Paylaş
* PUROLU YENİ NESİL!
Bodrum Yalıkavak’taki Billionaire’in kapısından çıkarken onu gördüm ve kalakaldım:
Üzerinde kareli, spor bir gömlek.
Ona uygun bir yaz pantolonu.
Kolunda dev bir saat.
Ama en dikkat çeken unsur elindeki puro!
Yaşı küçük, ama artık kimsenin yaşını bu devirde kestirmek çok mümkün olmadığından belki bana 18-19 geldi, aslında 24’ünde bile olabilir.
Beni şaşırtan purosu oldu.
Çok mu muhafazakâr gecemdeydim ya da puroyu sadece belli bir yaş kitlesi içer cümlesi fazlaca mı hafızama kazınmış, bilemiyorum.
Ama gözlemleyip çelişkiye düştüğüm konu şu:
Yeni nesil ya bir an önce yaşlanmak istiyor!
Ya da tüm kalıpları tersine çevirmekte üstlerine yok, pek şahaneler...
* DİKKAT O BİR BODRUM KADINI!
Hep yazmak isterdim, işte şimdi tam sırası...
Bodrum’a uzun yıllar önce yerleşmiş ya da yazlarını Bodrum’da geçiren orta yaşlı kadınların geceleri sözlenmişçesine tek bir tarzı var:
Hep fosfor renklerden seçilmiş (turuncusu mesela acayip göz alıyor), bir-iki beden bol, kısaca Bodrum entarisi diye tabirlediğim elbiseler...
Bu aynı tip giyinmiş kadınlara en çok Garo’s’ta, Beş Oda’da ve My Pavyon’da rastlamak mümkün.
* 10 DAKİKA SONRA KIYAFET DEĞİŞTİ
Yeni nesil bir önceki neslin alışkanlıklarını devam ettiriyor aslında.
Mesela Juju’daki akşamüstü partisinde gayet spor giyinmiş, kafalarına bandanalar takmış üç genç kız gördüm.
Hatta fotoğraflarını çekip Instagram’a koydum. 10 dakika sonra bir baktım, içlerinden biri kıyafetini değiştirmiş, makyajını tazelemiş.
Bir dönem Emre Ergani’nin Havana’sındaki partilere katılanlar çok konuşulurdu ya, “Saçları fönlü plajdaki akşamüstü partisine katılıyorlar” diye.
Evet, o yıllardan günümüze değişen bir şey yok.
Ve Ahu ve Şirin ve Burcu
Bodrum Gündoğan’daki Moon Beach’te akşam saat 10 civarı, BMW X4 lansman partisi var.
Burcu Esmersoy ve sevgilisi Başar Savur el ele geliyorlar mekâna. Burcu öyle sabırlı ki, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen kimseyi kırmıyor, bir yandan muhabirlere poz veriyor, sorularını yanıtlıyor, sonra tekrar Başar’ın yanına geliyor.
Başar’la geçen yıl Cannes Film Festivali sırasında düzenlenen bir partide tanışmış ve çok eğlenmiştik.
Hemen o klasik geyiği yapıyoruz parti sırasında, “Buralarda eğlence yok Başar! Herkes çok kasıyor”.
O da onaylıyor, “Evet” diyor, “Kimse rahat değil”.
Hemen yanımızda Şirin Ediger Bayülgen ve Ahu Yağtu sohbet ediyor.
Şirin’i ilk kez bu kadar dişi görüyorum.
Nefis bir siyah elbise üzerinde.
Boşandığını rahatça dillendiriyor.
Arada iş için İstanbul’a gidip geliyormuş, ama şu sıra genelde Bodrum’daymış.
Ahu ise tüm gün oğlu Kemal’le ilgilenmiş, yorulmuş, ama mutlu. Pop’un ortaklarından Tolga Sezgin’le kendisine baskı yapıyoruz: “Daha çok sosyalleşmelisin!”
‘Boş bardak’ sendromu
Halit Ergenç muzdaripmiş.
Ayşe Arman’la yaptığı röportajdan öğrendim.
Nasıl bir şey bu ‘boş bardak sendromu’ derseniz, kısaca özeti şu: Bardağın dolu tarafını değil, hep boş tarafını görmek...
Yani iyi olanı değil, hep eksik kalan tarafı görmek ve kendini sürekli eleştirmek.
Halit Ergenç’in ağzından devam edelim:
“Kendimle ilgili memnun olmam mümkün değil. Hayata ve kendime dair korkularım var. Eğer yaptığım şeyin çok iyi olduğuna ikna olursam sanki her şey bir anda dağılacakmış gibi geliyor.”
Ne tuhaf, Halit Ergenç dışarıdan hiç de böyle endişeli bir enerji yaymıyor.
Sanki kendine güveni hep tammış gibi.
Bu yüzden röportajda beni en çok şaşırtan bu itiraf oldu.
Paylaş