Önce ‘gay olimpiyatı da nedir?’ diye aklında soru işareti uyananlara kütüphane (daha doğrusu google) bilgisi verelim. Sonra işin magazin boyutuna zıplarız.
Gay olimpiyatı da bildiğimiz olimpiyatlar gibiymiş. İçinde her türlü spor müsabakası var. Ekstra olarak konferanslar, partiler ve çeşitli kültürel aktiviteler mevcut. Sadece yarışanların cinsel tercihleri farklı.
2006 yılı içinde iki adet gay olimpiyatı düzenleniyormuş. Biri Şikago’da (Gay Games 2006), diğeri ise Montreal’de (Out Games 2006).
ILGA (Uluslararası Gay Lezbiyen Derneği) Genel Sekreteri Kürşad Kahramanoğlu anlatıyor. Aslında Montreal’deki oyunlar Amerika’da düzenlenen organizasyondan daha büyükmüş.
Neyse, beklenen hadiseye gelelim. Out Games Montreal komitesinden Mark Tewksbury, açılış için her ülkeden ünlüleri çağırıyor. Kürşad Kahramanoğlu’na da şöyle diyor; ‘Sizin ülkenizde de çok meşhur bir transseksüel şarkıcı varmış. O da gelir mi Montreal’e?’
Bildiniz, ünü Montreal’e kadar giden bu ünlü Bülent Ersoy! Henüz davet Bülent Ersoy’a aksetmiş değil. Herhalde ilk kez buradan duyacak.
Ama düşünün, Ersoy otriş ve payetleriyle çıksa ağır aksak Montreal stadyumuna ve ‘Ablanız kurban olsun size’ dese, hani 2006’nın almanaklarında farklı bir Türk karesi olurdu.
Deniz Seki’den ‘bütün kızlar içlendik’ klibi
Tam da Selim Yalın’dan ayrılması üzerine denk gelmiş Deniz Seki’nin yeni klibi ‘Ağlamak Yok’ (Bu arada yeri gelmişken: Selim Bey, Tünel civarında SushiCo şubesi açtı bir adet. Ama dikkat, yazısı çok küçük, görünmüyor).
Ne diyor klip şarkısında Seki: ‘Dünya bir şekil, bizse bir köşe, oturmuşuz da içiyoruz derinden (...) Ağlamak yok, söz verdim tanrıya, beni çok utandırdı gözlerim’.
Bunları söylerken de kız arkadaşlarıyla beraber toplanmış bir masada içiyor Deniz Seki. Alkol yasağı muhabbetlerine tüy diken bir klip yani; bolca viski, şarap görüntüsü, lıkırtısı...
Sonra o ‘bütün kızlar toplanıp içlendik’ grubu ellerine mikrofon yaptıkları çatallar, domateslerle hep bir ağızdan şarkıyı söylüyorlar bağıra çağıra.
Seki’nin bu albüme çektiği tüm klipler güzeldi, ama bu başka güzel. Böyle işte, bilin istedim.
Bu işin defoları neler?
Bakmayınız şahane göründüğüne, fazla gezip tozmanın da handikapları var. Mesela şunlar:
1. İnsanların isimlerini karıştırmaya başlamak, hatta daha da ötesi kimisinin yüzünü dahi hatırlamamak... Ancak karşınızdaki bir iki ipucu verince, jetonun yıldırım hızıyladüşmesine tanık olmak. Ve tabii, bu durumdan feci utanmak.
2. Red Kit gibi, evi fazlasıyla özlemeye başlamak. ‘Bir an önce eve gidip televizyon izlesem’ diye iç geçirmek.
Tıkıntı’dan Yargıcı geçti
Topağacı’ndaki Tıkıntı’ya sık sık uğruyor Neslihan Yargıcı. Ama son bir haftadır Tıkıntı çalışanları kendisinden bezmiş durumda.
Çünkü Yargıcı en son ‘Ben iki kişilik kahve istedim’ diye tüm masayı (şangırt) yere indirmiş. Sonra da bir şey söylemeden çekip gitmiş!