Teoman’ın cuma gecesi verdiği Açıkhava konserini izleyenler arasında ilginç bir karakter vardı: Ressam Nilgün.
İstisnasız her şarkı sonrası “Halleluya” diye bağırdı ressam Nilgün. Birkaç sıra arkamızdaki ressam Nilgün’ün suretini merak edip bir ara baktım. Evet, “Hindistan’dan az önce geldim” diye bağıran bir kostüm vardı üzerinde.
“Halleluya”lar ısrarla devam edince Teoman dayanamayıp tatlı bir şekilde, “Ne içtin sen?” diye sordu ressam Nilgün’e.
Onun yanıtı yine “Halleluya!” yine Halleluya!” oldu. Valla bir süre sonra biz de etkilenip “Halleluya!” demeye başladık, keyifliydi.
Konsere gelince... Teoman, geçen yıl ilk kez denediği senfoni orkestrasıyla kendi şarkılarını yorumlama işine ikinci kez kalkışmıştı.
Bu kez gayet kendinden emin, kontrollü, yüksek performanslı, romantik ve de melankolikti. Olmuştu yani.
Geçen yılki senfonik Teoman’ı izleyenler bilir. Çok az çalıştığı için konsere Teoman, yarım yamalak bir performans sergilemişti.
Bu yüzden de kendine sinirlenip mikrofon sehpasını yere atmıştı.
VE BİR “KENAN” NOTU: Cumartesi gecesi yapılan Kenan Doğulu konserinden de bahsetmeden olmaz. Gerçekten çok şanslı bir adam, Kenan. Seyircisi neredeyse konser boyu hep ayaktaydı, hep şarkılarına eşlik ediyordu. Özellikle konserin ikinci yarısında.
Sahne kenarındaki dev doberman heykelleri de çok gergin ama şıktı. Kenan’ın kıyafetlerini tasarlayan Ceyda Balaban ilgilenmiş bizzat dobermanlarla. Bu arada, meğer Ceyda da Türkçe Vogue için teklif alanlardanmış! Londra’da görüşmüş Vogue’cularla. “Yayın yönetmenliği olmadı ama başka bir proje için beraber çalışacağız” diyordu.
İnanılmaz: Mayınlı gaf
Olayı Cenk Eren anlattı. Bizzat kulaklarıyla duymuş.
Duyunca da inanamamış tabii. Biri çok meşhur (sunucu-aynı zamanda dizilerde oynayan) ünlü kadın, arkadaşlarıyla konuşurken konu mayınlar yüzünden ölen askerlerimize gelmiş.
Ve oradan da tabii mayınların temizlenmesi mevzusuna.
En meşhur olan ünlü demiş ki, “Temizlemesinler bence mayınları”.
Haliyle diğerleri “Neden?” diye sormuş, merak etmişler.
Bizimki de şöyle yanıt vermiş, “Oradan filler, aslanlar da geçiyor, en azından onları engeller mayınlar!”
Cenk bana anlattığında bu diyaloğu, “Yok artık bu kadar da olamaz” dedim.
Yeminler etti, kulağımla duydum dedi, “ınan ben de şoke oldum”.
Bence bu hadise Cenk’in daha önce bahsettiği, “Bazıları El-Kaide’yi modacı sanır” açıklamasından da, benim bir ara yazdığım “komünist ülke Amsterdam” gafını da kat be kat aşan bir şey.
Tarihe geçer bu, cidden inanılmaz.
Serdar Ortaç Ulus 29’da çıktı!
Evet, Metin Fadıllıoğlu’nun kendine has bir çizgisi olan ünlü mekanında cuma gecesi Serdar Ortaç çıktı! Peki bu nasıl oldu?
Tabii ki zengin bir Rus işadamı sayesinde!
Zaten Ruslar paralarıyla artık her istediklerini yapıyorlar; hani sıktılar bıktırdılar bu gösteriş meraklarıyla...
Cuma gecesi de işte, Rus işadamlarından biri Ulus 29’u kapattı.
Sırf kızının doğum gününü kutlamak için.
Serdar Ortaç’ı da bu yüzden çağırdılar. Kızın doğum günü partisinde şarkı söylesin diye.
Böylece, daha önce Türkçe pop bir simanın sahne aldığına şahit olmadığımız Ulus 29’da bir ilk gerçekleşmiş oldu.