’Evliyim ama yan cebime koy’ partisi

Ey bana eş değiştirme partisini yazdıktan sonra "topluma empoze etmeyin böyle şeyleri" ya da "yuh, bu kadar da olmaz Onur Bey, ayıptır" diyen okur okyanusu...

Bir dakika dur (kal orada) ve beni dinle: evliyimamauygunum.com diye bir site açıldı.

Belki son günlerde medyada yapılan haberlerine denk gelmişsindir.

40 gündür açık olmasına rağmen 50 bine yakın üyeye ulaşan bir site bu. Az buz değil.

Çünkü üyelik için para alıyorlar insanlardan.

Peki bu site aynı kapıya çıkmıyor mu? Ha eş değiştirme, ha bu! Ne demek ki uygun olmak?

Ve işte son günlerin bu en popüler sitesi, bu akşam da Levent’teki Garbo’da bir parti düzenliyor.

Erkek üyelere giriş ücreti 20 YTL olarak belirlenmiş. Kadın üyelerden ise para alınmıyormuş.

Hatta kadın üyelerin devrimciliklerini kutlamak adına ilk sex on the beach içkisi ücretsizmiş! (nerede eşitlik ey site sahibi? Türk erkeği neden nasiplenemiyor ücretsiz sex on the beach’ten?)

Durum budur. İster zıvanadan çıkmış bunlar deyin, ister ahlaksız, rezil...

Ama durum budur işte...

Kafamı kuma gömerim, hayatımı yaşarım demekle olmuyor. Hele bu devirde hiç olmuyor.

Emin misiniz acaba, yan odada eşinizin/sevgilinizin siteye üye olup olmadığından?

O zaman bu devrin baş trendine hoşgeldiniz: Şüphecilik. Gerisi boş...

Parti ayrıntıları için ayrıca bekleyiniz derim.

Şimdi napcaz şekerim?

Evet biliyorum, son zamanlarda YouTube aracılığıyla işsiz güçsüz (bana öyle geliyor da) Türk ve Yunan gençleri birbirine girdi. Hatta bu uğurda YouTube kapandı, açıldı filan...

Ama yakın zamanda tekrar birbirlerine girebilirler gibi, yani bizimkiler ve onlar.

Çünkü sakat bir mevzu var ortada: Erovizyon hadisesi. Yıllardır bitmeyen çile (bülbülüm çile).

Bir kez birinci olsak dahi içimize sinmeyen ölümcül mesele... Ki asıl mesele şu: Farkında mısınız Yunanlılar’ın şarkısıyla bizimki fena halde benziyor. Ne olacak şimdi?

Dinlediniz mi bilmiyorum. Nitekim dinlemek artık çok basit. Kenan için Shake It Up Şekerim yazın, internette çıkar karşınıza. Yunanlıların şarkısı için ise Yassou Maria yazmanız yeterli.

Şarkı adının bu olduğuna da bakmayın, nakaratında "Shake It Up" diyor Yunanlı şarkıcı (Sarbel).

Zaten bu "shake it up" (çalkala/ kıvır manasında, çok derinnn) bir Erovizyon deyimi mi acaba bizim bilmediğimiz, herkes kullanıyor çatır çatır...

Hakikaten napcaz şimdi? Boşver, kalçala mı diycez şekerim?

Yoksa iki ülke arasında kardeşlik mi ilan etcez?

Fena olmaz hani: Oyları birleştirip gelecek sene yarışmayı Kardak Adası’nda yaptırsak mesela. Şık olur, kışkırtıcı olur. Ayrıca turistik olur.

Mutluluk’taki farklı Türkler

Önyargı hakikaten fena bir şey.

Nedeni şu: Kimse Abdullah Oğuz’dan böyle bir film beklemiyordu.

Bu kadar insanın içine dokunan, bu kadar (hadi açıkça söyleyelim) Türk filmi gibi durmayan, ama öyküsüyle, nakış gibi işlenmiş (ve oynanmış) karakterleriyle bu toprakları dibine kadar anlatan...

Abdullah Oğuz’un bugün gösterime giren "Mutluluk" filmi aynen böyle işte.

Son aylarda peşi sıra vizyon yüzü gören Türk filmlerinden çok farklı, çok başka yerde, çok ama çok defalarca izlenesi... (Hıncal Uluç keşke bu film için "Eşkıya’dan sonra gördüğüm en iyi film" dese). Bu övgünün en büyük payı roman tabii. Zülfü Livaneli’nin yurtdışında büyük ilgi görmüş "Mutluluk" adlı romanı. Film, o meşhur romandan uyarlama.

Ama bu romanı senaryolaştırmakta katkısı büyük olan Kubilay Tunçer’i de unutmamak lazım.

Mesela Türkiye’nin doğusuyla batısını bir araya getiren öyle bir diyalog var ki filmde, yazmadan olmaz: Malum karede diyor ki batılı profesöre, askerliği süresince giriştiği çatışmalar sonucu yanlış ve doğruyu birbirine karıştırmış ex- komando karakter, "Bizim oralarda sevgili yoktur, sizin oraların adetleridir onlar. Adam adamlığını bilecek, karı karılığını".

Mutluluk’un güzelliği işte burada
.

Birbirinden çok ayrıymış gibi görünen iki tarafı, yani ilişkisinde hep sorun yaşayan şehirliyle/tutkulu aşkını kör geleneğe çorba ederek yaşayan doğuluyu, çok okumuşla/az okumuşu hiç sıkmadan, sektirmeden, gösterişe kaçmadan aktarıyor.

Sır bu: Gösterişe kaçmamak. Abdullah Oğuz’dan kimsenin beklemediği de asıl buydu galiba. Gösterişsiz, sade anlatım... Evet, kesinlikle önyargılı olmamak lazım.
Yazarın Tüm Yazıları