Paylaş
PAZARTESİ
Derin Mermerci eşi Cem Aydın’la beraber sabah erken saatlerde New York’tan dönmüş, ama en ufak bir yorgunluk belirtisi yok üzerinde.
Derin’in hemen yanında Tamer Yılmaz ve Derin Sarıyer.
Farklı alanlardan bu üç isim Samsung’un QLed TV lansman partisinde bir aradalar.
Kendi hayat deneyimlerinden yola çıkarak ışığa, renge, tasarıma bakışlarını anlatıyorlar. Derin her zamanki zarif, konuşmasında sık sık “Meleklerim” dediği kızlarından da bahsediyor.
Tamer ise stand-up’çı filan olmalıymış, müthiş bir mizahı var, alıp götürüyor.
İlerleyen dakikalarda Zorlu’daki Le Baron’da toplanmış bu kalabalık Morini’ye geçiyor. Orada sosyalleşmeye devam ediyor.
Ama gece bitmiyor tabii.
Zorlu’dan sonra durak Maçka’daki Alancha.
Burada da Lancome’un bir partisi var.
Kitle bambaşka: 20-35 yaş arası genç kadınlar çoğunlukta.
Hemen girişe tamamen fuşya renginde kocaman bir minik ev yapmışlar.
Herkes oraya girip fotoğraf çektiriyor. Zaten artık önceliğimiz fotoğraf. “Beni şurada bi çeker misin?” cümlesini bir gece içinde o kadar çok duyuyor ve aynı zamanda kuruyorum ki, inanılmaz.
SALI
Yine bir sürü şey var, ama seçmem lazım. Çünkü lokasyonlar ters.
O yüzden Nopa’da LG Oled ve GQ Dergisi’nin ortak yapımı “Jungle” partisini ve YSL’nin İKSV’de düzenlediği Tuba Ünsal’lı, Ece Sükan’lı etkinliğini mecburen pas geçiyorum.
Çok merak ettiğim bir açılışa rotayı kırıyorum: Reşitpaşa’daki Misk’e.
Misk hem çiçekçi hem de akşam sekize kadar açık bir kafe.
Kahvaltısını şimdiden öven var ama henüz ben denemedim.
Sadece menüsüne göz attım. Diğer mekanlardan farklı epey şey var.
Mesela hindistancevizi sütüyle yapılan Chia Puding. Ya da organik tavuklu, avokadolu kruvasan.
Çoğu mekanın yapmadığı/yapamadığı poşe yumurta da menüde mevcut.
Yanisi: Misk’in kahvaltısını en kısa zamanda deneyeceğim.
Bu arada Misk, Aman da Bravo ile Havan’dan’ın hemen arasında, aynı hatta.
Bu bölge gerçekten ilginç.
Mekanların üst katında yükselen apartmanlarda yıllardır orada yaşayanlar var.
Misk’in sokağa taşan açılış kalabalığına güpür perdesini aralayıp tatlı tatlı bakıyolardı, “Noluyor burada yine?” diye.
Kısacası Reşitpaşa’nın gizli yükselişi devam ediyor...
Reşitpaşa sonrası durak Üsküdar’da bir ev.
Maça Kızı’nın sahibi Sahir Erozan’ın daveti var.
Davetin göz kamaştıranları ise Sahir Erozan’ın yıllar içinde topladığı sanat eserleri.
En çok dikkati çeken eser ise Mark Jenkins’ın geçen yıl Contemporary İstanbul’da sergilenmiş heykeli.
Öyle gerçek bir heykel ki, hani esere daha önce aşinalığım olmasa “Merhaba, bir derdiniz mi var?” diye konuşmaya başlardım! O derece.
Geceye dair esas bomba ise Yağmur Ünal’la, Irmak Ünal’ı karıştırmış olmam.
“Ya sizin karın kaslarınız muhteşem, nasıl yaptınız?” diye sohbete daldım ve duvara tosladım: “O benim ablam, ben Yağmur”
Neyse ki Yağmur Ünal, “Hep benzetiyorlar bizi merak etmeyin” dedi ve hiç alınmadı bu şuursuzluğuma...
ÇARŞAMBA
Etkinlik fırtınası devam ediyor. Gündüz saatlerinde Sofa Otel’in Sofie adlı kafesinde ünlü lüks bavul markası Rimowa’nın bahar lansmanı var.
Kafenin tepesine bavulları asmışlar. Masalarda Anthropologie saksıları içinde çiçekler. Ben bavullardan çok saksılara, bitkilere bakıyorum, “Ne güzel” filan diye. Sonum belli: Bahçıvanlık filan...
Ve gece herkes bu kez Lucca’da.
Son dönemde sıkça adından bahsettiren yerli marka Les Benjamins’in Lucca’ya özel tasarladığı tişörtlerin partisi var.
Partinin konusu tişörtler olduğu kadar Lucca’nın sahibi Cem Mirap’ın verdiği kilolar.
PERŞEMBE
Cem Yılmaz’ın Arif V 216 adlı filminin okuma provası var.
Mekan, DasDas.
Ama kısıtlı sayıda kişinin davet edildiği ve Türkiye’de ilk kez yapılan bu okuma provasında olan biteni yarın okuyacaksınız.
Paylaş