Devir nasıl bir devir

Didem Soydan bir röportajında şöyle diyor: “2018’deki ünlü tanımı ile 1990’lardaki ünlü tanımı farklı. Artık herkesin bir kanalı var. Hem kanal sahibi hem kanalın tek ünlüsü olmak var artık.”

Haberin Devamı


Doğru ve bu zamanın ünlüleri kendi malzemelerini kendileri yaratıyor.
Mesela Didem’in, sonradan “tost dansı” diye esprisini yaptığı dans videosunu sosyal medyasına yüklemesi gibi.
Bu videonun çok izlenip konuşulacağını elbette tahmin etmiştir Didem.
Olumlu olumsuz bir sürü yorum alacağını, geyiğinin yapılacağını da...
Bu zamanın geçmişten en büyük farkı bu işte: Kendi imajını ana akım medyanın eline bırakmadan kendin yaratıyorsun.
Sınırlarını belirliyorsun. Samimiyet dereceni, mesafeni ayarlıyorsun.
Hangi yönünün konuşulup konuşulmayacağına da karar veriyorsun...
Haliyle stratejine de...

Sadece mezeciyle yetinmemeye kararlı

Masayı baştan aşağı kaplayan mezeler...
Mezeler arasında favoriler hardallı levrek ve pancarlı kısır.
Kalabalığın muhabbetini kıran, saatler ilerledikçe sesi giderek artan, geçmişten günümüze ortaya karışık Türkçe şarkılar...
Çoğunluğu kadın gruplarından oluşan kalabalık masalar...
O masalardan yükselen kahkahalar ve bir süre sonra herkesin çalan şarkılara bağıra çağıra eşlik etmesi...
Emre Çapa’nın Duble Meze’si ortalıkta tek tük modern meyhane varken en başta da böyleydi. İkinci şubesini açtığı Karaköy’de de vaziyet aynı, çizgisini koruyor.
Çapa bu işe ilk başladığı yıllarda daha çekingen bir tavır sergiliyordu.
Şimdi ise kendinden emin, markasını kanıtlamış olmanın verdiği motivasyonla yeni projeler peşinde.
Mesela o projelerden biri farklı bir ocakbaşı restoranı.
Hayalini öyle büyük bir hevesle anlatıyor ki Çapa, bir an o restoran açılmış gibi oluyorum: Sadece Türk usulü etlerin pişmediği, farklı kültürlerin et pişirme tekniklerinin denendiği, dahası dövmeli bir şarkıcının aniden arzıendam ettiği bir ocakbaşı...
Ve ilginç bir tesadüf: Karaköy’deki Duble Meze’nin manzarası tam da babası Celal Çapa’nın bir dönem işlettiği Liman Lokantası’nın binasına bakıyor.
Binanın eski halinden eser yok tabii.
Uzaktan görülen o ki Galataport projesi kapsamında içi yeniden yapılıyor.
Eski havasının artık olmayacağı gün gibi aşikar...

Haberin Devamı

Geri dönenlerde bugün

90’ların fenomen şarkıcısı Mansur Ark yeni bir şarkıyla (“Bi Ton”) geri dönmüş.
Tekrar aynı etkiyi yaratır mı bilinmez, ama Mansur Ark’ı yeniden görmek güzel.
Ama benim asıl beklediğim “yılanlı kadın” Tuğçe San’ın o çılgın kahkahasıyla bir dönüş yapması.
Kariyerini bir kenara atıp Michael Jordan’ın kuzeniyle evlenerek Amerika’ya yerleşen Tuğçe San’ın geçtiğimiz günlerde Melis Danişmend’le gerçekleştirdiği röportajını okudum. Orada yeniden bir şeyler yapacağından bahsetmiş. O kahkahayı her an duyabiliriz.

Haberin Devamı

Sıkıcı, çünkü klişe

Herhalde ünlülerin en sıkıcı yanı sosyal medyalarından kendileri hakkında yaptıkları bitmek bilmeyen açıklamalar.
Hele bir de, “Hakkımda kötü yorumları yapanlar mutlu musunuz, başınız göğe erdi mi” tarzı cümleler o kadar klişe halde geldi ki, sıkılmakta haklıyız.

Yerlisi çıkmış ama

Haziranda yazmıştım HQ Trivia adlı bilgi yarışması aplikasyonunu.
Çok geçmeden yerlisi çıkmış.
Geçtiğimiz günlerde tam yemek esnasında birkaç kişiyi heyecanla bu yarışmayı beklerken gördüm.
Ama hepsi aynı şeyi söylüyordu.
Durmadan kilitleniyormuş yerlisi...

Bodrum tavsiyesi

Manga’dan Ferman Akgül “İki yıldır üzerinde uğraşıyordum” dediği Türkiye’nin ilk akustik müzik festivalini nihayet bugün Bodrum Yalıkavak’taki Xuma Beach’te hayata geçiriyor.
Bu mini akustik festivalde gün boyunca Hey! Douglas, Bora Uzer, Kalben, Gökhan Türkmen ve Manga sahne alacakmış.
Orada olanlar bir göz atsın derim...

Yazarın Tüm Yazıları