En yeni bıktıranlar listesi

Bu listeyi arada bir yapmak, duygulara tercüman olmak farz oldu. Gerçi yazarken, kendimden bile bıkıyorum. Ama olsun, sen bıkmazsan ben bıkmazsam, nasıl kurur bataklıklar sonra...

l Hüsnü Şenlendirici: Son zamanlardaki flu demeçleriyle artık gönülleri şenlendirmeyen klarnetçi. En son "Deniz’e aşığım demedim ki" diye buyurmuş. Peki tam olarak ne dedin, ne demedin ey Şenlendirici(siz)?

Keşke Deniz gibi vakur durup hiç konuşmasan/hatta sussan klarnetinle beraber. Sonsuza dek.

l Erol Köse: Dallas’taki Ceyar’ın günümüze uyarlanmış, Türk versiyonu. Durmuyor, durulmuyor. En son eski sevgilisi Gülşen’in demo kayıtlarını albüm diye piyasaya sürdü. Daha ne dönme dolaplar döndürecek magazin lunaparkında, bilinmez. Ama bu kadar intikam/haset Yalan Rüzgarı’nda bile yoktu. Yoksa Şahin Tepesi’nde mi?

l Tan Sağtürk-Bergüzar Korel çifti: Tamam çok düzgünler, tamam harika bir ilişki yaşıyorlar, tamam çok aşıklar. Aileler de tanıştı üstelik. Ama sıktılar, magazin dünyası için fazla renksiz bir ilişki bu. Engebesiz, dolambaçsız. Sertab’ın şarkısındaki gibi bize yansıyan görüntü: "Şiddeti vasatın altında". Bence ortaya bir adet Yeşim Salkım lazım.

Ki bulansın bu vasat romans.

l Petek Dinçöz: Son bir haftadır her programın baş misafiri, baş solisti, saygıda kusur edilmeyen süperstarıydı. Ne zaman Petek Dinçöz’e bu paye verildi, nereden nereye gelindi, biz nerede hata yaptık, yoksa filmin en önemli kısmını mı kaçırdık: Belli değil. Yeni albüm çıkarmış ya Petek Hanım, her yerde bombardıman. Beyaz bile, "albümündeki şarkılarda bir Esengül tadı var" dedi ya, pes! Esengül duyduysa öteki alemde, kahrolmuştur herhalde. Kısacası: Yolun zaten açık Petek, biz baraj olmayalım...

l Bir Dilek Tut yarışmasındaki söz düelllosu: Kimin ne konuştuğu asla anlaşılmayan yarışma programı. Habire herkes (Deniz Seki, Şenay Düdek, Cenk Eren, Yeşim Salkım) birbirine saydırıyor, "Bi dakka ya, sözümü bitireyim" diyor. Üstelik tartışmanın ne olduğunu çözmek mümkün olmuyor. Yarışmanın efendi insanı Emrah’ı ise bu kadar sükunet içinde olabildiği için de takdir etmek gerekiyor.

İkiyüzlü haller

Aslında sadece Kuşadası ve Kemer değil. Bütün Türkiye. Her şey işimize geldiği gibi. Ama Kuşadası ve Kemer çok güncel iki örnek. İkiyüzlülüğü yansıtması açısından.

Önce Kuşadası: Yedi yıl önce limana yanaşan cruise’daki 800 gay turistin şehre inmesine izin verilmemişti. Ama üç-dört gün önce bir gemi dolusu lezbiyen turist gelmiş.

Kuşadası bu kez onlara kucak açmış. Yoksa pişman mı olmuşlar yedi yıl önce yapılandan dolayı? Zannetmem. Lezbiyen turist tehdit unsuru olarak görülmemiştir, ondandır.

Ve şimdi Kemer: Burada da bir otel, babayla oğlu "iki erkeği aynı odaya alamayız" diye reddetmiş. Otelin adı De Luxe Fantasia. Nasıl medeni bir otelse bu artık, insanlara daha girişte "Sizin sevişmenizden kuşkulanıyoruz, o yüzden içeri almayalım" diyorlar.

Oysa aynı Kemer’de sadece gay ve lezbiyenlere yönelik bir otel açılıyor.

Tuhaf işte, aynı yörede bir yanda böyle bir şey, öte yanda başka bir şey. Standart yok, gelgit var.

Olan biten şeyleri olmuyormuş gibi görmeyi yeğliyoruz. Sonra da böyle zıtlıklar, saçma durumlar çıkıyor aynı şehirler içinde. Birbirini takip eden günlerde.

Özel görüntüler yayınlanmasın

Magazin programlarında son dönem şöyle bir şey yaygınlaştı.

Ünlülerin muhtelif tatil beldelerinde, fi tarihinde anı olsun diye çekilmiş görüntüleri haber diye yayınlanıyor. Önce Alişan ile Gülşen’in Avustralya’da yıllar önce çekilmiş görüntülerini izledik bu şekilde. Geçenlerde de İlker İnanoğlu ve Güzide Duran’ın Miami tatilleri sırasındaki hallerini.

Malum, bu tarz görüntüler hep kavgalı olunan bir üçüncü şahıs tarafından veriliyor.

Böylece intikam alınıyor, filan. Gerçi İlker-Güzide çiftinin görüntülerini bizzat İlker vermiş olabilir mi diye kuşkulanmıyor değilim. Çünkü bu görüntülerin yayınlanması en çok onun işine yarayacak.

Sebep ne olursa olsun tatil görüntülerinin haber diye önümüze sunulması korkunç. Kanalın kamerası çekmemiş çünkü, daha ne olsun?
Yazarın Tüm Yazıları