İlk yazlık gezmeler

* ÜNLÜSÜ BOL TERAS
Emirgan’daki La Boom’un terası. Çarşamba gecesi Serenay Sarıkaya’sı, Çağatay Ulusoy’u, Ece Sükan’ı, Özge Ulusoy’u, Nur Yerlitaş’ı, yani hayli karma bir ünlüler topluluğu hep beraber oradaydı.
LB terasın bam bam bir müziği yok.
Oturmalık, atıştırmalık, denize nazır flört etmelik bir havası mevcut.
Mekanın yanı başında yükselen devasa apartmanda oturanlar o konuşma gürültüsüne, uğultuya nasıl dayanıyor diye tuhaf medeni düşüncelere daldığın da bir yer LB teras.
Hemen aşağısındaki kardeş/korsan mekan Pizza Emirgan’da geç saatte başlayan canlı müziğe akmak ve sıkış tepiş ortamda coşmak ise LB terasın havalı cabası...

* EN DENİZE NAZIR BAR
Kuruçeşme’deki Les Ottomans Oteli kıyısına konuşlanan Emre Ergani imzalı The Bar.
Barı gerçekten denize nazır. Hatta denizin dibi.
Abartısız: Über keyifli. Bu keyfi almaya gelenler ise genelde belli bir yaş kitlesi. 30, hatta 40 üstü. Genelde işadamı/kadını. Ünlü bir misal vereceksek eğer Erol Aksoy The Bar’daydı salı gecesi diyebiliriz.
Mekanın tek sorunu, otelin diğer tarafındaki düğün dernek ya da benzeri bir organizasyona denk gelirseniz, müziklerin karışması, güzelim şık ambiyanslamanın fena halde yara alması.

* ALAÇATI HAVASI ALACAĞIN YER
Karaköy sokakları... Eski , bakımsız binalarının Alaçatı’yla ilgisi olmasa da, peş peşe sıralanan mekanları ve mekanlardaki insanların rahatlığıyla Alaçatı diyarını fena halde anımsatıyor Karaköy.
Hafta sonları özellikle dolup taşıyor.
Karaköy’ün favorileri an itibariyle şunlar: Bej, Mana, Unter, Tükkan, Baltazar, Naif, Colonie, Press, Nar.

* MANZARA DELİLERİ İÇİN
Yaz gelince öter kuşlar misali, yaz gelince manzara eşliğinde yemek yemek isteyenlerin sayısında bir coşma oluyor.
“Manzaralı bir yere gidelim” diye tutturanların nasıl bir manzaradan hoşnut kaldıkları da belli değil aslında.
Kimisi Haliç manzarasını görünce bile mutlu oluyor.
Kimisi Topkapı tarafını. Deniz göreyim de ne olursa olsun diyen de var.
Kısacası manzara konusunda ortak bir zemin bulmak imkansız.
En taze manzaralı mekanlardan biri ise Galata’daki Robin’s.
Cami, Galata Kulesi, arka fonda deniz ve eski İstanbul panoraması. Manzarasının özeti böyle.
Dekorasyonu çok Fransız ve otel restoranı havasında.
Turisti -doğal olarak- bol.
Menüsü ise iddialı (bakınız şampanya çorbası adlı tatlısı) ve çok pahalı (yediğim levrek 90 küsur liraydı).

* DUBAI ATMOSFERİ İÇİN
Salı gecesi saat 22.00 dolayları...
Önümüzde şık peyzajlı bir bahçe duruyor.
Bahçenin arkasında lüks markaların fazla ışıklı mağazaları. Onların tepesinde ise dev bir modern yapı yükseliyor.
Ve ellerinde alışveriş torbasıyla oradan oraya sürüklenenler...
Burası Zorlu. Manzaranın seyreylendiği yer ise Cantinery.
Dubai ortamlarını anımsatan Zorlu’nun Cantinery’sinde yemek-içmek bugünlerde revaçta.
Yaratıcısı Cem Mirap sürekli orada. Problem yaşadığı söylenen ortağı Önder Öztarhan da zaman zaman mekanda.