Paylaş
Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamındaki konferansta şöyle konuşmuş Ünsal:
“Üç kere evlenip boşanan bir kadınım. Hayatta yapabildiğim en kötü şeydi.
Evlilik kurumu olduğu yerde duran, gelişmeyen bir kurum. Biz evrildik, kurum olduğu yerde kalıyor. Annelerimizin dönemindeki insanlar değiliz. Hayat değişiyor, biz değişiyoruz, teknoloji ilerliyor ama evlilik olduğu yerde kalıyor. Evliliğin marka yönetiminin yeniden yapılması gerekiyor. Bu haliyle ölmeye mahkum gibi görünüyor”.
Bu söylediklerinden sonra Tuba Ünsal’a kızabilirsiniz...
“Kendisi becerememiş, şimdi kalkıp evliliklere laf ediyor” diyebilirsiniz...
Ama çok uzağa gitmeden çevrenize şöyle bir dönüp baktığınızda şu gerçek değişmiyor:
Evlilikler eskisi gibi değil. Boşanmalar sıklaştı.
Dahası bazı evlilikler sanki boşanmak için yapılıyor gibi!
Yani bir sorun var, ama nerede?
Anne babalarımızın dönemindeki insanlar değiliz, Ünsal’ın dediği doğru.
Teknoloji önümüze bin tane seçenek sunuyor, uyarıcı çok.
Tahammül az. Sabırlar sıfır.
Ama günün sonunda yine biriyle olmaya ihtiyaç duyuyoruz. Çelişki de çok!
Ve bir soru daha:
Madem evlilik insan icadı, neden insanlar kendilerini yenilerken bu kurumu da yenileyemiyor?
Boşanma sürecinde olan biriyle görüşmek
Tuba Ünsal’a aynı konferans sırasında ‘kağıt üzerinde’ halen evli olan Caner Karaloğlu ile birlikte olup olmadıkları da sorulmuş.
Bu soruya bir ünlüden beklenmeyecek denli net ve samimi bir yanıt vermiş Ünsal: “Evet bir arkadaşlığımız var. Onların da bitmiş bir ilişkisi ve uzun zamandır devam eden hukuki bir süreçleri var. Benim buna dahil olmam, çocuğu olan bir anne olarak konuşmam doğru olmaz.”
Bu çok tartışılan bir mevzudur ya her zaman.
Karı koca ilişkileri aslında bitirmiştir.
Ama boşanma sürecinde anlaşmazlıklar vardır, dava sürmektedir.
Bu yüzden gönülden olmasa da kağıt üzerinde hâlâ evlidirler.
Peki bu durumda birileriyle flört etmek, görüşmek doğru mudur yanlış mıdır?
Tuba Ünsal bu durumu gizlememiş mesela.
Siz olsanız ne yapardınız?
Yeni trend: “Vayy, beton!”
Üzerine yeni bir şey almışsın.
Arkadaşına gösteriyorsun.
“Çok yakışmış, güzel görünüyor” yerine “Beton!” diyor arkadaşın sadece. Gülümsüyorsun.
Bir başka gün... Arkadaşın telefonla arıyor.
“Nasıl o mekan, geleyim mi?” diyor.
“Gel gel, burası çok hareketli, ortam nefis!” diye uzun uzun açıklama yapmak yerine “Beton!” diyorsun sadece.
Arkadaşın “Tamam” deyip telefonu kapatıyor ve mekana geliyor koşarak...
Son günlerde o kadar çok duydum ki bu “beton”u.
Artık “çok güzel, çok iyi, çok güçlü” demek yerine gençler direkt “beton” demeyi tercih ediyor.
Beton aşağı beton yukarı.
Yeni trend, yeni söylem bu.
Ta ki “beton”un kendisinden de sıkılıncaya kadar...
Paylaş