Bu filmdeki kadınlar çok fena

Filmin adı, daha doğrusu vizyona uygun görülen adı, Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar.

İki “kafa” kadın arkadaşla beraber kalkıp akşam seansına gittik.
Filmin ilk yarısını izlerken dayanamayıp bizimkilere söyledim:
“Bu film kadınları feci aptal gösteriyor”.
Önce sonuna kadar katıldılar. Sonra?
Sonrasına geçmeden filmdeki karakterlerden bahsetmek lazım...
Bir tanesi kafayı evlilikle bozmuş. Yedi yıldır mutlu mesut birlikte yaşadığı sevgilisinden, “evlilik doğaya aykırı” tezini ısrarla savunuyor diye bir gün ansızın ayrılıyor. “Benimle evlenmiyorsun, tamam bitti bu iş” mantığıyla.
Bir başkası, sevgili potansiyeli olan adamlarla her gece yemeğe/bara çıkıyor, sonra telefonla aramadılar diye hayatı günlerce kendine zehir ediyor. Ya da “niye aramıyorsun” diye karşı tarafa.
Bir üçüncüsü, genç yaşta evlendiği adamı yıllarca baskı altında tutuyor, en sonunda adam çok da istemeyerek onu aldatıyor.
Peki, filmdeki erkekler nasıl?
Toplamda hepsi az çok romantik, akıllı. Hatta bazısı kadınları/ilişkileri çözmüş, özellikle evli olan fena halde dürüst, evliliği reddeden ise finalde bu fikrinden cayacak kadar samimi aşık...
Ama işte filmdeki şehirli kadın portreleri yerlerde sürünüyor.
En başa dönelim. Yani arkadaşlarımın “sonra”sına...
Film çıkışında dediler ki: “İyi de, filmdeki takıntılı kadınlar gibi olan çok kadın var aslında”. Ve hemen gerçek hayattan örnekler sıraladılar. “Bizim Selin de şöyledir, Selma da aynı bu kız gibidir”.
Tamam, evlilik/bana yalan söyledi mi söylemedi mi/ay beni telefonla mı arayacak yoksa mail mi atacak gibi gibi takıntısı olan çok kadın var.
Erkeklerin gönderdiği boş/dolu sinyalleri, söylediği kelimeleri başka türlü algılayan, kuran kadınlar da...
Ama bu mudur? Bu kadar mıdır? Filmin ana fikir yumurtlaması şu mudur: Erkekler kafasına göre takılır, olan çoğu zaman böyle takıntılı kadınlara olur.

‘Saçımı kestirmeme gerek yok, profilimi güncelliyorum’

Filmden devam ediyorum...
Oyuncu kadrosu hayli zengin olan (Drew Barrymore da var, yeni adalet heykelinin göğüslerine sahip şuh Scarlett Johansson da) bu çok uzun süren ve bol replikli geyik filmde en beğendiğim bölüm şu oldu:
D. Barrymore’un canlandırdığı karakter, teknolojinin sonsuz nimetlerini hem itici bulur hem de “birini bulma umuduyla” sonuna kadar yararlanır. Daha doğrusu yararlanmak zorunda hisseder.
Sonunda bir gün iş arkadaşlarına şunu itiraf eder: “Artık karşındaki kişiye iyi görüneceğim diye saçını kestirmen gerekmiyor, profilini güncellemen yeterli”.
Doğru. Günümüzde yapılan bu.
İnsanlar Facebook’taki fotoğraflarını neden zırt pırt değiştiriyor?
En seksi, en tatil beldesinde çekilmiş, en yanık, en prodüksiyonlu fotoğraflar neden sürekli en yenisiyle yer değiştiriyor?
“Ben buradayım, beni fark edin, bakınız tazelendim/yenilendim” mesajını veriyor herkes.
Sanal flörtleşme, sanal dikkat çekme oyunu yani.
Yazarın Tüm Yazıları