Çeşme’de tatil yapan İstanbullu kitlenin bir kulağı hep Bodrum’da.
Ve oradaki arkadaşlarından gelen mesajlarla da içleri rahat. Bodrum’a gitmedikleri için! Çünkü gelen mesajlar az çok aynı: Bodrum felaket, bomboş ve manasız genç kızlarla dolu...
n Çeşme’nin en iyi yanı, özellikle hafta sonu sürüyle eğlence seçeneğinin olması. Cumartesi gecesi mesela aynı anda Alaçatı Beach Resort’te DJ Stephane Pompougnac’ın çaldığı Land Rover partisi, Granada’da Kenan Doğulu, Babylon’da bir başka konser vardı. Bir de buna diğer canlı müzik mekanlarını ekleyin. Ki onların da müdavimi çok... Hepsinden sıkılsanız bile gidilecek mekan yine var. Önce Yaya, ardından Otto. Özellikle Otto’nun müziği çok iyi. Bu arada, derdiniz sörfçü gençler görmek ise Otto rotasındaki Shaka’ya gitmeniz yeterli.
n Pazar günü bir de David Vendetta vardı Ilıca Otel’de. Ona yetişilemedi, ama olay şu: Hafta sonu arka arkaya çok etkinlik var. Bu yüzden sıkılmak mümkün değil Çeşme’de.
n Babylon’un plajı en gözde yer. Perihan Mağden de en son burada denize girerken görüldü.
n Alaçatı’da irili ufaklı çok restoran var. Benim en son keşfettiğim ise Kalamata oldu. Mezeleri, ara sıcakları, balığıyla; her şeyi kıvamında Kalamata’nın. Mutlaka deneyin.
n İzmirli gençlerin Çeşme’deki geceyarısı güzergahı malum. Önce saat 01.00 civarı Discorium’a gidiyorlar. Saat 03.00 gibi buradan çıkıp soluğu Inside’da alıyor ve orada sabahlıyorlar.
n Discorium demişken aklıma geldi. New York’taki H&M’den 10 dolara aldığım beyaz şapkayı takıp gitmiştim buraya. Şapka o kadar beğenildi ki, "Ben de takabilir miyim" diyen bir grupla kanka bile olduk gecenin sonunda. Hatta "Sana içki ısmarlayayım, şapka benim olsun" diyen bile çıktı. Yok artık!
n Taş otellerin bir gecelik konaklama ücreti "çok pahalı" diye eleştiriledursun, arka arkaya yeni butik oteller açılıyor. Port Otel şimdilik gözde. On güne kadar açılması beklenen Ilıca’daki 7800 ise en merak edilen. Güler Sabancı’nın oteli Nars Ilıca da açılmış. Bu otelin hemen altında İstanbul’daki Moreish’in bir şubesi var. Buranın servisi Yaya’dan bile daha yavaş. Yemekleri iki saatte getiriyorlar!
Çağan Irmak’ın son filmi
Ulak’tan sonra nasıl bir film yapacağı merakla beklenen Çağan Irmak yine tür değiştiriyor ve farklı bir filmle seyircisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yeni filmin adı, Issız ADAm.
Filmin adı özellikle böyle yazılıyor. Konusundan bahsedince sebebini anlayacaksınız zaten.
Filmin kahramanı ünlü bir aşçı. Herkes onu seviyor, saygınlığı var.
Ama bu adamın bilinmeyen, sadist bir yanı var. Kiraladığı fahişeleri seviştikten sonra dövüyor, yanitekme tokat girişiyor. O derece...
Ve bir gün çocukluk aşkı Ada’yla yeniden karşılaşıyor adam.
Birbirlerine tekrar aşık oluyorlar. Sonrasını anlatmıyorum.
Zaten film esas bu noktadan sonra başlıyor.
Çağan’ın yeni filmi bana "Amerikan Sapığı"nı hatırlattı.
Adamın mutsuzluğu ve tatminsizliği açısından tabii. Başka bir açıdan değil.
Yoksa daha film çekilmeden başka bir filme benzetiyor değilim.
Sonuç olarak, "Issız ADAm"ın ilginç bir film olacağı ortada.
’Magazin ağzı’ sözlüğü (kısım iki)
İlki cumartesi gelmişti, baktım ki elalemin hoşuna gitti.
O zaman devamı gelsin. İşte çığlıklarınız eşliğinde magazin ağzı sözlüğü kısım iki...
n Eğer ünlü kişi mankense, hatırı sayılır bir ailenin pek gözde çocuğuyla aşk yaşıyorsa ve bu aşk arada bir tökezliyorsa atılacak başlıktaki mesaj bellidir: İSTENMEYEN GELİN!
n Büyük aşk yaşadıkları düşünülen iki ünlü, tek başlarına farklı tatil beldelerinde görüntülendiyse ayrılmak üzere olduklarının altı çizilir ve denir ki: AYRI AYRI TATİLE ÇIKTILAR
n Ünlü kadın genelde aşk hayatıyla gündemde olan biriyse ve sık sık sevgili değiştiriyorsa, yeni bir aşka yelken açtığı vakit atılacak başlık manidardır: ÇOK GEÇMEDEN YENİSİNİ BULDU