Eski yazlık ruhundan kimler intikam alıyor?

Aylar önceydi, galiba sarı sonbahar.

Haberin Devamı


Tanıl Bora mail attı, “Sayfiyeler üzerine bir kitap hazırlıyoruz. Oraya sizden de bir yazı alabilir miyim?” diye.
“Tamam” dedim, ama üzerinden aylar geçti ve unuttum.
Tanıl Bora neyse ki sonsuz sabırlıydı ve “Bekliyoruz” diye beni dürtmeye devam etti.
Ve sonunda kitap için o yazıyı yazdım:
Eski/yeni sayfiye ruhu ya da bir intikam yazısı.
Kitap (“Sayfiye: Bir Hafiflik Hayali”) geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları’ndan çıktı.
Benim dışımda Murat Daltaban, Gaye Boralıoğlu, Zeynep Dabak, Feridun Düzaağaç, Murat Meriç, Kıvanç Koçak ve daha pek çok ismin nefis sayfiye yazıları/anıları var kitapta.
O yüzden birbirinden farklı sayfiye beldelerinde gezinip duruyorsunuz okudukça: Erdek, Yalova, Yalıkavak, Belek, Hazar Gölü, Akçakoca, kamu kurumlarının tatil kampları gibi gibi...
Tanıl Bora benden özellikle yeni sayfiye ruhunu yazmamı istediği için şu anki neslin ebeveynlerine göre nasıl farklı bir yazlıkçılık içinde olduğunu anlattım.
Rengimi de ilk başta belli ettim:
Yazlıkları ve o ruhu hiçbir zaman çekici bulmadığımı...
Arabalara doluşup topluca yazlığa gitmeyi, akşamları kesilen karpuzları, yan yana beton siteleri, ailelerin kışlık rutin hallerini bir de yazlığa taşıyıp birbirlerini iyice boğmalarını...
Fena bir şey yani!
Hadi bu ruh çoğunlukla 80’lerde, 90’larda kaldı. Şimdiki yeni nesil ebeveynleri gibi coşuyor mu yazlık olayı için?
İşte kitaptaki yazımdan bir kuple:
“Yazlıkların seksenlerdeki ruhu aynen devam ediyor aslında.
Kabuk değiştirdi, o kadar. Daha şık bir kabuğu var.
Mesela daha geçen yaz Alaçatı’da bu kabuğa dışardan bakma şansı buldum.
Alaçatı’nın yeni yapılan taş ev mahallelerinden birinde beş İstanbullu ailenin verdiği ortak partiye ansızın dahil olarak... Kadınlar ve erkekler ise Amerikan dizi karakterlerinin pürüzsüz spor şıklığındaydı... Profesyonel dj getirtilmişti. Müzik bangır bangır ortalığı inletirken yaşları 30-50 arasında değişen bu kitlenin dans ve içkiyle imtihanı başladı çok geçmeden.
En çok şarabın tüketildiğini söylesem?
Seksenlerdeki sayfiyelerde içki denilince akla bir tek rakı geliyordu, şimdi ise şarap. Hem de en çeşitlisinden.
Makul bir saatte çok da sapıtılmadan bitmişti parti.
Çünkü sabah kalkılacak ve sörfe gidilecekti.
Bakınız bu önemli.
Şık kabuğun başka bir tamamlayıcısı, sörf!
Alaçatı’da yazlığın varsa, iyi kazanıyorsan, erkeksen, e bir de fitsen, pardon ama neden sörf yapmıyorsun?
Yapıyorlar zaten. Onca partilemeye, içkiye rağmen sabahın kör saatinde kalkıp sörflemeye gidecek bu erkeklerin enerjisi, seksenli yıllardaki babalarının/amcalarının pijama ve terlik gevşekliğinden intikam alma seansı gibi!
Çünkü zamanın enerjisi bu.
Bir an bile durmak yok. Öyle yan gelip yatamazsın. O eski karpuz kabuğu kokulu sayfiye ruhu eskide kaldı. Şimdi blush’lı kadehlerin tokuşma sesleriyle matcot’un o gıcık vurma sesi (tak, tak, tak) birbirine karışıyor!”
Bu kadar yeter, devamını ve kitabın tamamını merak eden şezlonguna uzanıp okusun.
Tanıl Bora’nın eline sağlık!

Haberin Devamı

Kök sarmaşıklar gibi sarıldık o yaz

Haberin Devamı

Herkes benim gibi değil.
O eski yazlıkları özleyen, o tatlı esintili akşamüstlerinde ne ilk aşklar yaşamış olanlar var.
Onlara haksızlık etmeyeyim ve anılarına bir tutam Zerrin Özer şarkısı tozu serpeyim:
“Nasıl da koşuşurduk bahçelerde
Şarkı söylerdik mehtaplı gecelerde
Sen bana ben sana komşu evlerde
Kök sarmaşıklar gibi sarıldık o yaz.”

Armageddon Turk sunar
Pet Shop Boys’un Vocal şarkısına “Tear Gas Remix”i yaptılar.
Selena Gomez’in Slow Down, Britney Spears’in Perfume ve Kelis’in Friday Fish Fry şarkılarına yaptıkları remiksler de cabası.
Türk şarkıcılardan da çalıştıkları isimler var: Nazan Öncel, Ajda Pekkan, Teoman, Sultana...
Kendilerine uygun gördükleri sahne ismi Armageddon Turk.
Orkun Tunç ve Doruk Öztürkcan’dan oluşan bu cool remiks ikilisi Sen Yine de Gitme’ye de remiks yapmak istediler.
Ben, “Nasıl olur? Acaba olur mu ki?” diye düşünürken çok geçmeden Orkun Tunç şarkının Armageddon Turk versiyonunu mail atıverdi.
Olmuş! Şarkı bugünden itibaren sadece iTunes ellerinde.
Bakalım sizce de olmuş mu?
NOT: İşin esrarengiz tarafı bu ikiliden bir tek Orkun’u tanıyorum. Onu yüz yüze gördüm.
Doruk ise çok gizemli! Öyle zırt pırt görünmüyor. Elma dersem ortaya çık Doruk.

Yazarın Tüm Yazıları