Boeing 777’yi Hong Kong’a nasıl indirdim

Hemen önümde duran ekrandaki rotadan çıkmamak için uçağı bir hayli zıplatmış olabilirim. Sağa sola fazla yalpalamış da olabilirim.

Dahası, pistin ışıklarını görür görmez heyecan yapıp zamanından önce alçalmış bile olabilirim.
Tüm bunlar olurken yolcular ne alemdeydi düşünmek bile istemiyorum hani.

Herhalde birçoğu benden nefret etmiştir. Ortalığa kusan olmuştur.

“Tamam bitti, buraya kadarmış” deyip son duasını etmeye başlayan da çıkmıştır muhakkak.

Ama ne yapayım, suç benim değil.

Kaptan pilotumuz Menderes Çakıcı dedi ki, “Hadi şimdi uçağı sen indiriyorsun, kumanda tamamen sende”.

Gururlandım tabii. Koca Boeing 777’yi indireceğim Hong Kong Havalimanı’na, boru değil.

“Yaparım” dedim. Ah keşke demez olaydım.

Beceriksizliğim yüzünden piste indiremedim uçağı, pas geçmek zorunda kaldık. O da yetmezmiş gibi uçağı havalimanının dibindeki dağlara doğru yönlendirdim bir anda.

Neyse ki imdadıma kaptan yetişti ve tüm cool tavrıyla “Deniz tarafına kır istersen” dedi.

Uçağı nihayet rotasına oturttuk, artık rahatız diyordum ki, Menderes kaptan demesin mi: “Şimdi de şiddetli türbulans verelim biraz!”

Tüm bu anlattıklarımı hafta sonu ziyaret ettiğim THY Uçuş Eğitim Merkezi’nde yaşadım.

Merkezin içinde yer alan Boeing 777 simülatörüne girdim ve ikinci pilot koltuğuna oturdum.

Merkezin direktörü kaptan pilot Menderes Çakıcı sağ olsun, havada olması muhtemel tüm senaryoları yaşattı bana simülatör içinde.

Her şey yukarda anlattığım gibi o kadar gerçekti ki, bir an gerçekten koca uçağı havalimanına indiriyorum zannettim.

Çünkü son teknolojiyle donanmış bu yeni simülatörler dış dünyayla bağınızı koparıyor ve kendinizi ciddi ciddi havada uçuyor sanıyorsunuz.

Peki bu deneyimden neler öğrendim?

- Yolcularının rahatını düşünen bir pilotun uçağı gayet zarif hamlelerle kullanması gerektiğini...

Özellikle iniş anında hava şartları ne olursa olsun uçağı fazla sarsmadan indirmek büyük başarı.

- Havada keskin virajlar yaparken uçağı fazla yana yatırma lüksünün olmadığını... Keza o anda hemen teknoloji devreye giriyor ve seni uyarıyor, “Bank angle, bank angle” diye (Yani deniliyor ki, “Çok yana yattın arkadaş!”).

- Biliyorum en cesur olanınız bile türbulans deyince şöyle bir irkiliyor. Ama pilotlar için o ufak sallantılar türbulanstan sayılmıyor. Çok şiddetli türbulanslardan ise her zaman kaçma yolu var.

Pilotlar hemen o kaçış rotalarını devreye sokuyor ve yerdeki kulelerle bu yüzden sürekli temas halindeler. Ve hava raporunu alıyorlar an be an.

- Diyelim ki iniş halindeyken esaslı bir kuş sürüsü pervanelere çarptı ve motorların ikisi de durdu. Uçak yine de iniş yapabiliyor merak etmeyin. Nitekim bunu da denedik kaptanımla.

- Simülatör sayesinde gitmediğin havalimanına gitmiş ve inmiş gibi yapabiliyorsun. Nitekim Hong Kong’a hiç gitmemiştim.
Ama kokpitten görünen şahane havalimanı görüntüsü birebir aynısı olduğu için orada gibiydim. Her adımını ezberledim bu yüzden gitmediğim bu limanın.

Güzel hareket: Fransızca Göksel

Göksel’in son albümündeki şarkısı “Acıyor”, Belçika’da yayınlanacakmış. Teklif oradan gelmiş.

Şu anda şarkı aynı duyguları verebilmesi için titizlikle Fransızca’ya çevriliyormuş.

Daha sonra Göksel okumayı yapacakmış.

Bence Fransızca başka bir şey anlatsa da şarkı aynı duyguyu verecektir orada dinleyene.

Çünkü sözlerden önce melodisi yeterli.

Bizde hep sözler daha ön plandadır ya; önce sözlere bakarız sonra melodiye. Hem müzisyenler alışmıştır bu duruma hem de dinleyici.

“Acıyor” şarkısında ise durum farklı oldu işte.

Melodi kazandı ve çok da iyi oldu.

Karaköy’de ünlü patlaması

Geçenlerde Hande Ataizi’ni sinema çıkışında gördüm.

“Karaköy Bej’e gidiyoruz” diyordu.

Önceki gün haberi çıktı; Kenan Doğulu ve Beren Saat de Karaköy Lokantası’nda yemek yemiş.

Karaköy’ün henüz mekanı az ama şu günlerde metrekareye düşen ünlü sayısı bir hayli fazla.

Çünkü medyanın burayı keşfetmediğini düşünüyor ünlüler.

Haklılar da.

Lakin bir dönem Cihangir’de olduğu gibi Karaköy de keşfedilecek ve ortalık kameralarla dolacak.

Yakındır...