Paylaş
Seçenlerin kim olduğuna dair net bir söylememiş ama lafın adresi belli: Yapımcılar.
Kerem Bürsin de konuyla ilgili topa girmiş ve yapımcının yanı sıra erkek oyuncuların da yanında oynayacağı partnere karar verdiğini söylemiş.
“Hoş değil bu durum. Kimseyi de eleştirmek istemem ama piyasamızda toksik erkekler var, hâlâ çalışıyorlar” demeyi de ihmal etmeyerek...
Yerli dizilerin çoğunluğuna bakılırsa durum şu zaten:
Yapımcılar oturuyor; birbirine yakışan iki güzel insan, Farah Zeynep’in deyişiyle domates buluyor ve hop dizi başlıyor.
Genelde konunun çok bir önemi olmuyor.
İki insanın (oyuncu demiyorum) fiziksel güzelliği ve birbirine yakışıp yakışmadıkları en mühim öncelik oluyor.
Lakin şu da var:
Kerem Bürsin yapımcılara dönüp “Partnerim şu olsun” dememiştir tabii ama onun da fiziksel güzelliğin ön planda olduğu o domates dizilerden birinde yer aldığını unutmamalı.
Arkestra fikri nasıl ortaya çıktı?
Bugünlerde çok konuşulan mekânlardan biri de Arkestra.
Arkestra fikrinin nasıl ortaya çıktığını mekânın kurucularından Debora İpekel’e sordum.
Şöyle dedi:
“Londra’da yaşadığım dönemde müdavimi olduğum restoranları sahipleniyordum.
Arkadaşlık kurduğum diğer müdavimleri görmek hoşuma gidiyordu.
İstanbul’da bunu hissettiğimiz, hem iyi yemek hem de canlı bir ambiyansa sahip bir restoran ve barın eksikliğini çekiyorduk.
Arkestra ismi ise Sun Ra Arkestra adlı Amerikan caz grubundan geliyor.
Arkestra aslında Hintçede orkestra demek.
İsmi araştırınca, milattan önce 4’üncü yüzyılda Sicilya’da yaşayan, dünyanın bilinen ilk seyyah gurmesi Archestratus’u bulduk.
Mekânın ismi de kurgumuzun bir parçası.”
Paylaş