Paylaş
İlk hedef, Barselona. Esas hedef ise Endülüs bölgesinin Cadiz’e bağlı şehirlerinden biri olan Jerez de la Frontera.
Buraya direkt uçuş olmadığı için bir gece Barselona’daki havalimanı otelinde konaklayacağız. Yıllar önce Doha’daki havalimanı otelinde kalmışlığım var. Bu otellerin çok daha yalnız bir havası oluyor.
Belki sadece uyumak için konaklanıp bavul bile tam açılmadığından, belki de hepsinin genel olarak ruhsuz ve sıkıcı olmasından dolayı...
Bana kalırsa en pratiği, son dönemde trend olan kapsül oteller.
Kapsülün içine gir ve uyu! Hem kapsüller az yer kaplıyor hem de resepsiyon derdin olmuyor. Her şeyi dijital olarak hallettiğin için... Sadece kapsüller biraz klostrofobik olabiliyor.
Neyse, havalimanı oteli konaklaması sonrası sabah Tuba’yla tekrar buluşuyoruz.
Vueling’in uçağıyla Jerez’e yollanacağız.
Jerez’e iner inmez ilk izlenim: Havada şarap kokusu var!
Çünkü burası malum, dünyaca meşhur sherry (şeri) bağlarının merkezi.
Sherry zaten Jerez’in İngilizcesi.
Beyaz üzümden yapılan sherry’nin birçok çeşidi var, say say bitmiyor.
BAĞLAR ARASINDA
STİL BİR GEZİNME
Ama Jerez’deki bağların, yani sherry’nin en büyük özelliği şu: Albariza ismi verilen toprak.
“Beyaz” anlamına gelen “alba”dan türetilmiş Albariza gerçekten de bembeyaz, tebeşir gibi. Nitekim yüzde 30 ile 80 arasında tebeşir içeren Albariza toprağı kuru aylarda üzümleri beslemek için yağmuru depoladığından yüksek nem tutma gücüne sahip.
Toprağın üst kısmı yaz sıcağında sertleşiyor ve bir kabuk oluşturarak güneş ışığının buharlaşmasını önlüyor.
Böylece asmalar hem ekstra nem alıyor hem de aşırı sıcaklıklara dayanabiliyor.
Farklı ülkeden gelen davetlilerle birlikte Jerez’deki üzüm bağları arasında Tuba’yla geziniyoruz. GO Taiwan ekibi her saniye çekim yapıyor, inanılmazlar. Meksika’dan gelen oyuncu Erik Hayser ise bağlar arasında moda çekimine gelmiş gibi, gayet şık. Ama kimse Tuba Ünsal kadar şık olamaz. O gün Tuba stiliyle herkesin beğenisini topluyor.
Hepimiz İskoçya merkezli Edrington şirketinin davetlisiyiz.
Farklı içki markalarını bünyesinde barındıran Edrington’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden ve farklı alanlardan insanları bir araya toplama nedeni ise çok ince bir detay:
Şirket, nadir viskilerini damıttığı bu meşe fıçılarına aşırı önem veriyor ve tüm fıçıları kendi spesifik özelliklerine göre üretiyor. Dahası fıçılar, Jerez’deki bağlardan çıkan kuru olorosso sherry şarabıyla lezzetlendiriliyor.
SENİ SEVİYORUM ROKSANEH
Bu gurme detaylara vakıf olduktan sonra bir başka şarap bağı çiftliğinde soluğu alıyor ve tam da filmlerde yer alacak türden, avlu ortasına konulmuş uzun bir masanın etrafında hayli global bir akşam yemeği yiyoruz. Sonrası malum, nefis bir Flamenko gösterisi başlıyor.
Nitekim Jerez sadece şaraplarıyla değil, Flamenko’nun da has merkezlerinden biri.
Ertesi gün bir kafede Tuba’yla otururken tam da bu amaçla, yani Flamenko ile ilgili bir belgesel hazırlamak için Jerez’e gelmiş, Paris’te yaşayan İranlı film yapımcısı Roksaneh ile tanışıyoruz. İranlı Roksaneh, Türk olduğumuzu öğrenir öğrenmez, “Seni seviyorum” diyor Türkçe. Meğer en sevdiği Türkçe kelime buymuş.
O kadar kolay “seni seviyorum” demeyen ben, bir anda Roksaneh bu kelimeyi çok seviyor diye birkaç kez tekrarlıyorum: Seni seviyorum, seni seviyorum...
Sonradan fark ediyorum: Aslında pat diye, nedensiz yere seni seviyorum demek gayet iyi geliyormuş.
Bundan sonra yolda, sokakta herkese söylerim artık diyorum ama heyhat, İstanbul’a iner inmez bu naif düşüncemden ışık hızıyla vazgeçiyorum.
JEREZ YEME-İÇME REHBERİ
Tuba’yla maceramız elbette burada bitmiyor.
Global ekipten ayrılıp Jerez’e 2 saat uzaklıktaki Ronda’ya gidiyoruz.
Ronda ayrı bir macera, onu yarın anlatacağım. Çünkü ölmeden önce görülmesi gerekenler listesinde yer almayı hak eden nadide bir kasaba.
Bugünkü yazı, Jerez’e yolu düşecekler için bir restoran rehberiyle sona eriyor.
Buyurunuz:
◊ Öncelikle Jerez’de bir “tabanco”ya gitmelisiniz. Tabanco, tapas barlarından biraz farklı ve tamamen bu bölgeye özgü bir mekân türü.
Sherry şaraplarının başrolde olduğu ve yanında deniz ürünü ağırlıklı atıştırmalıkların yenildiği tabanco’lar her daim canlı ve hareketli. En iyi iki tabanco ise Las Banderillas ile Tasca Del Flores.
◊ Michelin yıldızlı restoran isterseniz, şef Israel Ramos’un Mantua restoranına gitmelisiniz. Şef Ramos’un bir restoranı daha var, onun adı da Albala.
◊ Eğer öğle vakitleri bir yerde yemek istiyorsanız, A Mar isimli restoran gayet uygun.
Paylaş