Paylaş
İşte o partinin özeti:
k Davetliler, Four Seasons Oteli’nden Erozan’ın teknesine binerek Kuzguncuk’taki eve ulaşabiliyordu. Ama bir ara öyle kalabalık oldu ki küçücük tekne, Boğaz’ın üzerinde sallana sallana giderken herkes aynı şeyi düşündü: Ya batarsak?
Hani tekne kazara batsa önümüzdeki yılın Contemporary’sinde sergilenecek iş kendiliğinden hazır olacaktı!
k Sıkı koleksiyoner Sahir Erozan’ın evi galeri gibi. Evin her yerinden eşya değil, sanat eseri fışkırıyor. Salustiano’nun meşhur baltalı çocuk tablosu onlardan biriydi. Esere baktıktan hemen sonra sanatçının kendisiyle tanışmak da gayet hoştu. Sevilla’da yaşayan Salustiano parti ortamından çok memnundu.
k Partide en çok eğlenen Şeyma Subaşı’ydı. Şeyma’nın dansını bazı davetliler Contemporary’de sergilenen bir işi izlermiş gibi seyrettiler.
k Araları pek olmayan Murat Pilevneli ve Haluk Akakçe partide ayrı zaman dilimlerinde eğlendi. Akakçe -sonradan öğrendiğime göre- partiye hayli geç bir saatte, 02.30’da gelmiş.
k Partinin sürprizi Tahribad-ı İsyan adlı rap grubuydu. Protest tavırlarıyla bildiğim, dinlediğim grubu böyle bir ev partisinde görmek şaşırtıcıydı. Performansları bittiğinde grup elemanlarıyla konuştum, “Sahir Abi bizi daha önce de bir partiye davet etmişti, ona da geldik. Neden olmasın ki” dediler.
k Bu tarz havalı partiler eğlenceli, şık olduğu kadar azıcık gergindir de...
Sonuçta herkes herkese bayılmıyor. Misal: Tam koleksiyoner bir karı kocayla sohbet ediyorum, bir tanıdık sima gelip kulağıma garip bir şekilde şöyle fısıldadı:
“Kanalizasyon kokusu almıyor musun? Bence konuşma onlarla.”
Mayolu Bülent Abla
Program çekimi için gittiği Vietnam’da mayolu poz vermiş Bülent Ersoy.
Fotoğrafı görür görmez dedim ki...
k O tırnaklar kendi başına bir tablo gibi!
k Mayonun tam ortasında bir fermuar mı var gerçekten? Vay vay...
k Diva’nın özenle ıslatılmış saçları olayyy...
k Uzakdoğu denizleri Diva görsün!
O iki kadını anlıyorum
Zonguldak’ta iki kadının plajda bira içmesi olayında Cengiz Semercioğlu gibi düşünüyorum.
Dünyanın birçok şehrinde plajda içki içilmiyor ama buna karşılık o şehirlerin plajlarının dibinde şahane restoranlar, barlar var. Oralarda içki içmek mümkün.
Ya bizde? Anadolu’da durum içler acısı.
Türkiye Nasıl Eğleniyor yazı dizisi için şehir şehir dolaştığım dönem bizzat görmüştüm: En zor şey belediyeden içki ruhsatı almak.
Hiç unutmuyorum, Trabzon’un merkezinde gayet güzel yemeği olan bir mekan vardı. Ama ruhsatı olmadığı için içki servisi yapamıyorlardı. Durumdan şikayetçiydiler.
Keza hem ruhsat problemi hem de mekanların kalitesiz hale gelmesinden dolayı eğlence hayatı -herkesin kendi içkisini alıp geldiği- balıkçı barınaklarına kaymıştı Trabzon’da. Hâl böyleyken ben o iki kadına, “Ama dünyada da böyle” diyemiyorum.
Dersem onları anlamamış olurum.
Bir düğünün anatomisi
Hafta sonu Bodrum’un tüm lüks otelleri ve mekanlarında düğün vardı. Ben de o düğünlerden birindeydim.
Hürriyet Yan Yayınlar Yönetmeni Çınar Oskay ve Kathryn Key’in düğününde...
Çiftin en baştaki düğün seremonisi unutulmazdı:
Amerikan dizisi ya da filminden bir sahne gibiydi.
Özetle anlatayım: Çınar ve Kathryn seremoninin yapılacağı iskelenin en ucuna el ele çıktı. Hemen yanlarına bu aşkın yakın tanığı olan bir arkadaşları geldi.
Ve mikrofonu eline alıp gelinle damadın nasıl tanıştığından tutun da bu aşkın nasıl ilerlediğine kadar her şeyi orada bulunan davetlilere şahane bir şekilde anlattı. Doğrusu, nikah memurunun sıkıcı bir şekilde nikah işlemini yapıp gittiği düğünlerden sıkılmıştım.
Bu seremoni gayet samimiydi, hikayesi aklımızda kaldı.
Paylaş