Paylaş
YENİ MEKAN YENİ HEYECAN
Contemporary İstanbul’un (CI) yeni mekanı Tersane İstanbul iki kilometrelik kıyı şeridine sahip çok büyük bir alan. CI bu alanın belli bir bölümünde yapılıyor. Ama o alanlar bile büyük ve gezmesi hayli zevkli.
Galeriler, Venedik’teki Arsenale’yi anımsatan tarihi alanların içine konuşlanmış.
Lütfi Kırdar’daki gibi boğucu bir durum yok.
Alanlar geniş, nefes almak istediğin anda dışarıya çıkabiliyorsun.
Heykel sergisinin olduğu açık alan ise kendiliğinden etkileyici.
Heykellerle birlikte bu etki üçe-dörde katlanmış.
AÇILIŞ YEMEĞİ ÖNCESİ ÖN İZLEME OLUR MU
Koleksiyonerler için yapılan VIP açılışın bir gün öncesinde ön izleme yapılması bazı galericilerin dilindeydi. Şöyle konuşmalar duydum:
“Dünyada böyle bir şey yok aslında. Açılış yemeği öncesi ön izleme olmamalıydı.”
Yine de davetliler halinden memnundu.
Ertesi gün yapılacak VIP açılışa tekrar gelecek olmalarına rağmen eserler hızla incelendi, notlar alındı...
SEÇKİN PİRİM HER YERDE
Yemek için kurulan geçici çadırın tavanına yapılan oyuncaklı tasarım Seçkin Pirim’e aitti. Pirim son olarak, İstinye Park’taki yeni Louis Vuitton mağazasının cephesine yaptığı heykel niteliğindeki giydirmeyle gündeme gelmişti.
550 DAVETLİYE AYNI ANDA...
Accor Grubu’yla beraber gerçekleştirilen yemekteki servis anları da ikonikti.
Servis elemanları dört uzun masaya aynı anda tabakları koymak için hayli uğraştı.
Bu arada çadırın içinde toplam 550 davetli vardı. Peki davetli profili nasıldı?
Koleksiyoner, iş insanı ve galerici ağırlıklı.
“Sanatçılar neden bu kadar az?” eleştirisini yapanlar da vardı.
Aslında daha çok isim yapmış sanatçılar vardı. Ahmet Güneştekin, Kezban Arca Batıbeki , Ekrem Yalçındağ gibi...
ARDAN’IN ESERİNİ KİM KIRDI?
Gecenin en şanssız sanatçısı ise Ardan Özmenoğlu’ydu.
Sanatçının fuarda sergilenen heykeli bir kazaya kurban gidip kırılmıştı.
Ardan Özmenoğlu kıran kişinin İstanbul Modern’in Genel Direktörü ve sanat tarihçisi Levent Çalıkoğlu olduğunu söyleyince espriler havada uçuştu tabii.
Bu arada kırılan eserin fiyatının 50 bin lira olduğunu öğrendim.
RACHEL’IN RENKLİ İŞİ
Yemeğin yapıldığı çadıra giderken dikkat çeken rengarenk eser ise Rachel Hayes’in elinden çıkmaydı. Missoni ile yaptığı işbirliğiyle uluslararası tanınırlık kazanan, kumaş ve tekstil ürünleri kullanarak büyük ölçekli eserler yaratan Rachel Hayes’in rüzgârla beraber dalgalanıp duran işi, bu yılki CI’ın en renkli işlerinden biri olmuş diyebilirim.
“BURADAN NEREYE GİDİYORUZ?”
Yemekten sonra bir başka alanda, ki burası Tersane İstanbul’un yatırımcısı Fettah Tamince’nin misafirleri için yaptırdığı özel lounge’mış, after parti yapıldı. Haliç’in kıyısında uzun süredir görmediğim türden bir partiye tanıklık ettiğimi söylemem gerek. Engin Yelkenci’nin müzikleriyle eğlenen kalabalık arasında Elif Dürüst de vardı mimar Gökhan Avcıoğlu da...
Tuba Ünsal, Ece Sükan ve Muzaffer Yıldırım’ın da olduğu kalabalık masada en çok tekrarlanan cümle ise şuydu: “Buradan nereye gidiyoruz?”
Bu cümle sıkça tekrarlandığına göre “İstanbul gece hayatı eski normaline dönmüştür” diyebiliriz rahatlıkla.
Paylaş