş adı, ama çizgisini bozmamış, yine rock çalıyormuş.
Peki geceyi nerede noktalıyorum?
Club Arena’da! Arena’cılar gelen VIP müşterileri için mekanın plazma TV’lerine “Hoşgeldiniz X Bey” yazdırıyor. O gece bana da özel yazdırdılar.
Piyanist şantörlerin eskiden, “Hoşgeldiniz Ahmet Bey ve güzel eşi” seslenişinin ultra modern hali yani...

Yazarın Tüm Yazıları