Cumartesi günkü "seyahat trendleri" yazısında Avrupa içi tren seyahatlerinden, yani inter-rail’den bahsetmiştim.
Ve bu seyahatleri gençlere tanıtan kişinin de "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları" kitabıyla Buket Uzuner olduğundan...
Kitaplarında yarattığı dünyaya her zaman bayıldığım (en çok da "Balık İzlerinin Sesi") Buket Uzuner’le ilk karşılaşmam yıllar önce Ankara’da yaptığım röportaj sayesinde olmuştu. Sonra bu söyleşiler İstanbul’da, Moda’da devam etti.
Epeydir görüşmüyorduk. Şimdi o yazı sayesinde kendisinden haber aldım. Tabii ki yine geziyormuş ve kuzeydeymiş! Olması gerektiği gibi.
Orada neler yaptığını bana gönderdiği e-mail’de okuyacaksınız. O kadar güzel şeyler yazmış ki, neredeyse hiç kırpmadan yayınlıyorum, buyrun...
YOLA İLK KİMİN ÇIKTIĞI ÖNEMLİ DEĞİL
"Sevgili Onur, bir haftadır Kuzey Denizi’nde Danimarka ile Almanya sınırında yer alan Föhr Adası’nda insan eliyle yaratılmış bir masal dünyasında ’gezer-yazar’ken ve tabii arada bizim memlekette yine neler oluyor diye -her zamanki korkuyla- sanal gazeteleri dolaşırken inter-rail tren seyahatleriyle ilgili yazını gördüm.
Beni gerçekten sevindirdin. Çünkü benden 10 yıl sonra inter-rail denen Avrupa içi tren seyahatlerini keşfeden akıllı ve cesur genç gezginler telefonda veya e-postada "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları" kitabım ellerinde seyahatlere çıktıklarından bahsetseler de, nedense basında ya da yazdıkları kitaplarında insanlar bu seyahatlere ilk kendileri çıkMIŞ GİBİ davranıyorlar.
HAYALSİZ BİR GENÇLİK KORKUTUCU
Oysa yola kimin ilk çıktığı/gittiği umurumda değil.
Ben seyahat etmenin, insanı yollara düşüren dürtünün, keşfetmenin önemli olduğunu ve bunu yaygınlaştırmak gerektiğini önemsiyorum.
Meraksız, anne-babasının hayatını tekrar eden, daha güvenli ve daha tüketici gelecek için çalışan, hayalsiz bir gençlik kadar korkutucu başka ne olabilir?
Ve ne yazık ki durum budur!
Üstelik o ilk gezi kitabımdan beri seyahat edebilmenin bir lüks, bir tuzu kuru işi olmadığını kendi hayatımla da kanıtladığımı düşünüyorum.
YENİ KİTAP: YOLDA
Ben de sana teşekkür olarak şimdi yazmakta olduğum, hatta FÖHR ADASI’na da kısmen onun için geldiğim ve henüz fazla kişinin bilmediği yeni kitabımdan bahsedeceğim.
Bu kitabımın adı; Buket Uzuner: YOLDA. 12 yol hikayesinden oluşacak kitaptaki hiçbir öykü yerde geçmiyor, hepsi bir ulaşım aracında: "Dr. Liho ve Honolulu Uçağı", "Çapkın Johan ve Föhr Feribotu" gibi...
BU ADA GERÇEK OLMAK İÇİN FAZLA GÜZEL
Föhr Adası’na gelince... Burası aslen bir Danimarka Adası. Ama uzun yıllardır resmen bir Alman Adası olmuş.
Ancak bana sorarsan ruhu hálá Viking!
Her şey o denli güzel, düzenli ve mükemmel ki, burada bir süre kaldıktan sonra benim gibi Türkiye’nin yaralı ve kuşkucu ruh coğrafyasında yetişmiş biri huzursuz olabiliyor.
Yani bu ada: Gerçek olmak için çok fazla güzel! Evler öyle masalsı ki, parmağını uzatıp duvarından çikolata yalamak arzusu yaratıyor.
Zaten ünlü masalcı Andersen de burada yaşamış.
Buranın en fazla serin havasını sevdim, çünkü ben sıcaktan mutsuz olanlar familyasından, bir sonbahar aşığıyım. Buraya gelmek için üç saat Berlin uçağı, yedi saat tren, bir saat feribot yolculuğu yaptığımı da ekleyerek tebrikleri kabul edebilirim!