Paylaş
Mesaj gelince çıkıyordu o acayip ses.
En seksi yanı, dünyanın dört bir yanındaki insanları aradığın özelliğe göre tarayabil-mendi.
Kafana göre birine mesaj atıyordun, “Konuşalım mı?” diye.
Yanıt gelirse ne alaydı. Gelmezse elbette oturup ağlamıyordun, “sıradaki” deyip “search”ü tuşluyordun yeniden.
Herkes delisiydi bu çiçek logolu chat programının.
Evde, ofiste uzun saatler geçiriliyordu bilgisayar başında.
Elbette icq’dan bahsediyorum. Bir dönemin (doksanlar sonu, ikibinler başı) efsanevi chat programından.
Yakın zamanda yeni sürümü filan da çıkmış, ama benim konum bu değil.
Konum başka: O dönem bir arkadaşımız icq sayesinde hayatını tamamen değiştirmişti.
Aylarca icq’dan konuştuğu Fransız adama aşık olmuş, çok geçmeden onunla tanışarak chat’le başlayan ilişkiyi evlilikle ve tabii Paris’le sonlandırmıştı.
Icq sayesinde dünyaya hızla açılan ve arkadaşımız gibi evlenip başka şehirlere yelken açan şehirli bekar kadın sayısı o zamanlar hiç de az değildi.
DEVİR DEĞİŞTİ Mİ?
Icq’lu dönemleri birdenbire hatırlamış değilim, sebebi var.
Önceki gün bir arkadaşımız veda partisi düzenledi.
Çünkü 10 yıl önce çok kısa bir flört yaşadığı Amerikalı sevgilisinin izine yıllar sonra Facebook’ta rastladı ve yarım kalan aşkı çok geçmeden yeniden şahlandı.
Uzun konuşmalar sonrası radikal bir karar aldı arkadaşımız.
İki-üç aylık bir deneme için Amerikalı sevgilinin yanına gidecekti.
Yarım kalan o şeyi yaşamak istiyordu.
Sonradan bir kez daha “keşke” dememek için...
Kuşkusuz bir parti kraliçesi olarak, veda partisi yapmadan gitmesi düşünülemezdi.
Şaşaalı bir parti organize edip tüm dostlarını topladı.
Ve koca bir masa etrafına biriken herkese neden gittiğini, onun izini Facebook’ta nasıl bulduğunu anlattı.
Aşk için gidiyordu, üstelik 40 yaşında tüm düzenini altüst ederek...
Masadaki herkesin önce bir güzel özenip, “keşke ben de böyle bir şey yapabilsem” diye iç geçirdiğine, sonra da “aslında hayatta böyle bir şeye kalkışamam” deyip kendi kendine frene bastığına eminim...
Çünkü icq dönemindeki kadar saf değiliz artık.
O zamanki çocuksuluk, sanal flört heyecanı filan kalmadı.
Teknolojik olarak kaşarlandık diyebilir miyiz?
Artık temkinliyiz, kontrollüyüz, “ama”larla yaşıyoruz.
“Ama” demeyen de kalkıp gidiyor işte.
Bakalım neler yaşayacak, onu da ilerleyen vakitlerde bir ara anlatırım...
Ve Nurgül ve Meltem...
-Meltem Cumbul evliliğiyle ilgili konuşmamış, ama yüzüğünü kameralara göstermiş. Tamam, yüksek ihtimal kayınpedere mesaj yollamak için... Ama düşünün, bir erkek/taze damat böyle bir şey yapmayı aklına getirir miydi? Hiç sanmam.
O zaman şunu diyebilir miyiz: Kadınlar evliliklerini gösterme/dosta düşmana ilan etme konusunda daha hevesli/teşhirci...
-Aylardır dizi çekimi için Diyarbakır’da olan koç burcu kadını Nurgül Yeşilçay ne zaman patlayacak diyordum.
Uzun süredir sessiz sakindi çünkü. Sonunda sevgilisiyle Cihangir’de kavga etmiş tozu dumana katarak...
Yeşilçay’ın hiçbir şeyi takmadan bodoslama anı yaşama hali herhalde diğer ünlülerin en çok gıpta ettiği şeydir.
Başka bir ünlü olsa aman rezalet çıkarmayayım der, o mekana gidip sevgilisini hayatta basmaz, evde kendine kendine kudururdu.
Paylaş