Paylaş
Doğru.
Çoğu zaman hatıraya dönüştükten sonra yaşadığımız anların farkına varmıyor muyuz?
“Ne güzeldi” diyoruz, “İyi ki yaşamışım”.
Bazen de, “Keşke o ana geri dönebilsem” diye hayıflanıyoruz.
İşte o hayıflanma hali en çok vakit kaybettireni.
O andan bir tane var, yaşamışsın bitmiş.
Geriye dönemezsin ki...
İşte bu yüzden “anda kal, anı iliklerine kadar hissederek yaşa” deniliyor ya.
Farkındalık dedikleri tam da bu.
O anın farkında olmak.
Çok da zor bir şey hani.
Bu hızlı çağda her zaman kolay değil...
Yazının başındaki ilk cümleyi Caroline Koç’un Instagram hesabından aldım.
Eşi Mustafa Bey’i kaybetmeden bir hafta önce paylaşmış bu anlamlı cümleyi.
Okuduktan sonra da bunları yazmak istedim.
Anların kıymetini gerçekten bilmek gerekiyor.
Hayat ondan sonra anlamlı bir şekilde akmaya başlıyor.
Artistik barıyla Kilimanjaro huzurda
Ocak ayı olmasına rağmen İstanbul sosyal hayatı hızlı geçiyor.
Çünkü normalde ocak sıkıntılıdır, yeni mekan pek açılmaz, eskiler de az iş yapar.
Ama şimdi peş peşe yeni mekanlar açılıyor.
2016 model Rejans “1924”ü dün didiklemiştim.
Bu hafta sonu ise Topağacı’ndaki Union’un yerine Grey adlı yeni bir restoran açılıyor.
Grey’de hafta içi gazeteci Demet Cengiz’in Patronca adlı kitabının lansmanı vardı.
Demet’in daveti sayesinde Grey daha şimdiden gezip tozan kitlenin aklına düşmüş oldu.
Çünkü sosyal hayatın tüm aktörleri oradaydı...
DİNOZOR İSKELETİ GİBİ BAR
Kapılarını açan bir başka mekan ise Kilimanjaro.
Babylon Bomonti’nin yanı başındaki Kilimanjaro’da ilk dikkati çeken şey, dev bir dinozor iskeletini andıran (en azından bana öyle geldi) artistik bar dizaynı.
Gerçekten şık bir iş çıkmış, bin tebrik.
Mekanın yüksek tavanlı hali ve bizim mekanların bir türlü beceremediği dozunda loş aydınlatma da ayrıca bulunmaz nimet...
Tüm bu artılara Kilimanjaro’nun yemeklerini de eklemek lazım.
Çünkü sıfır beklentisiz gittiğim Kilimanjaro’nun yemekleri çok lezizdi, hatta bir Yeni Lokanta özgünlüğü ve ayarındaydı.
Kilimanjaro’dan Babylon’a geçiş de yapmışlar.
Konser çıkışı hızlı bir şeyler atıştırmak isteyenlerin düşünüldüğü bir geçiş koridoru.
Mekanın sadece bu kısmını sevmedim.
Kilimanjaro’yu tamamen ayırsalar daha güzel ve kimlikli olurmuş.
Bu arada Kilimanjaro ve Babylon’un yer aldığı bomontiada giderek hareketleniyor ve şehrin içinde bir Berlin ambiyansı vaat ediyor kendi çizgisinde.
Ama elbette bu ambiyansa daha çok kalabalık lazım.
Henüz yeterince ilgi yok gibi.
Unutmadan, bomontiada’nın girişindeki x-ray de son derece sevimsiz olmuş.
Tamam, konser alanı diye böyle bir güvenlik çözümü yapılmış, ama o zaman Babylon’un girişine bunu koymalılar. Ana kapıya değil.
İstanbul popüler mekan top 10
(16-23 Ocak tarihleri arasında)
1- Central / Nişantaşı (1)
NEDEN? Nişantaşı’nın yeni buluşma noktası.
2- Mitte / Karaköy (2)
NEDEN? Karaköy’ün en popüler bar ve restoranı.
3- Kilimanjaro / Bomonti (-)
NEDEN? Özgün artistik barı + iyi yemekleri + bohem burjuva kitlesi.
4- Klein / Harbiye (3)
NEDEN? Kulüp kafası + “Oradaydım” deme hissiyatı.
5- La Boom (pizzacı+next door) / Emirgan (4)
NEDEN? Gaye Biçer’in çıktığı pazar akşamüstlerinin popüler olması + yeni menüsü.
6- Escale / Kanyon (6)
NEDEN? Beyaz yakalının Papermoon’u.
7- Spago / Nişantaşı (7)
NEDEN? Time Out tarafından “en iyi teras” seçilmesinin etkisi.
8- 1924 Rejans / Beyoğlu (-)
NEDEN? Orijinal mi değil mi tartışması + eski Beyoğlu havasına girmek için en müsait yer.
9- Kulis / Bebek (9)
NEDEN? Hafta içi Nejat İşler’in de orada olduğu rock, performans mekanı.
10- Wanda / Nişantaşı (-)
NEDEN? Geçen hafta sonu açıldı + Nişantaşı’nın yeni restoranı + kulübü.
Paylaş