Paylaş
Cristiano Ronaldo, Lebron James, Hugh Jackman gibi ünlülerin tercihi olduğunu hep duyup bildiğimiz Cryo bizim Nişantaşı ellerindeki bir merkeze gelince denememek, merak etmemek kaçınılmazdı tabii. Peki eksi 140 derecenin içine girmek nasıl bir şey?
Şöyle bir şey:
◊ Önce soyunuyorsun bir zahmet! Sana tek kullanımlık bir çamaşır veriyorlar.
Bir de eline kalın bir eldivenle ayağına yünlü çorap!
◊ Ağzını da bir maskeyle kapatıyorlar.
◊ Eksi 140 derecelik soğuk tüp odanın içine girmeden önce seni telkin ediyorlar:
“Her şey zihinde. Çok üşüyeceğini düşünürsen gerçekten çok üşürsün”.
◊ Sonuç? İçeri girdim ve tam iki dakika o buz gibi tüp odanın içinde durdum! Ayağımdaki çoraba rağmen en çok ayaklarım üşüdü. Arada sırada olduğum yerde zıpladım durdum ama bir süre sonra o çılgın soğuğa alıştım.
◊ Çıktığımda çok iyi hissettim. Salak salak gülümsüyordum.
◊ Bu soğukla tedavinin anti aging ve kilo verme konusunda hızlı etkisi olduğunu iddia ediyorlar. O kısmını bilemem, ama kan dolaşımını hızlandırdığı ve vücuda çok fazla endorfin salgılattığı bir gerçek.
◊ Kuzey ülkelerinde insanlar kışın boşuna buz gibi denizlere girmiyorlar diye düşünüyorum. Bir bildikleri elbet var. O yüzden hücreleri yenilemek adına bu soğuk terapiye devam.
◊ Unutmadan, içeride kalma süresini alışma durumunuza göre iki dakikadan üç dakikaya çıkarabiliyorlar.
Eskiden ‘koko’ derlermiş
Çağatay Ulusoy, Cenk Eren ve Gizem Karaca’ya uyuşturucudan dolayı ceza verilmesinin akabinde sosyal medyada çok paylaşılan bir video vardı.
İbrahim Tatlıses’in fi tarihinde bir kanalda yaptığı programında, yanında rahmetli Müslüm Gürses varken gerçekleştirdiği şu konuşmanın videosu:
“Dört sene koko kullandım”.
Sadece bu cümleyle kalmıyor Tatlıses.
Kullandığı için ne kadar pişman olduğundan da bahsediyor. Ama ilginç değil mi? Ulusal kanallar her türlü itiraf konusunda meğer bir dönem ne şeffafmış...
Hangi ünlü pasaportunu New York’ta unuttu
Çok sık seyahat edenlerin başına gelebilecek en kabus şey pasaportu unutmak herhalde.
Üstelik gittiğiniz ülkede!
Geçtiğimiz günlerde New York’ta evlenen Burcu Esmersoy’un da başına böyle bir olay gelmiş.
Schengen vizesinin olduğu diğer pasaportunu İstanbul’a dönerken New York’ta unutmuş.
İşin kötüsü hemen ertesi gün Harper’s Bazaar kapak çekimi için Nice’e uçması gerekiyormuş.
Neyse ki Esmersoy şanslıymış.
Kendisinden saatler sonra New York’tan İstanbul’a uçacak arkadaşına pasaportunu ulaştırmış.
Böylece pasaportunu ucu ucuna Atatürk Havalimanı’nda teslim alıp Nice’e gidebilmiş.
Rüyamın peşine taksi tuttum da cüzdanımı unuttum
Türkçe popta yeni bir şey yok.
Ya da temcit pilavı gibi aynı şeyler dönüp duruyor.
O zaman seçim öncesi toz dumanlığında alternatif işlere kulak vermenin tam zamanı.
Yeni albüm çıkaran solistlerden ilki İrem Candar.
İrem’in naif sesini Teoman’la beraber düet yaptığı “Duş” ve “Bana Öyle Bakma” şarkılarından anımsarsınız.
Şimdi ikinci albümü “Gül ile Akide”yle karşımızda.
İrem’in albümünde “Beni Bana Bırakıp” şarkısını çok sevdim.
Bir de Fırat Tanış’la düet yaptığı “Sevmeye Geldik” şarkısını. Diğer bir huzurlu ses ise pop caz şarkılarıyla tanıdığımız Şenay Lambaoğlu.
Onun da Rüyalarıma Gir adlı yeni albümü vitrine çıktı.
Benim bugünlerde dinlediğim üçüncü şahane seçeneğim ise Adamlar.
Grup yeni bir albüm yapmış değil ama Adamlar’ın şarkılarını dön dolaş dinlemek iyi geliyor.
Çünkü şarkı sözleri her daim oyuncaklı.
Mesela “Kendime Çay Demliyorum” şarkısından bir kuple:
“Dışarıda çok ses var içimde uzay
Kendime çaylar demliyorum
Arkada kaldı gömdüğüm hikayeler
Çiçek asfalttan çıkar yüzüm güler”
Bir de “Rüyalarda Buruşmuşum” var ki, o gerçekten nefis.
Ondan da bir kuple aktarayım:
“Rüyamın peşine taksi tuttum da cüzdanımı unuttum...
Tam da başıma saatli bombalar kurmuşum.
Rüyalarda buruşmuşum.”
“Pop feminist” bir akımla mı karşı karşıyayız
Fitili Hadise ateşledi.
Kadınların kendisini ezdirmemesi adına yaptığı peş peşe yaptığı çıkışlarla Türkçe pop dünyasının feministi haline geldi.
Ardından Sertab Erener de bir ödül töreninde onu destekledi.
Ve şimdi Sertab Erener “Bastırın Kızlar” adında bir single çıkarmaya hazırlanıyor.
Şarkının teması belli: Kadın gücü.
Hollywood’da, Cannes’da başlayan kadın gücü akımı yavaş yavaş da olsa bizim popüler kültüre de sirayet ediyor kısacası.
Devamını heyecanla takipteyiz.
Gece hayatındaki Tesla
En çok merak edilen otomobillerden biri olan Tesla’nın İstanbul gece hayatındaki tek sahibi sizce kim olabilir?
Popüler bir mekan sahibinin mi?
Yok, tam aksine değil.
Gece hayatındaki tek Tesla sahibi olan kişi DJ Ferhat Albayrak.
Elektronik müzik çalan kulüplerde ve hatta yurtdışındaki kimi mekanlarda sıkça ismini gördüğümüz Albayrak, sadece elektrikli olduğu için değil her şeyden hızlı ve otopilotu için seviyormuş arabasını.
Paylaş