Paylaş
Evet, gösterim yapılacak salon sayısı kısıtlı. Filmlerin çoğu Emek’te, pek az bir kısmı da Maçka G-Mall’da gösterilecek.
Ama yine de şu sonbahar havasına uygun yapılacak en güzel şey vizyon dışı, ilginç bir filme gitmek. Kendime göre bir liste belirledim filmekimi filmlerinden.
İşte o listeye giren filmler, belki size de yardımcı olur...
KİM KİMİNLE NEREDE: Woody Allen’ın son filmi demek yeterli olur sanırım. Allen Barselona’dan sonra bu kez kendi mekanına, yani New York’a geri dönmüş. Film oradaki karakterlerin ilişkilerini anlatıyor eskisi gibi, kaçmaz!
BEYAZ BANT: Michael Haneke’nin son filmi bu kez günümüzde olup biteni ele almıyor, Birinci Dünya Savaşı öncesinde geçiyor.
Sırf Haneke ismi için gideceğim bu filme. Yine rahatsız edici bir temayla karşımıza çıkacağından eminim çünkü.
KAN ARZUSU: Sırf yönetmeninden dolayı gidilecek bir film daha. Park Chan-wook’un “ıhtiyar Delikanlı”sını seyrettiyseniz eğer, bu filmi de merak etmemeniz pek olası değil.
DÖNÜŞÜM: Yıllar önce bir film izlemiştim. Bir kadın kendi etini yemekten hoşlanıyordu! Bir süre sonra bunu takıntı haline getirmeye ve tüm bedenini bu uğurda paramparça etmeye başlamıştı. Öyle zorlayıcı bir filmdi ki, sonunu beklemeden salondan çıkmıştım. ışte o filmi yöneten Marina de Van’ın yeni filmi “Dönüşüm”. Başroldekiler de cazip: Monica Belluci ve Sophie Marceau.
CHE 1 VE CHE 2: Malum kişinin hayat hikayesini ayrıntılı bir şekilde anlatan film iki bölüm halinde. Benicio del Toro başrolde.
AY: David Bowie’nin oğlu Duncan Jones yönetmiş, NASA bu filmi ders programına almış. ılginç bir bilimkurgu-gerilimmiş, gidilir.
Olimpos’ta sel
Olimpos’taki sel görüntülerini hurriyet.com.tr’den tıklayınca arka arkaya, bir buçuk ay önceki tatilimi hatırladım ister istemez.
Saatlerce yüzdüğün şahane denizin renginin çamura döndüğünü, ortasında da selle sürüklenmiş bir adet arabanın yer aldığını görünce bir tuhaf oluyor insan.
Demek ki ortadaki dere yatağı coştukça coşmuş, önüne gelen ne varsa alıp götürmüş.
Kadir’in Yeri yine epey hasar almış anlaşılan.
Diğer bungalovlu işletmeler de öyle.
Olsun, en kısa zamanda yine eski cennet halini alacaktır Olimpos.
Orası olmadan olmaz çünkü...
Salomanje’den şaşaalı bir açılış
Nişantaşı’ndaki Salomanje sezon açılışını gayet görkemli bir şekilde yaptı. Sigara yasağı vesilesiyle mekandan sokağa taşan insanlar, birden ortaya çıkan gösterişli bando takımı ve aniden bastıran sağanak yağmur nedeniyle sağa sola kaçışan insanlar...
Ortam her açıdan şenlikliydi yani.
Özellikle dışarısı daha çok! Yağmura rağmen içeri kaçışan az oldu, öyle söyleyeyim. Herkes Erol Kaynar’a, “Keşke şu sokak tümüyle kapanabilse” temennisinde bulundu.
Ki Kaynar’ın en önemli projelerinden biridir Atiye Sokak’ı trafiğe kapattırmak. Olur mu olmaz mı, şimdilik meçhul.
Bu arada bu kışın trendi belli: Kaldırımlar!
Ne kadar soğuk olursa olsun, kaldırımlarımız da sevimsiz ve dar; insanlar dışarıda sosyalleşmeyi ısrarla sürdürecek.
Ne bilmemne kokteyli ne de bilmem ne mekanı, bu kışın trendi budur yani. Uzaklarda aramayın...
Küvetteki kertenkele
Küvetimde bir adet kertenkele yavrusu var. Kendi halinde gezinip duruyor birkaç gündür.
İki sokak ötemde oturan arkadaşıma durumdan bahsedince, “Aa bende de çıktı! Böyle minicik, pembe bir şey. Hatta isim taktım ona, Elizabeth diye!” dedi.
Olayı bu kadar sükunet ve romantizmle karşılamanın yanı sıra paranoyamız da devreye girdi tabii: Yoksa semtimizi kertenkeleler mi bastı? Bir istilayla mı karşı karşıyayız?
Ne yazık ki benim Elizabeth bu paranoyaya kurban gitti. Sonsuza kadar onunla beraber yıkanmamı beklemiyordunuz herhalde!
Paylaş